İri bir fırtınanın ortasındasın, üşüyorsun
Savrulup duruyorsun dolunayda
Üzerine mavi bir yorgan çekerek
Yıldızların sıcaklığında ısınıyorsun.
Kim bilir kaç fırtına ile sabahlayacaksın
Uğultular içinde düşlerine tutunarak, en zorlusundan.
Rüzgarlarla karışık başka bir şey geziniyor içinde
Hüzünlü korkuları var içindeki sevdaların
Yüreğinde büyüttüğün o eski öyküleri anlatan.
Suskunlukları var
Karanlığın ötesine uzanan gelgitlerin.
Korkular sindiriyorsun sözcüklerine her gece
Ne zaman yıldızları yanar bu gökyüzünün
Bilmiyorsun,
Ve nasıl çıkılır bu deli dalgaların vurduğu düşlerden
Nasıl çıkılır akşamcı meyhanelerinden, yalnızlıklardan.
Hiç kimseler kalmadı bu kasvetli gecede
Kapkara bir akıntı dibinde sesin boğuk boğuk,
Neler geldiyse başına
Demirlenmiş gözyaşları yağmurlu gözlerinde.
Yine gölgeleri dokuyor şiirlerde yüreğin
Yine yel değirmenlerini kovalıyor
Ayak izlerini bırakmadan bir kedi gibi düşlerin.
Ötelerde sular daha derin, fırtınalı dağlar var
Sen sustukça gece üşüyor, kıyıya vuruyor balıklar
Avuçlamaktan sakındığın sulardan,
Düşlerini harmanlıyor ateşli aşkların
Yorgun, argın, tepeleme yoksunluklara sığınarak
Vurgun yemiş düşlerin...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder