Mevsimlerden güz
Bir gün ışığı sızmakta hafifçe
Karanlığı yırtan,
Kapı aralığından odama
Issız, soluk bir resim takılır gözlerime
Bir resim işte,
Öyle boş
Öyle yorgun
Öyle suskun
Bir resim yakalar beni
Yüreğimden göçüp giden, bir resim,
Kokun dolaşıyor içimin kuytularında hala
Ürperiyorum.
Bir uzaklık içim dışım
En örselenmiş bir yüzle
Koyu sisler iniyor gözlerime birden
Kol geziyor, düşlerimi altüst ediyor
Gidişin.
Dokunsam çıldıracak bu yürek
Gözlerimin perdesine inen resmin,
Mavi değil miydi yüreğimize biçtiğimiz
İki beden bir yürek değil miydi aşk
Ayrılığın adı ne, bilmiyorum.
Kahroluyorum,
Soluk soluğa atıyorum kendimi
Yanık ve sis kokan
Kaldırımları uyuşmuş bir sokağa,
Oysa sakin değildi bu saatte bu kaldırımlar.
Boş boş bakıyorum bu gece yıldızlara
Neden boş bilmiyorum
Hasret mi, ayrılık mı bu
Sen ayrı ben ayrı yerde yaşayarak
Anlayamıyorum.
Duvarları yıkık, daracık bir yürek
Yağmur yağıyor,
Götürüyorum içimdeki fırtınalarla
Ayaklarımın gittiği yerlere beni
Mezem sigaram
Bırakarak yalnızlığımla başbaşa
Kadehlere vuruyorum kendimi.
Yanık türküler geliyor uzaklardan
Balıkçı teknelerinden,
Yalnız değilmişim meğer
Nasıl da vuruyor yankıları
Dalgalara acı acı nağmelerin.
Hayatımda hiç sevmediğim
Keşkelerle avunup durmaktayım şimdi
Seni hayatımdan ayıran ne var
Hadi ne varsa söyle, bilmiyorum,
Bazen düşününce
Leyla ile Mecnun' dan
Ferhat ile Şirin' den
Tahir ile Zühre' den
Ve ben seni onlardan
Daha mı az seviyordum
Hadi tek tek söyle bana
Nasıl unutursun sen beni
Nasıl ayrılırsın sen benden
Sen bendim, ben sendin oysa,
Hadi söyle bana,
Ayrılığın adı neydi
Bilmiyorum...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder