Bir başka severdik toprağı biz
Öyle ufak orta değildi sevdamız
Onda büyür hayallerimiz, onda atardı kalbimiz
Tarçın kokardı şehrin parkları, sokakları
Fesleğenler, kuşkonmazlar, kekik, ıhlamurlar
Rüzgarlar bile sevgiyle eserdi, vururdu yüzümüze.
Şimdi dolunaysız gecelerin öteki ucundayız
Şaşırıp kaldı mevsimler
Güneşin çiçekleri soldu
Isıtmıyor artık, perdeyi açınca güneş odayı,
Deniz gibi, gökyüzü gibi
Her şey mavi kalsaydı keşke.
Uzaktan baktık uzun zaman sonra
Kalabalık bir şehir oldu uzaklar
Betona gömüldü koca yeşeren topraklar
Oksijensiz kaldık, yavaş yavaş ölmekteyiz
Avuçlarımızı sıktık yumruk halinde
Oldu bir şeyler demeden
Kum yığınları, yangınlardan devşirilmiş renkler.
Yırtıldı toprağın mozaikleri karnını yararak
Sessizce kabuğuna sinmiş
Durmadan kemiriyor böğrünü zebaniler.
Arada bir sigaranın alevine değdi dalları
Yaktık ormanlarını tütün kokusuna
Bir şeyleri eksilip gitti,
Toprakların en bereketlisi
Soframızda en eski bir şarap gibi.
Yağmurlar bile gerçek değil, asit yoğunluğundan
Nice harmanlar, içi boş başaklar
Ağu tarlalarında
Ekmeğin bile tadı kaçtı
Ufala sıkıla gitmekte, küçüldü lokmalar sofralarımızda.
Toprağın sancısıdır bu bilesiniz
Uykulu gözlere döndü düşlerimiz...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder