20 Haziran 2020 Cumartesi

Ne çok konuşur insan bedeni


Çok elli bir yelpazedir insan bedeni
Ne çok konuşur,
Anlatır ince diliyle hayatı bize, 
Deli gibi çırpınır dönük resimlerde
Yalaz yalaz yanar hüzünlü bakışlarda gözleri. 
Kış telaşı başlar
Anlında biriken kırışıklarda,
Dudaklarındaki kıvrımlarla
Çok şey anlatır gülüşleri
Yüzünün sulanan gölgelerinde.
Kasnaklı duvarlara dayar gövdesini
Hırkalar örer, ayazdır buz tutar
İçindeki buz yangını nasırlı elleri.
Bir yanına çiğ düşer
Bir yanı ateş çemberi
Düşer omuzları, düşer derin dipsiz bir kuyuya.
Karlar yağar saçlarına
Bir su damlası kalır gözlerinin eteğinde,
Boğulur kendi tufanında
Avuçlarından kayan zaman.
Hayallerinin mavi perdesi sıkışır göğsünde
Batıverir yüzüne
Debelenip durur
İçini kemiren hüzün
Sonra tül perdesi iner hayatının
Ilık ırmaklar akan kirpiklerinin arasından.
Deli dalgalar gelir rüzgar gibi
Hırçınca bacaklarına vurur delice
Kış otlarının üzerinden
Pusulasız yollara çıkardın, sisli patikalardan
Sevdalı türküler söylenmez artık
Akşamın son istasyonunda...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder