10 Ağustos 2021 Salı

Yitik Evler Sokagı



Eğer yeniden başlayabilseydim yaşamaya

Daha çok güneşin doğuşunu izlerdim uzaktan

Daha çok dağa tırmanır, menekşe toplardım en bıçkın renginden

Daha çok dere sularında yıkanırdım, billur gibi akan

Çekerdim bağların bahçelerin kokusunu, derin derin içime

En bildiğim şarkıyı söylerdim, avazım çıktığı kadar. 


Elimde bir ton menekşe

Bir sabah yağmurlarda yürümek geliyor içimden

Duvarları yıkık,üstü açık evlerin taş sokaklarında

Yitik evler sokağında

Ne oldu diye sormayın şimdi bana

Kurumuş, kavrulmuş sanki her şey

Buharlaşan şeyler olmuş

Evleri yontmuş zaman

Bir başka ilk yaz kucaklaşması yok

Bir kuytuya sinmiş şimdi, utangaç hatıralar. 


Kendime bir gölge aramaya koyuldum

Bir boşluğa fısıldıyordu oysa rüzgar

Birbirini geçmişe çivilemiş bu sokaklar

Bunca yorgunluklar uğruna

Koskoca geçmişi uykulara yatırmış zaman. 


Yüreğime usulca dokunan

O çeşme başında ellerimi ıslatırken

Hiç konuşmasam öteki sokaklar küsecek bana

Sancılarla, kaygılarla, kaç kez ardına kadar perdeledik acıları bu sokaklarda

Kaç kez düştük, kaç kez dizimiz kanadı bilmiyorum

Tonları değişik kıpkırmızı karadut ağaçları geliyor aklıma

Şimdi  bir pıtrak gibi düşmekte

Yapraklarını savura savura bir kızıllık içime.  


Bu sokaklar benim yolumdu

Nereden bilecektim yüreğime balçık balçık çökeceğini

Niceleri geldi, niceleri çekip gitti

O yokuşta gün ışırken, çöp tenekeleri ve yalnız kediler

Güneşi olmayan sabahlara bazen

Eflatun gözler, soluk benizler

Hep aradım kendimi yonca yapraklarında, papatyalarda

Bir ısırgan otunda aradım seni


Yine gözlerime gömüldü bu sokaklar

Kurbağalar sıçrıyordu, böcekler uçuşuyordu

Ötüşüyordu, sulara iniyordu dere boyunca kuşlar

Sesleri kulağımda çınlıyordu.  


Çiçekli balkonlarda sardunyaları

Onları uykularda bırakmamalıydık. 


Taş sokaklar hep böyle soluk muydu

Oysa her taşında ben vardım,

Avuçlarımı gökyüzüne açıp bir şeyler diliyorum şimdi

Evliyalara sığınıp, yatırlarda dua ediyorum,

Gel bana dağların suları gel, susadım

Buğulu aynalar önünde yanmakta yüzüm

Mumlarını eritmekte ömrümün. 


Durgun sular dargın şimdi

Ben senin sesinde kaybolmuşum

Bir küçük taş aldım elime boğuldu suların hareleri

Bir ömür çizgisi gibi

Terli şimdi sokak taşları yorgun

Boynu bükük kır çiçekleri

Birgün sanada el sallayacaklar

Ardından gözyaşlarıyla

Bırakacaklar Yitik evler sokağını

Hüzünleriyle baş başa...



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder