25 Haziran 2020 Perşembe

Ah o eski evler


Gözümün önündedir hep kerpiç duvarları 
Sıvası dökük badanalı evler 
Susar derinden için  
Kara kara bakar gözlerin 
O sana, sen ona bakarak.  
Kışa düşer yüreğim onları gördükçe 
Yaşam susmuş unutmuş gibi 
Bırakmış onları kendi başına 
Tutulmuşlar sanki sessizlik oruçlarına. 
Uzandım çocukluğuma 
Gezinir durur ellerim duvarlarında 
Kiremitleri kırık 
Koynunu yakmaya telaşlı bir güneş
Sesler gelir duvarlarından,güvercin telekleri.
Gıcırdayarakl açılan sürgülü
Çıngıraklı paslı bir kapı bekler bizi
Bekler bizi hiç bir yere gitmez
Mavi umudu beyaz masumiyeti yok olmuş ,
Güleryüzlü tozlu siyah-beyaz resimler
Sıvası dökülmüş duvarlar.
İniyor üstüne yavaşça kederleri
Geziniyor, yokmuş gibi yaşamlar,
Açar kapar kapıları
At nalından bir nazarlık, asılı sarmısaklar
Kocaman gövdesi sallanan bir çınar bahçede
En canlı duran bir nar ağacı.
Gri bulutlar kaplamış ufukları
Rüzgarın peşinden deli bir yağmur
Oynatır, uçurur çatılarını,
Uzun bir yoldur, uzun bir yolculuktur onlarınki
Kırgın yorgun
Uzadıkça uzayan bir yolculuk.
Boy boy kızaran sardunyalar fesleğenler
Sararan bir yandan çardaktaki üzümler
İnatçı sarmaşıklar tırmanmış pencerelere
Saçaklarında yuva yapmış kırlangıçlar.
Geceler dolusu sırlı evlerdir eski evler
Camlarını kapatan soluk pencerelerden
Perdeler arasından sızan bir ışık
İçinde ne anılar saklamaktadır kim bilir.
Yıldız serpintili, mavi bir buğusu üstünde
Ulaşıp bulutlara
Bir veda selamı çakmalıyım o eski evlere...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder