Hayatın tadı kaçtı, yönünü değiştiriyor zaman
Göçebe bir ruhla çatışmakta insanlık,
Artık farklı öyküler yazılmıyor hayattan
Herkes kendi yalnızlığı ile baş başa
Evlere çekilmiş, aynı öykü yazılıyor durmadan.
Başka bir zamana evriliyor adımlar
Zebaniler kesmiş yolları, tırpanlayıp durmakta yüreğimizdeki körpe tomurcukları
Kol geziyor artık damarlarımızda gri kan
Gözler buğulu, uçuk bakışlar, etrafımızda mutlak ıssızlıklar.
İlkin aynalara düştü yüzümüzdeki o koyu kırmızı utangaçlıklar
Sonra serin akşamlar indi, biryanımız kor alev
Tüttü yol çizgileri, çekip gitti adımlar
Bize el sallayarak, öteki baharlara hızlanarak,
Kaçıncı iç çekişler kaldı, kaçıncı düş yorgunlukları yarınlarımıza
Vurduk dibe kadar, kaç kere vurgun yedi yüreğimiz.
Sonrasız bir kaygıya dönüyor gece olmadan şafaklar
Günlerin mevsimlerin adı kayıp
Bir sağa, bir sola kaçıp duruyor adımlar.
Bir kaç kanat çırpması gibi yaralı kuşların
Bir yığın düşle yatıp kalktık , öylece kaldık
Nerde hata yaptık biliyor muyuz?
Avunuyoruz dünden bugüne, geriye biriken ne varsa
Bütün şehirler yasak bize
Sürüp gider sandık sevdalanmalarını, adımların
Yalpalayıp durduk, diz çökmüş kalkamıyoruz,
Tükendi masalsı öykülerde, sevdalı düşlerimiz
Tutunamadık bir dala, ötelere savrulduk.
İçimizde mehtabı doğuran tek deniz kalmadı
Çiçekleri kavruldu bahçelerin, ayaz üşütmekte
Nerede kaybolacaktık, nerede bulacaktık kendimizi
Nerede hata yaptık, nerede yanıldık
Kimseler söylememişti ki bize, lebaleb kalabalıklarda
Dönüp dönüp duran, o şaşkın gölgelerde öleceğimizi...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder