6 Haziran 2020 Cumartesi

Zamanın külleridir kalan


İmgelerini yitiriyor duygular, kör karanlığa dalarak 
Yok artık gelmez oldu dibine vurdu zaman 
Bir çuval taşla doldurduk heybelerimizi, taşıyamıyoruz 
Bir lütuf gibi sanki, bir görünüp bir kayboluyor 
Aklımın bir kenarında uzanıp duran zaman. 
Yeşile çalan yaprakların üstünü örttü gölgeler 
Sarkıyor bir karadut gibi oraya buraya kollarımız 
Yudum yudum içiyoruz o kızıl kadehlerden 
Kimseler görmeden içi loş karanlık evler içinde. 
Değişti her zarfın içine giren tümceler artık
Adresini şaşırmış kapıları çalıyor zaman
Kim kime sığınır bilemem, pencerelerin ışığı yanmıyor şimdi
Elimizden kapıp sevgileri uzaklara kaçıyor zaman.
Susuyoruz, nasılda susturuluyoruz
Derken azar azar. kısılıyor sesimiz.
Deniz ötelerinin çocuğunu severdik bir zamanlar
Sarmıştık dağ yoluna savurmuştuk aşklarımızı,
Bize martıları saymak kaldı geriye
Şafağın iki kayası arasından pusuya düşmüş
Yüreğimizde karanlığın dipdiri siyahı kaldı kopup gelen.
Saati kaça kurduysam, hep dünü vuran gong sesleri var
Aydınlıklardan sıyrılıp gelen yelkovanı bozulmuş,
Önüne kattığını götürüyor ince bir hastalık gibi zaman.
Bakışlarımızın ardına sızmakta acılar azar azar
Nereden peydahlandı bu sorarım böyle karşıtlıklar
Bir daha sorarım yoksa yalan mı söylüyor tüm aynalar
Bilirim hep aynıdır bıraktığı
Zamanın ,külleridir kalan...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder