Ellerinin kokusunu hatırlatıyor bana bu begonyalar
Gözlerinin derinliğini, yüreğinin inceliğini
Gelincikler gibi dudak uçlarında kırmızı bir iz
Gökyüzü gibi apak mavi, güz dalları gibi narin
Bir bulut gibi yumuşak dokunuşlarını hatırlatıyor.
Yükle yüreğime gülüşünün mor hayallerini, bekletme beni,
Ben hep böyle sevdalandım, hep böyle gömdüm uykularıma seni
Sökün ediyor sevda yeni baştan, tükendi yüreğimdeki sancılar
Koynuna sığınıyorum, bir gökçe ormanının derinliklerinde.
Gece yarısında, eski yağmurlar şarkı söylüyorlar pencerelere vurarak,
Bizi gözetleyen ateş böcekleri hala aşktan söz ediyorlar bak,
Mavi sulara düşerek gölgesi, halka halka dağılıyor ortaya çıktığında ay
Son sürgünün ucundan nasılda arzuluyor aşkı yıldızlar.
Yazdığım her şiire senden birşeyler dolduruyorum
Gözlerini, dokunuşlarını, nazlanışlarını
Gölgenle didişip duruyorum perdeyi aralayıp aralayıp geceler boyu
Çoktan doldurmuş yükünü bulutlar, maviyi uykuya yatırarak.
Gün ışığı daha sevimli vurmaya başlıyor anlıma, anlıma
Taşıyor geceden sabaha kalan şarkıları
Büyüleyici derinliğine aşkın, sarılışları içinde
Öksüz bulutların, kuytu sevdaların son tanrıçası gibi.
Sana söylediğim şarkılar eskir, dolandıkça dilime azar azar
Damağımda bir burukluk, bir kuruluk başlar
Damarlarımda şarap rengi bir aşk filizlenir
Lavanta tarlalarında dikbaşlı papatyalar gibi
Bir kaybolup, bir görünen firari bir bulut gibi
Hep sen varsın bu düşün içinde, hep sen.
Yine vuruyor sol yanıma bir tokmak, göğsümle yürek arasında
Kalbim kapalı kutu, en kuytu yerinde yaşıyorsun
Şu kızıl ufuğa bir bak, çizilen resimler hep aynı
Üstünü örtüyor ay sevdalı gülümsemelerin, aşkı küstürmeden.
İlk ayılışı bu tutkunun çırılçıplak uykulardan
Dilimde kaldı bir sarı sıcağa sarılıp söyleyemediklerim,
Yürüyorum şimdi sarhoş ıslıklarımla, uyuştura uyuştura geceyi,
Biraz delice özleyiş, biraz ayrıksı sevdalardı
İşte böyle bir aşktı oysa benimkisi...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder