24 Aralık 2020 Perşembe

Yasıyoruz iste



Öyle şaşırmışız ki  

Darmadağın yaşıyoruz, yasak bir evrende  

Yerimizi nasılda karıştırmışız  

Avuçlarımıza yığdık durduk boşluğu,  

Bir türlü özünü kavrayamadık  

Yaşamak denen hayatın özünü.  


Solumalar sürdürüyoruz yaşamın kodlarına  

Düğüm üstüne düğüm atarak

Seyrine dalıyoruz her birimiz gökyüzünün. 


Susuz kasırgaların savurduğu, ovalardan bozkırlara

Çoğalmaları savuruyoruz kan revan içinde

Kocaman bir sur gerisinden

Dolduruyoruz üst üste, yıkıntılar üstüne dikili duvarları

Karanlığa teslim edilmiş umutlar ve yaşamları. 


Tepeleme sığındık hiç batmayacak sandığımız bir tekneye

Nerelere neden gidilir, kiminleyiz bilmiyoruz,

Gecenin içine sineriz, dipteki ürkek fısıltılara

Yaşamdan hep alacaklıdır gidenler oysa

Denizi eşeleyip duran , giden son gemilerde. 


Çapraz sorularla karşılaşıyoruz hep biteviye

Sıfıra bölüyoruz yaşamı bir belirsizlik,

Ötelere gizlenen hayat ne yazık ki bir  bilinmezlik. 


Uğultulara karışıp bazen başka bir şey geziniyor sol yanımızda

Bazen gölgesi dokunuyor şarkıların, yüreğimize ürpertilerle,

Kaprisli bekleyişler

Gizlemiyor gül oyası işlenmiş perdelerin gerisindeki sevişmeleri 

Güne ilk ışıkta uykuya yatan solumaları, kalp atışlarını. 


Ötelerin en ucundaki grileşen mavi bir iklim

İri dalgalar ortasında

Demlenmiş ışıltıları kayboluyor günbatımlarının

Sancıları yok edilmiş bir doğum başlayacak yeniden sabaha

Içi boşaltılmış bir yara yeniden yaşama. 


Paramparça olan kristal bir kürenin içindeyiz

Paylaşamıyoruz kozlarımızı doğayla

Durmadan dönüyoruz kırık bir plak gibi

Çam gölgelerinde uyur gezen bir gölgenin peşi sıra. 


Avuçlar dolusu kuru gül

Kokuları siniyor her yöne,

Dikenler, dikenler batıyor

Sadece dikenler

Kırık yaşantılar 

Yüreğimize...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder