Bir yamalı bohça sırtımda
Yarım kalan umutlarla çıktım yola
Elimde anı defteri
Şimdi oturdum eylülün masasına
İçim bulut bulut
Tenim bir buğday tanesi
Güz tarlası gibi yüreğim.
Gülemiyorum bugün nedense
Soluğum kesiliyor böyle zamanlarda hep
Bir çıngırak sesi eylül dallarında
Bir rüzgar başucumda
Bir koku gelmekte incinmiş yapraklardan,
Bense bunların ortasında yalnız bir kimse
İçimde birşeyler eksilip giden.
Oy benim sevdalım
Oy benim yağmur gözlüm
Oy benim incinmiş ruhum
Oy benim eylül bakışlım oy
Eylülüm,özlemim
Nerdesin,
Öyle saplanmışsın ki yüreğime
Çilesini çekiyorum uçsuz bucaksız iklimlerin
Hüzünlerle yoğrulmuş,
Yaprakların, suyun, yağmurların
Akışına bırakıyorum ruhumu.
Ve, vakit yine akşam
Farklı bir akşam
Yine eylül,
Şöyle dokunuyorum da hayatımın ucuna
Parmaklarım üşüyor
Kaç eylüldür kaç güzdür böyle,
Çiçeklerim, ağaçlarım solmuş, yüreğim kanamakta.
Fırtınalarla boğuşan
Kuşlar vazgeçmedi bir türlü göç vakitlerinden
Bıkmadılar bir türlü eylülü karşılamaktan
Hiç tükenmediler umut taşımaktan,
Oysa ben
Çırpınıp duruyorum yapraklar gibi dallarında
Rüzgarlarda, kalbimde eskidi, eylüllerde hep
Bu yüzden biraz yorgun yüreğim
İçimde her an kanayan bir yara bende
Bir tokat gibi çarpıyor yüzüme hüzünlerim.
Halbuki her şey baştan belliydi
Vedaya sığacak bir hoşçakal diyemedin giderken
Habersiz çıkıp gelişin gibi
Eylül gibi,
Oy benim sevdalım
Oy benim yağmur gözlüm
Rüzgarım oy
Oy ceylan gözlüm oy
Eylülüm benim
Şimdi nerdesin ?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder