8 Ekim 2020 Perşembe

Son güzden esintiler

 
















Güz vurgunu gölgeler düşüyor akşamın kızıllığına  

Yeni bir mavi biçiyorum, dolunayın gözlerinden göveren, 

Yüreğime vuran gri gelgitlerle birlikte  

Gece yolunu şaşırmış yıldız kırıntıları düşüyor avuçlarıma. 


Yürüyor tenimin pervazlarına ağılı bir sarmaşık  

Aşk hüzünle sarmaş dolaş, yağmur yağacak birazdan,

Kesildi sesi soluğu sevdanın, gömüldü uykulara

Közlü mangalları söndü yüreğimin, duyulmaz oldu nefesi.  


Geçmiş zaman öykülerinden köhne bir sığınak

Yağmur, akşamların hüznünü bölüşüyor damlarına vurarak,

İpe sapa gelmez huysuzluğun içinde, şımarıp kaybolan

Şiirlerimden söküp koparıyorum iklimleri. 


Bilmeden nasıl da yükseliyor her defasında, hüznün parçalı bulutları

Gecenin avuçlarına boşluğu yığdık durduk, derdimiz neydi de

Salına salına çıkıp gelen baharı.  


Boşaltıp duruyorum kum saatini aynalara, bir daha, bir daha

Yönümü çevirip baktım içimde olanlara, bana benzemeyenlerden ne kadar kalmış diye,

Kendimize bile açıklayamadığımız bir şeylerden kaçıyoruz

Bir başka yere çıkar gibi, firar eder gibi,

Kaç adım ötede ne var bizde kalan, bilmiyoruz. 


Yüreğime ne söylesem faydasız, ıskartaya çıkmış bir hurdalık,

Geçmiş çıkıyor bir yaranın altından, kaşımalar sonucu

Duygular dibe vuruyor, iğdiş ediliyor bir dibek sesi ile. 


Ben kendimi kaybettim son güzden kalan esintilerde

Vurup gidiyorum mutlak ıssızlıklara

Suyun yüzünde seke seke, bir taş gibi 

Koynuna sığamıyorum, en tekin yerde çöküyorum dibe. 


Gözlerine gömülmeliydim, beni yakan güzelliğine

Hangisine takılı kalsa aklım, ölçüyorum içimdeki salınan dalgaların şiddetini,

Canımı böyle yakmamalıydın oysa

Dolup dolup boşalan bir havuz gibiydi tutkularım sana,

Suları donuyor değirmen savaklarından sarkan bir kılıç gibi yüreğimin

Donmuş halde duruyor bir gönül noktasının sonu...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder