15 Ağustos 2021 Pazar

Eylül Kokusu



Kendi demlediğim 

Bir sıcak çay doldurdum bardağa 

Seyrettim günlerdir dışarıyı 

Yüzümü dayadım yağmurlu cama 

Karşımda yağmurlardan kalan 

Çiçekleri sulayamadım bu sabah, 

Petunyalar hüzünlü 

Soğumuş Sardunyalar 

Farkında değilmişim meğer 

Sarılmışlar yalnızlık uykularına

Sinmiş Eylül'ün kokusu yüzlerine,

Yitirmiş gökyüzü maviliğini

Bir şeyler var bizim bilmediğimiz

Bir şeyler var, ayrılık var.  


Bir başka güz, bir başka Eylül işte

Bütün hüzne açılan kapılar var,

Kim dayanabilir

Rüzgarın gövdemizde açtığı yaralara

Bir çiçeğin rengini kırmızıya, kim boyar

Kim boyar, 

Çıplak ağaç dallarının yapraklarını yeşile. 


Toprağa, hüzünlü bir şarkı söylüyor yağmurun sesi

Bir güz hikayesimi 

Yoksa  başka bir öykümü bilmediğimiz. 


Çırılçıplak yaslı bir ağaç

Bir bahar aradım bir Eylül düştü önüme

Koca bir çınar ağacı gibi,

Rüzgarın devirdiği bilmediğimiz.  


Sürüp gelen alabildiğince

Karşımda yağmurlardan kalan

Çılgın bir nehir var, çoğaldıkça çoğalan

Dağbaşlarının yeşil yorganı çalınmış

Bir kor dayatıyor, zifiri karanlığı bize

Sarı yeşil bir koku yerine

Gidiyoruz öylece belirsizliğe. 


Artık boyayamıyorum

Bulutları leylak rengine

Ağaçları yeşile,

Avuçlayamıyorum sarı yapraklarını

Okşayamıyorum eskisi gibi

Dere kuşlarının kanatlarını. 


Gözlerimde yaş

Ağladığımı sanmayın sakın

Gözlerime Eylül kokusu kaçtı

Dudaklarıma Eylül bulaştı, ondandır. 


Geliyor öylece Eylül

Şiirlere sığdıramadığımız

Farklı dallardan savrularak şimdi

Parmak uçlarına basa basa, 

Utangaç adımlarla geliyor

Hiçbirşey yapamadan

O güzelliğini gösteremeden,

Nasılda yorgun argın geliyor

Geliyor öylece, sus pus

Ürkek bir güvercin gibi

Ürkek bir güvercin gibi...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder