Öksüz kalmış yürek çarpıntılarım var, solgun yapraklardan farksız
Isınmak için göğsümü açtım sana, uykularımda öptüm seni
Eskimiş resimlerde bana el sallıyorsun durmadan
Kaskatı kesiliyorum, çorak topraklar gibi yüzüm.
Zaman yorgun, güçsüz kalıyor günler birbirine yamanarak
Savruluyor rüyalarımda masalsı sevdalar, peşine düştüğüm geceler boyu
Göz bebeklerine uzanıyor gözlerim, mecalsiz kalıyorum
Çıkamıyorum bir türlü gecenin dumanlı yalnızlıklarından.
Şehir birazdan uykuya dalacak, bomboş bırakarak rıhtımları
İri dalgaların ortasındayım ,son güzden kalan kesik solumalarım
Aynı ayazla öpüşen köpüklü denizin altında
Üşüdüğümü biliyorum, bahara küs kuşlar gibi üşüdüğümü.
Koskoca kentte maviler seçilmiyor, kuşlar yok, çiçekler ölü
Puslu bir gökyüzü , örtüyor şimdi uçsuz bucaksızlığın üstünü
Fırtınalı denizlere dönüyor yokluğunda gözlerim,
Deniz dibinde bakir yıldızlar, derin çaylakların en dibinde sarmaş dolaş.
İçimde zonklayan başka sancılar var, köpüklerden dalgalar
Başka bir şey değildi bu benimkisi, bilinmedik bulut oyunları gibi,
Yıldızların saklandığı yerden, sanki aşktı bu ufuk ötelerinden sarkan.
Bir rüyaydı gözlerine yaptığım her yolculuk
Nasılda kamaşırdı gözlerin yakamozlara göz kırparken
Nasılda çıldırırdı dalgalar mavi titreyişlerle, pırıl pırıl çıplaklığı ile
Nasılda patlıyordu kahkahaları martıların, kopup gelen uzaklıklardan.
Kaç şiir içimde boğuldu, yorgun gecelerce
Hiçliğin bile olmadığı kaç göğe bıraktım ruhumu,
Hüznün karanlık denizlerinde bocalayıp durdum kederli adımlarla
Kırmızı şaraplardan içtim asırlık mahzenlerden kaçırarak
Yeni bir gün doğuyordu, kırmızılarını giyip geliyordu güneş
Gömüyordu kıvılcımlarını denizi öptüğü yere.
Üstü örtülü dalgalardan kaçışıyor deniz kuşları bir sancı başlıyor ardından
Zamanın kırıldığı yerden karanlığın öyküsü uç gösteriyor birden
Alnımda bir burukluk, gözlerimde toz bulutları
Çoğalıp duruyor gittikçe pıtrak pıtrak, bir kaygı dipte,
Çoğalıyor gittikçe
Gittikçe çoğalıyor
Çekiliyor içime...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder