Daha çok güneşin doğuşunu izlerdim uzaktan
Daha çok dağa tırmanır, menekşe toplardım en bıçkın renginden
Daha çok dere sularında yıkanırdım, billur gibi akan
Çekerdim bağların bahçelerin kokusunu, derin derin içime
En bildiğim şarkıyı söylerdim, avazım çıktığı kadar.
Elimde bir ton menekşe
Bir sabah yağmurlarda yürümek geliyor içimden
Duvarları yıkık,üstü açık evlerin taş sokaklarında
Yitik evler sokağında
Ne oldu diye sormayın şimdi bana
Kurumuş, kavrulmuş sanki her şey
Buharlaşan şeyler olmuş
Evleri yontmuş zaman
Bir başka ilk yaz kucaklaşması yok
Bir kuytuya sinmiş şimdi, utangaç hatıralar.
Kendime bir gölge aramaya koyuldum
Bir boşluğa fısıldıyordu oysa rüzgar
Birbirini geçmişe çivilemiş bu sokaklar
Bunca yorgunluklar uğruna
Koskoca geçmişi uykulara yatırmış zaman.
Yüreğime usulca dokunan
O çeşme başında ellerimi ıslatırken
Hiç konuşmasam öteki sokaklar küsecek bana
Sancılarla, kaygılarla, kaç kez ardına kadar perdeledik acıları bu sokaklarda
Kaç kez düştük, kaç kez dizimiz kanadı bilmiyorum
Tonları değişik kıpkırmızı karadut ağaçları geliyor aklıma
Şimdi bir pıtrak gibi düşmekte
Yapraklarını savura savura bir kızıllık içime.
Bu sokaklar benim yolumdu
Nereden bilecektim yüreğime balçık balçık çökeceğini
Niceleri geldi, niceleri çekip gitti
O yokuşta gün ışırken, çöp tenekeleri ve yalnız kediler
Güneşi olmayan sabahlara bazen
Eflatun gözler, soluk benizler
Hep aradım kendimi yonca yapraklarında, papatyalarda
Bir ısırgan otunda aradım seni
Yine gözlerime gömüldü bu sokaklar
Kurbağalar sıçrıyordu, böcekler uçuşuyordu
Ötüşüyordu, sulara iniyordu dere boyunca kuşlar
Sesleri kulağımda çınlıyordu.
Çiçekli balkonlarda sardunyaları
Onları uykularda bırakmamalıydık.
Taş sokaklar hep böyle soluk muydu
Oysa her taşında ben vardım,
Avuçlarımı gökyüzüne açıp bir şeyler diliyorum şimdi
Evliyalara sığınıp, yatırlarda dua ediyorum,
Gel bana dağların suları gel, susadım
Buğulu aynalar önünde yanmakta yüzüm
Mumlarını eritmekte ömrümün.
Durgun sular dargın şimdi
Ben senin sesinde kaybolmuşum
Bir küçük taş aldım elime boğuldu suların hareleri
Bir ömür çizgisi gibi
Terli şimdi sokak taşları yorgun
Boynu bükük kır çiçekleri
Birgün sanada el sallayacaklar
Ardından gözyaşlarıyla
Bırakacaklar Yitik evler sokağını
Hüzünleriyle baş başa...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder