Öyle şaşırmışız ki
Darmadağın yaşıyoruz, yasak bir evrende
Yerimizi nasılda karıştırmışız
Avuçlarımıza yığdık durduk boşluğu,
Bir türlü özünü kavrayamadık
Yaşamak denen hayatın özünü.
Solumalar sürdürüyoruz yaşamın kodlarına
Düğüm üstüne düğüm atarak
Seyrine dalıyoruz her birimiz gökyüzünün.
Susuz kasırgaların savurduğu, ovalardan bozkırlara
Çoğalmaları savuruyoruz kan revan içinde
Kocaman bir sur gerisinden
Dolduruyoruz üst üste, yıkıntılar üstüne dikili duvarları
Karanlığa teslim edilmiş umutlar ve yaşamları.
Tepeleme sığındık hiç batmayacak sandığımız bir tekneye
Nerelere neden gidilir, kiminleyiz bilmiyoruz,
Gecenin içine sineriz, dipteki ürkek fısıltılara
Yaşamdan hep alacaklıdır gidenler oysa
Denizi eşeleyip duran , giden son gemilerde.
Çapraz sorularla karşılaşıyoruz hep biteviye
Sıfıra bölüyoruz yaşamı bir belirsizlik,
Ötelere gizlenen hayat ne yazık ki bir bilinmezlik.
Uğultulara karışıp bazen başka bir şey geziniyor sol yanımızda
Bazen gölgesi dokunuyor şarkıların, yüreğimize ürpertilerle,
Kaprisli bekleyişler
Gizlemiyor gül oyası işlenmiş perdelerin gerisindeki sevişmeleri
Güne ilk ışıkta uykuya yatan solumaları, kalp atışlarını.
Ötelerin en ucundaki grileşen mavi bir iklim
İri dalgalar ortasında
Demlenmiş ışıltıları kayboluyor günbatımlarının
Sancıları yok edilmiş bir doğum başlayacak yeniden sabaha
Içi boşaltılmış bir yara yeniden yaşama.
Paramparça olan kristal bir kürenin içindeyiz
Paylaşamıyoruz kozlarımızı doğayla
Durmadan dönüyoruz kırık bir plak gibi
Çam gölgelerinde uyur gezen bir gölgenin peşi sıra.
Avuçlar dolusu kuru gül
Kokuları siniyor her yöne,
Dikenler, dikenler batıyor
Sadece dikenler
Kırık yaşantılar
Yüreğimize...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder