Saklıyordu sabahı gece
Kandırılmış düşleri,
Uykuları derin soluyordu
Bıraktığımız yerde duran zaman.
Damıtılmış kokular siner geceye
Ardı karanlık boşluklardan
Tutuşturulur muydu yine
Küller altındaki hatıralar.
Saplanıyoruz hiçliklerden birine
Uçup gidiyorlar sırıtarak yine
Yanık ıslıklarıyla martılar
Geceye iz bırakarak .
Bir rüzgar öper
Ağlamaklı bir kadının alnından ,
Kadehleri kaldırıyordu uzaklardan
Hüzün yüklü bir adam.
Sancıları yok edilmiş şafak
Kaç sabaha yalvaracak,
Aşk tanrılarının mabedinde
Avuç açıp
Bitsin diye bu gece.
Bir keman sesiyle irkilir deniz
Dalgalar ve kumsaldaki izler,
Bakışlar düşler sahilleri,
Güneşli bir sabahı özler gibi.
Siyah bir karanlığın koynundan
Uzatmış ayaklarını gece
Sarı bir sahile sermiş çarşafı
Uzaklarda bir yerlerde.
Çam ağaçlarının hışırtısı
Fısıldar mı kulağına
Bahçeler donanır mı ,
Uzatarak geceden sabaha tomurcuklarını
Öyküler yazılır mı yeniden...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder