12 Aralık 2020 Cumartesi

Sarı gölgeler altında yalnızlıklar












Unutuluyor ilk günlerin, tüm ilklerin tarihleri giderek  

İlk karşılaşmalar, ilk el tutuşlar, ilk öpüşmelerin heyecanları  

Geride kalıyor, 

Yürek dayanmaz hale geliyor git gide  

Sertleşen hüzünlü bir şarkıya dönüşüyor ayrılıklar, 

Sancıları hissediliyor göğüs kafesinde  

Kırıntı gibi gittikçe küçülüyor anılar  

Yada öyle sanılıyor acılar

Sensizliğin boşluğunda yankılanan hatıralar. 


Üstüm başım darmadağınık

Kendime bakamıyorum aynalarda

Öylesine dağıttım ki

Zamanın akışına bıraktım kendimi,

Bazen çok özlediğim oluyor seni

Birilerine anlatmaya çalışıyorum

Kimse anlamıyor, kimse duymuyor beni

Sandalyeler boş, bir masa, bir demet çiçek

Sarı gölgeler altında sadece yalnızlıklar ve gerçek. 


Rüzgar eser mi sizin oralarda bilmem

Sevda türküleri söylenir mi aşka dair yeniden,

Buralarda mevsim güz, sarı rüzgarlar esiyor,

Yanaklarım pembe, ellerim beyaz, buralar ayaz

İşte bu yüzden sıcaklığa, sıcaklığına hasretim

Sensizliğe,

Okşa biraz ellerimi

Savur saçlarını sarı yapraklar gibi

Şımart rüzgarları biraz. 


Yoksul yalnızlıklara gebe mevsim

Ne dün umurumda nede bugün

Sen yanımda olmayınca

Biraz şarap içmek istiyorum

Biraz geçmek istiyorum kendimden,

Daha derin bir boşluk açıldı önümde şimdi

Bölük pörçük yolculuklar kaldı bana,

Anlamsız bir ağlama geldi sessizce içimden

Daha ne kadar tüketebilirim kendimi

Her sabah doğan güneşten utanarak uyanıyorum

Yüzünü usuma çiziyorum, eksilmesin diye hayalin ,

En kötüsü ne biliyor musun

Artık her aşka inanmıyorum. 

Yeter sevme dedim kendi kendime

Ama yine de unutamıyorum  gülüşlerini, 

Eski resimlerinde hala yine. 


İçimde geniş bir boşluk

Mecnun gibi çöllere düşmüş gibiyim,

Artık biliyorum dönmeyeceksin

Dönmeyeceksin biliyorum

Anlamayacaksın beni

Arkana bakmayacaksın bir daha. 


Bu sana yazdığım son şiirim desem

Bu son şarkım

Yalnızlık senfonisi

Sarı gölgeler altındaki yalnızlıklar...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder