30 Nisan 2021 Cuma

Ah Bir Bilsen



Ah, bir bilsen  

İçin için yanıyor   

Kanıyor, 

Her akşam yüreğim  

Ne durmak biliyor  

Ne susmak. 


Gelir gece alır beni  

Ay ışığı salınımlarıyla  

Alev alev çalkalanırkan

Yıldızlar sularda,

Hayal ederdim hep ilk yazları

Fırtınalarda ağaçlar gibi sallanmayı

Rüzgarlarda yapraklar gibi savrulmayı

Çiçekler gibi açmayı seninle,

Ah bir bilsen

Mavi bir denize

Seninle açılmayı...


Beni Bagısla





Kırıntılarını topladım anılarımın
Doldurdum bir bavula
Hüzünleri giydiriyorum
Yüreğimdeki sancılı yaraların üzerine
İçimde arsız, inleyen şiirler var
Dudaklarım acı biber tadında
Notası yitik şarkılar
Kırık bir kalp
Tozlu bir albüm,
Gölgem benden önce ayakta
Anılar arıyor ortalıkta
Uçuk mavilerden,
Hangi telaşlı dolaplarda saklı
Oysa avuçlarımda kilitli kalbim,
Gözlerin kayboldu
Gözlerimden,
Uzak denizlere akıyor
Gidiyorum
Beni bağışla...

Sende...



















Islatırken geceyi Nisan yağmurları  

Aklımda küçük bir peri masalı, 

Dilimde dolaşan  

Bir şarkı gibisin, 

Uzak yıldızların ışıkları vuruyor  

Gözlerine, 

Islak mavi  

Sende seyrediyorum  

Suları geniş bir aşkın

Beyaz gemilerini

Denizlerin en mavisini...


Uzak Denizlerden Geliyorum



















Usulca yaklaşmaktayım bir kıyıya  

Kimselerin bilmediği bir yerden  

Dalgalı suların en derininden geliyorum  

Son derinliklerden yelkensiz bir tekneyle  

Güneşi koparıp avuçlarımla  

Geri geliyorum  

Yıllar sonra gittiğim yere.  


Ardımca ne çok akıtmışım meğer

Kendimi sulara,

Yalpalayan onlarca deniz kuşlarının

Ne çok feryadını duymuşum, 

Yerleşmişim meğer bir mavi atlasın koynuna

Ne çok dost olmuşum çığırtkan martılarla

Yüzün yansırdı gözlerime

Oynaşır gibi benimle dalgaların aynasında

Hep seni düşünmüşüm meğer

Hep seni düşünmüşüm.   


Toplamışım yağmurları,

Çekmişim derin denizlerden,

Göğsümün üstünde bir yakamoz

Güneşin doğduğu yeri andıran sanki sendin

Uzak yıldızlardan savrulan

Şımarık fırtınalarda oynaşan

Yüzümü okşayan sanki sendin

Sendin sanki,

Deniz kuşları gibi üzerimde uçuşan


Sonsuzluğun düşlerinden sökmüşüm maviyi

İçim dalgalanıyor şimdi

Yüreğimin denizlerinden kıyılara vuran

Zaman sana akıyordu,

Göğsümde sakladığım yıldızlarla geliyorum

Yüzyıllar ötesinden sanki

Sarılacağı bir düşe çekiyor bir fırtına

Ateş fırtınası yüreğimde

Uzak denizlerden, sana geliyorum...


29 Nisan 2021 Perşembe

Bakma Bana Öyle


















Soluksuz kalıyorum gözlerinin derinlerinde  

Maviye iz bırakıyor gülüşlerin  

Alımlı mı alımlı gamzelerin  

Yağmur kuşları uçuşuyor saçlarından  

Ufukları yutan  

Bir deniz şafağı doğuruyor gözlerin.  


Bakma bana öyle

Bir yolculuğa çıkar gibiyim gözlerinde

Bozkırlar gibi uzanıyorum ötelere

Kenarlarını aşkla boyadım

Gövdemde esen imbatlarla kirpiklerini

Gün vururken tenlere.  


Bakma bana öyle

Bu akşamlık bana bırak gözlerini

Gülüşlerini

Rengini

Dingin dumanlı soluğunu çekelim

Koyuverelim yüreğimizi

Gecenin uykularına

Yatıralım aşkı...


28 Nisan 2021 Çarşamba

Alısamadım



Sensiz ne işim vardı ki bu şehirde  

Isıtmıyor beni yüreğim, 

Bedenim titriyor  

Hep sende durdu bu yürek, 

Beceremedim  

Vazgeçemedim bir türlü, 

Alışamadım bu şehre  

Gidemedim ne çare. 


Bak yine  

Bir burgu gibi kendini deliyor

Kalbim hep kanamakta

Salınıp durmakta bir sarkaç 

Vuruyor yüreğimin duvarlarına,

Ruhumun en ücrasında

Bitkin düşmüş baharlar var

Alışkın değilim be gülüm

Alışamadım,

Bedenim yorgun,hayat zorladı beni

Bu şehre,

Sarıp sarmalayamadım yüreğimi istediğimce

Herşeyden vazgeçtimde

Senden vazgeçemedim bir türlü.  


Ah be yüreğim,

Kuş olamadım, uçamadım

İliklerime kadar sızlıyor içim, zehir zemberek

Bir dokunsan,

Ben hep sarı beyaz kaldım

Güz ve kış gibi

Hiç uğramadı bana baharlar,

Akrep ve yelkovanı takıldı kaldı sana saatlerin

Alışamadım, alışamadım sensizliğe. 


Tam onikiden vurur yokluğun, her gece yarısı

Düşler kurarım anılar içinde saklanmış,

Ama ne önemi var ki

Bazende bir sevdanın günahı var üzerimde

Bunu biliyorum. 


Uzanır gökyüzünden alırım alnımı

Yağmurlar dindi, gün doğmakta yine sancılı,

İz bırakmadan giden gidene bu şehirden

Beklemede duran benim,

Alışamadım sensizliğe

Sensiz yaşamaya hazır değilim hala,

Seni çok özlesemde

Çünkü yaşayacağım payıma düşeni galiba

Bu şehirde...


25 Nisan 2021 Pazar

Girdiler Kapılardan



Girdiler kapılardan  

Girdiler pencerelerden 

Dipsiz kıyıların dibindeki gölgeler gibi  

Girdiler öpüşürken kuytularda  

Kırdılar kanatlarımızı  

Kırdılar dallarımızı, umutlarımızı  

Yine de; 

Göğüse benzer bir kafesti taşıdığım sırtımda  

Ben,

Yani Ben,

Dört mevsime böldüm bıkmadan

Usanmadan

Bu yürek sızısını...


24 Nisan 2021 Cumartesi

Nasıl Özledim Seni, Nasıl



Dalında biteviye şakıyan bir kuş gibi  

İçimin bahçesinde gülümsüyor arzular  

Hislerim taşkın yüreğim bir deli  

Gönlümde açılan çiçekler var şu kış gününde  

Petunyalar arasında mor düşlere yatırdım  

Sakladım seni. 

Nasıl özledim seni, nasıl  

Bir bilsen,

Gözlerimde güneştin, gönlümde bahar

Alev alev yanmakta yüreğim

Kırmızıyı boyadım yeşile, yaprak gibi taze,

Bir rüzgar esiyor selviler arasından

Bir menekşe düşüyor önüme dağların ötesinden

Bana kokunu getiren. 

Belalı başımsın benim

Nasıl özlemişim ben seni nasıl

Bir türlü aklımdan çıkmıyorsun

İçimden gitmiyor bir türlü gözlerin,

Bir türlü sonu gelmiyor bu özleyişlerin

Belki diyorum, belki

Sensizliğe alışır bir gün, bu yüreğim...


22 Nisan 2021 Perşembe

Masal Bu ya...



Uzak denizlerde bir ada  

Koynuna demir atmış bir tekne, 

Bir yıldızı koparıp koklayacak  

Masal, otağını kuracak birazdan  

Derin bir orman serinliğinde  

Düş uykusuna yatacak. 


Masal bu ya,  

Bir aşk rüyası bu bizimkisi  

Mor kasımpatılar arasında gülen sensin

Bir kuş kadar ürkek

Bir sırrı fısıldayacak kadar,

Tedirgin bir güvercin gibi yüreğin

Aşk sensin,

Hangi mavide saklayacaksın şimdi 

Sessizlik içinde bu sarhoş düşte ikimizi. 

Sen ayrı, ben ayrı.


Nerden başlasam bu masala

Bir ayrılığı sevdim ben bu defa 

Şiirlerimi aldım koynuma

Karbeyaz sıcaklığında,

Kulaçlarımda anaç bir mavi gibi sardım seni. 


Çöktü çökecek bulutlardan bir esmerlik

Işıltılarla yalnızlığa gömülü çıplak bir sahile,

İliştiriyorum martı kanatlarına derin bir masal

Salıyorum düşler ötesine, başka uzak denizlere 

Senin olduğun yerlere. 


Okyanuslar geçiyor içimden şimdi

Hayalini kuruyorum güzel akşamların

Gökyüzü telaş içinde. 

Kızıl kıyamet kopacak birazdan belli ki. 


Masal bu ya 

Gökyüzünde fırtınasız mavi olmak vardı

O buğulu gözlerinde şimdi

Koskoca sevdalara dalmak vardı 

Saçlarını bırakıp rüzgara okşamak vardı. 


Güne batanlar dolunayda uyanmakta

Tan kızarıyor

Masal bırakıyor saçlarını serin bir rüzgara

Gülümseyerek,

Sende öyle...


21 Nisan 2021 Çarşamba

El Yapımı Ruhlar



Çıkıp gelirler birden eski barbar uykulardan uyanarak  

Zifiri karanlıklardan, güneşi balçığa sıvayarak  

Sökün ederek, gelirler gökyüzünden mavileri sökerek  

Yürekleri kin ve öfke dolu yüzleri gülümseyerek. 


Suskunluğun çöldeki düşüdürler, bir serap çizerler us'umuza, 

Bir bahar var önümüzde, arkamızda zebaniler  

Tüm yaprakları sarıya boyar, el yapımı bu ruhlar  

Lebaleb her türlü günahlarla birlikte gelirler  

Cehennemi hep kendileri harlayarak

Lebaleb kalabalıklarla sırıtarak bu iblisler. 


Öfke fırtınalarında tarandı saçlarımız

Yerli yersiz bu şımarık fısıltılarla, yeniden kanar kapanmış yaralarımız,

Bir uyansaydık, yakalayabilseydik baharı

Cılız bir tohum gibi kaldık, farkına varamadık

Söküp aldığımız başaklar, bizdeki ruh o ruh değildi oysa ki. 

Çayımız acı, dilimiz acı, acı gülümsemelerimiz. 


Fildişi kuleler kurmuş, hep ötelerden bakarlar

Her aynaya baktıklarında,

Maskesini kendisi sanır bu yüzler. 


Ruhumuzun en ücra koynunda yorgun düştü zamanlar

Her yerde görünmez perdeler var

Dökülüp gitmekte mevsimler avuçlarımızdan,

Hep geç kaldık, nedenini sormuyoruz kendi kendimize 

Bildiğimizi sandıklarımız var sadece,

Bak, bahçeler boş, salıncaklar boş,

Sokaklar boş, çocuklar çekilmiş evlerimize

El yapımı ruhlar gezinmekte yine

Lebaleb kalabalıklarda, yine sırıtarak şehirlerimizde. 


Her şeye rağmen

İlmik ilmik sökülmekte bu el yapımı ruhlar

Bir zerre kadar sevmek düşmez bizim payımıza

Kelimeler cılız, kelimeler aciz, havanda su dövüyorlar

Yeter ki inanın, inanın yüreğinize

Yavaş yavaş gidiyorlar...


20 Nisan 2021 Salı

Gökyüzünün Gözyasları















Bir rüzgar okşadı eskilerden  

Islak elleriyle saçlarımı, 

Boydan boya boyadım gökyüzünü  

Gözlerim uzaklara bakıp durmakta  

Kimse bilmez nedendir, beklediğimi.  


Aksini düşürüyor  

Mavi kanatlı bir kuş  

Sol yanıma, 

Yüreğim yangın yeri 

Sarmal bir boşlukta

Düşlerini arıyor. 


Gökyüzü uğultulu gibi

Kızıl siyah bulutlar

Pastel rengi solumada

Yağmur yağacak birazdan belli ki

Kimseler görünmüyor ki uzaklarda

Gidesim gelir yerime geri. 


Biliniz ki inliyor yüreğim hala

Israrla ıslanmakta

Atlası söküldü göğün

Yağıyor derin denizlere,

İçimde köhne bir sandal

Yalpalanıp durmakta

Acaba gelen olur mu ?


Kan kırmızı bir ırmak avuçlarımda

Güller ağlıyor, solmakta

Bahçeler talan, mevsimsiz

Kaskatı bir çığlık yüreğim 

Bağrına basıyor beni,

Bir ateş fırtınası

İçime akıyor şimdi...


19 Nisan 2021 Pazartesi

Günesi Gördüm















Güneşi gördüm, 

Uykuya dalacak birazdan  

Parıltıları düşecek dalgalara  

Kristal halinde parçalanarak  

Işınları  

Yıldızlar serpiştirecek  

Bir resim çizecek geceye, 

Ardından ay uyanacak ışık oyunlarıyla  

Bir tatlı telaşla  

Derin bir sessizliğe bürünecek gece  


Güneşi gördüm,

Sıyrılıp gelirken gördüm, sonsuzluğun derinliğinden

Güz bulutlarının son gölgelerini silerken gördüm

Sabah rüzgarlarıyla gökyüzünü delerken,

Nazlı nazlı sallanırken yoncalar

Başaklar arasından süzülürken gördüm. 


Bir ara,

Çiçeği burnunda çocukların yüzlerinde

Gözlerinden teğet geçerken gördüm

Kirlenmemiş bir resim gibi öylece duran. 


Kırmızı bir uykudan uyanırken şafaklar

Ezik ve büklüm, ara sokaklarda gezinirken buldum seni,

Yüreğine çöreklenmiş, içini kavurur halde dururken umutsuzluklar içinde

Kırgın, yağmalanmış düşlerinde acıları saklarken gördüm seni. 


Güneşi gördüm

Sıktığın avucunda gördüm ,

Kapı aralığından sızan ışıkların

Yüzündeki izlerinden gördüm,

Özgürlüğün kapısında dal gibi

Gözlerinde, yüreğinde gördüm güneşi. 


Hadi kalk,

Sana uzanmakta güneşin elleri

Adı özgürlük

Adı sevda

Adı aşk

Adı sen olan,

Güneşi  gördüm...


18 Nisan 2021 Pazar

Ertelenmis Düsler



Kor oluyor sönmüyor  

Yanıyor yüreğim cayır cayır, 

Uykulu gözlerle döndüm rüyamdan  

Nasıl bir sevdaysa bu karşı koyamadım 

Haykırışlarım hiç bitmiyor. 

Kuşlara yapraklara  

Bahara rüzgarlara  

Bilmediğim birşeyler söyle bana, 

Gözlerimde hüzünler bırakmasın

Serin rüzgarların oyaladığı

Parlak anılar arasından seç

Hani,

Elele gezindiğimiz, şarkılara sarıldığımız zamanlardan

Güller ve gelincikler arasından seç,

Gülüşürdük

Çiçekler gibi fısıldaşır

Oynaşırdık tomurcuklar gibi. 


Yüreğimde öyle bir fırtına var ki

Mavi bir lale kokusu,

Uzun sessizlikler arasında

Siyah beyaz resimlere, kaç geceyi sarhoş ettim

Gördüğüm güzel düşlere kaç kere sardım seni

Kaç kere şafağı doğurdu güneş,

Belki çok geç olacak ama 

Belki, belki yine diyeceksin beni sevdiğini,

Düşlerime gömülürüm

Gözlerine çöker, yüreğine yığılır kalırım. 


Sen hiç kanadın mı

Kendini ateşlere attın mı hiç

Dirhem dirhem eksildin mi

Ben sende öldüm, sen bende öldün mü

Çürüdü mü yüreğin

Ama ben seni sevdim, hemde çok sevdim güzelim

Ama, yoksun sen. 


Elinde bir demet gelincikle gel

Geçmişin çiçekli günlerini hatırlat bana,

Gül, karanfil, lale olmasada olur

Sen yeterki gel bana,düşlerime geı

Yazdığım her şiirin her mısrasında

Dokundum sana

Eski zaman dilinden. 


Üstü örtülü bir yara bu

Çığ gibi büyür hasretin içimde

Ağır bir sevdanın yükünü taşır omuzlarım

İçimde dönen bir çark

Bir türlü durduramadığım,

Yaralı bir yürek, 

Bir türlü dikiş tutturamadığım. 


Adını verdiğim

Parlak bir yıldız gibiydi gözlerin

Gecemi aydınlatan

Herbiri derin bir mavilik bırakırdı yüreğime,

İçim dışıma vuruyor şimdi

Üşütüyor düşlerim beni,

Ömrümün gül kokusu

Yoruldum bunca bekleyişlerden.  


Ah içimde solan çiçekler oldu

Ben seni sakladığımı sandım yarınlara

Ruhum çekildi yenik düştüm düşlerime,

Yastığa gömüldüm

Derin bir mavi uykuya gömeceğim seni bu gece

Mavi bir yorgan çekip üstüme...



17 Nisan 2021 Cumartesi

Ömür



Ömür dediğimiz nedir ki?

Dün

Bugün

Ve yarındır,

Sonrası

Hiç...


Topragın Sancısı II















Şurada  büzülüp üşümekte papatyalar  

Renk dalgaları tükenmekte, vurgun yemekte toprak  

Çekmekteyiz soluğunu ciğerlerimize, içimizi yakarcasına  

Gölgeler yok, rüzgarlar yetersiz serinlemeye. 


O güzelim yüzeyin derinlikleri parça parça yorgun  

Diş biliyor, isyandadır toprak  

Bozkırlarda karabasanlar, 

Dalında kararmaya başladı meyveler

Bulaştırıyor dudaklarımıza lekeli mayhoş tatları

Neden yaralıdır yüreğimiz, neden tüm renklerimiz beneklidir?


Çıkmazlarda tutunmaya çalışmaktayız

Nasılda mıhlanıyor birbirine anlamsızlıklar

Sızlar içimizdeki titremeler, anlatamam

Gökyüzü olmalıydık oysa, gökyüzü kadar saydam. 


Neden böyle olduğumuzu sormayacak mısın

Neden geride bıraktığımız denizi yitirdik,

Soluk soluğa tutuşuyor utangaç kıyıların dalgaları 

Bizi yakan onu da eritiyor

Suları simsiyah, yalpalayıp durmakta

Alıp götürmüş oda mavi dalgalı ruhunu. 


O kadar çok ölüyoruz ki o kadar çok

Her keresinde aynı eksik yanımız

Geri dönüşü olur mu bıçak sırtı avuntularla

Papatyanın halinden belli değil mi, solmuş orda bir yerde

Toprağın sancısıdır oysa bu gördüğümüz. 


Adım adım yürüdük, koştuğumuzu sandık oysa

Cümleler kurduk, toprağa anlatamadık derdimizi 

Yada görmezden geldik bizden gidenleri,

Yavaş yavaş çürüyen

Fark edemedik açtığını sandığımız çiçekleri. 


Hissedemiyorsun yağmurun kokusunu

Toprağın kokusunu içine çekemiyorsun

İşte menekşeler, işte kırlangıçlar yok artık

Oysa kimseler görmemişti ki gidişlerini,

Omuzlarına hangi göçü sırtlamış ki kuşlar

Akşamın incelen sularında

Nereye taşır kanatları onları,

Hangi ufku gücendirdik ki, çığlıklarını duyamadık,

Bilemezsin çare değil ki üzülmek

Veda edenin sen sanmadıkça.  


Bir gün bu yağmurlarda kesilecek

Bir sevgi dolmayacak kalbine, anladım

Sular çekilecek sonsuza, içimizden,

Suları çekilecek, zerreye dönecek

Sancı doğuracak

Sesi soluğu çıkmaz olacak toprağın...


Topragın Sancısı I



Bir başka severdik toprağı biz  

Öyle ufak orta değildi sevdamız  

Onda büyür hayallerimiz, onda atardı kalbimiz  

Tarçın kokardı şehrin parkları, sokakları  

Fesleğenler, kuşkonmazlar, kekik, ıhlamurlar  

Rüzgarlar bile sevgiyle eserdi, vururdu yüzümüze.  


Şimdi dolunaysız gecelerin öteki ucundayız  

Şaşırıp kaldı mevsimler  

Güneşin çiçekleri soldu

Isıtmıyor artık, perdeyi açınca güneş odayı,

Deniz gibi, gökyüzü gibi

Her şey mavi kalsaydı keşke.  


Uzaktan baktık uzun zaman sonra

Kalabalık bir şehir oldu uzaklar

Betona gömüldü koca yeşeren topraklar

Oksijensiz kaldık, yavaş yavaş ölmekteyiz

Avuçlarımızı sıktık yumruk halinde

Oldu bir şeyler demeden

Kum yığınları, yangınlardan devşirilmiş renkler. 


Yırtıldı toprağın mozaikleri karnını yararak

Sessizce kabuğuna sinmiş

Durmadan kemiriyor böğrünü zebaniler. 


Arada bir sigaranın alevine değdi dalları

Yaktık ormanlarını tütün kokusuna

Bir şeyleri eksilip gitti,

Toprakların en bereketlisi

Soframızda en eski bir şarap gibi. 


Yağmurlar bile gerçek değil, asit yoğunluğundan

Nice harmanlar, içi boş başaklar

Ağu tarlalarında

Ekmeğin bile tadı kaçtı

Ufala sıkıla gitmekte, küçüldü lokmalar sofralarımızda.  

Toprağın sancısıdır bu bilesiniz

Uykulu gözlere döndü düşlerimiz...


15 Nisan 2021 Perşembe

Askıda Kalan Hayatlar


















İşin zor gerçekten de kardeşim  

Düşlemeyi sürdüremiyorsun artık  

Öteki yüzünle bakanlardansın aynalara   

Alaca ikindi gölgelerinde gülümseyişler yok  

Gecen kırılır aniden, o içsel boşluğa akar  

Yeniden açılır yaralar, yeniden büyür acılar  

Düne sürülürsün omuzunda onca ağırlık

Askıya takılır hayatın, nereye taşır seni zaman

Anlayamaz, tepetaklak olursun. 


Ağlayanın gülenin yok kardeşim, hepsi sırra kadem basmış

Gri sulara batırılmış, gerilen yamalar sökülmekte

Unutma tohumları serpilmiş zihnine

Sana ne yapıldığını bilmiyor, başına gelenlerden habersiz

Haline bakıp hala gülücükler savurup duruyorsun,

Dilinin damağının taş kesilmesi nedendir,

Pencereler önünde yırtık perdeler

Taş merdivenleri kaplayan ısırganlar bu yüzden

Ardına değin açık kapılar,

Bir şairimizin dediği gibi

Kabahatin çoğu senin kardeşim, kabahatin çoğu senin

Konuşamıyorsun, susuyorsun

Askıda kalan hayata takılıp duruyorsun.  


Denklem içinde denkleme batmış, çıkamazsın içinden sustukça

Bir daha belin bükülür nedensizliklerden

Gözlerindeki deli boşluklar

En çorak yerine gömülür toprağın

Sesini yitiren gerçekler kayıp

Kaçıncı başkası olursun bilmem

Askıda kalan hayatlara gömülen. 


Kaç ufuk gücendirmiş seni kardeşim

Silip atamazsın takvimlerden zamanı

Uzakları hiç merak etmiyor musun

Dışarıda yıldızlar, ay, güneş hep senin için oysa.


Dilin beton, kaç yerinden yaralısın biliyorum

Nereye gidersen hançerini saplıyor hüzün

Ne yöndesin, kestiremedin olan bitenleri

Sulu sepken ağlayışlar yıldırım gibi düşer yüreğine,

Tuğla üstüne başka tuğlalar koyamadan

Esrik bir yontusun, ayakların üşüyor

Gönül katran kırmızı, seninkisi hazin bir sevda.  


Ah o yazgılar yok mu, ah kader bildiğin

Bütün tedirginliklerin

Biliyorum, bütün ürkekliğin bundan

Acılara tutunarak yaşaman bundan,

Paran yok, pulun yok, her yer tapulanmış

Avazın çıktığı kadar bağırsan ne çare

Bir gökyüzü kalmış elinde

Birde askıda kalan bir hayat. 


Bak gün batmak üzere kardeşim

Yine gece, yine sen,

Bir hüzün çöküyor yalnızlığına

Tek başına kalmışsın yine şu alemde

Sanıldığından daha fazla yangı saçıyor şimdi

Tuhaf olan ne, bedenin buradayken

Bir şeyler eksilip gidiyor, gecenin koyu karanlığında

Askıda kalan hayatlarda ölüyor yüreğin. 


Bir fırtına kopmuşta, alabora olmuş bir yelkenli gibisin 

Boğazında düğümleniyor sessiz çığlıkların

Öyle kalakalırsın, donakalırsın,

Koklar mıyım sandın yağmurun kokusunu.

Sen sustukça koklayamazsın

Yüzü yağmura gömülü düşün hala

Kim demiş Can eskimez diye

Bir hüzün hastalığıdır oysa bu

Zamanla yerleşir  yaşadıklarına yeniden

Konumlanır yeniden çoğalır

Askıda kalan hayatlar

Sen sustukça

Sen sustukça...


14 Nisan 2021 Çarşamba

Üsümüs Baharlar Bırakma Bana


Bu şehrin kalabalık sokaklarında  

Beklediğim hiçbir durak kalmadı  

Neyi erken yaşadıysam, geç kaldın hep bana  

Acılara tutunarak yaşadım sen yoksun  

Artık gel, 

Gel, hep seni bekliyor papatyalar   

Erkenci tohumları açtı çiçeklerin, 

Hiç bir şeyden bahsetmesek  

Yeniden başlarız belki kaldığımız yerden  

Özledim seni desem, gelir misin? 

Hadi gel. 


Giderken rüzgara bıraktığın 

Bir saksı duruyor karşı balkonda

Üşümüş körpe yaprakları papatyaların 

Kokun siniyor gül tomurcuklarına, boynunu bükmüş,

Alnıma dokunuyor kırılgan bir rüzgar

Kayboluyorum, yoksun sen, savruluşlar içinde

Hadi gel,

Üşümüş baharlar bırakma bana. 


Seni başka mevsimlerden, baharlardan aşırıp 

Çoğaltmıştım seni oysa yüreğimde

İnce ince serpilişlerle başka bahçelerden,

Gönül bahçemde, taptaze güller hala

Nasıl büyülenirim, nasıl uzanır ellerim onlara

Kıyamam dokunamam, 

Nasıl bir geziniş nasıl öyle

Dokurum yudum yudum bahara özenle içine

Sönerse kahrolurum bu çiçekler

Hadi gel,

Üşümüş baharlar bırakma bana. 


Kırlangıçlar sus pus, yorgun sabah uykularında

Solup gider mi sevdalar yarım kalaraktan öyle,

Öteki yanımda kaçıncı, kaçıncı susuşum bilmiyorum

Bir yürek vardı tam şuramda sana ait

Mor düşler içinde hep sen

Aldığım verdiğim her nefeste hep sen,

Başka türlü anlatamıyorum sana

Gel istersen sen gör ne halde olduğumu,

Uzak bahçelerden toplanan kuşlar tanık buna

Şiirlerim yarım kaldı

Kayboluş ateşlerinin üstüne düştüm, dondum

Renkler şaşkın,

Kurumuş yapraklarını toplayacak birazdan sarmaşıklar

Acı badem kokusu gibi, buz gibi toprak,

Bana bir tutam bahar lazım, su olup akmak istediğim. 


Hadi gel uykularıma, saçlarını dökerek omuzlarına

Serin rüzgarlarla, 

Dolunayın doğma zamanı gel

Kuşlar ve çiçeklerle gel

Gecikmeden,

Saksılar boş kalmadan pencerelerde

Ellerinde papatyalarla gel

Üşümüş baharlar bırakma bana,

Hadi gel...


13 Nisan 2021 Salı

Derin Gece



Gece derin ve sessizdi  

Hayatımın masasını kurdum bu gece  

İçimi bir hüzün kasırgası kapladı  

Aç martıların çığlıkları duyuluyordu uzaktan. 

Derin bir gece, gezgin bir rüzgarla sarsıldı ruhum. 

Yorgun kürekler gibi sular üstünde kayan  

Ey yıllardır içimde beslediğim sevda  

Acıdır uyumak, anmak ölümdür seni...


12 Nisan 2021 Pazartesi

Bahar Geldi Gördüm



Bahar geldi gördüm  

Bir sokakta köşede  

Bir çingene kızının sepetinde  

Rengarenk çiçekler, 

İnce nakışlarla işlemeli  

İnce desenli göğsünde bir gül  

Kıpkırmızı yapraklarıyla  

Gülüyordu. 


Bahar geldi gördüm

Elimi uzattım içim titredi

Eridi yüreğim bakakaldım gelinciklere

Koklamaya kıyamadım

Bir sürü çiçekler arasında

Hiç solmadan öylece duruyordu. 


Uzandım çimenlere

Tek başına kalmışım

Dağda, doğada

Derede, tepede

Nehirde, denizde

Gökte güneşte

Bir kelebeğin

Bir kuşun kanadında

Bahar geldi, gördüm. 


Bahar geldi gördüm

Bir sabah

Çıkıp geldi ellerinde papatyalarla

Pencere pervazlarında

Sessizce ilişti saksılara

Gülümsüyordu. 


Bahar geldi gördüm

Kah ince ince yağan

Kah bardaktan boşanırcasına

Yağmurlarla,

Hep ıslaktı

Söğüt gölgesinin dibi. 


Bahar geldi gördüm

Bir akşamüstü geçti yanımdan

Taradı saçlarımı, serin nefesiyle

Ilık ılıktı kınalı elleri

Okşadı yüzümü.  


Baharı geldi gördüm

Savrulup geliyordu yıldızlardan

Sarıp yaşamın yumağını

Bir aşk, bir sevda ile

Bahçe köşelerinde

Sarılmıştı sarmaşıklara

Yeşilleniyordu. 


Bahar geldi gördüm

Gözlerinde

Gülüyordu

Şarkılar söylüyordu 

Dudakların,

Kalp atışlarında

Gizli titrek ritimlerde...


11 Nisan 2021 Pazar

Kırmızıyı Seviyorum




Kırmızıyı seviyorum  

Kapanır gün  

En bıçkın kırmızı   

Dokunur anlıma  

Zamanın içinden  

Taşır beni yarına. 


Salınır ardımda  

Bir kırmızı şal  

Sonra diğer renkler, 

Giderler  

Mutlaka özlemler

Mutlaka sevdalar. 


Kırmızıyı seviyorum

Düşten ayrı değil benim için,

Ellerinde fenerler

Öyle diyor yıldız falları

Başka türlü anlamam. 


Şimdiden biriken var

Bir tutam köz gibi

Gelincik tarlalarında

Bana hep bahar tadında. 


Aklım başımda değil ki

Savruldukça savrulur kırmızılar

Uçurumlardan,

Rüzgarlarla, fırtınalarla,

Dudaklarda

Tutunur yüreğine

Koparamazsın. 


Kırmızıyı seviyorum

Bir masal büyür avuçlarımda

Ellerimi kırmızıya boyarım

Bir avuç gülle

Sevdalar kırmızı


Gülüşler kırmızı

Düşler kırmızı

Sol yanımıza düşen

Alaz alaz

Aşklar kırmızı


Kırmızıyı seviyorum

Sabaha çeyrek kala,

Şafaklar kırmızı

Direnişler kırmızı,

Yeter artık dur demenin

Adıdır kırmızı


Kırmızıyı seviyorum...


Adımlar
















Hayatın tadı kaçtı, yönünü değiştiriyor zaman  

Göçebe bir ruhla çatışmakta insanlık, 

Artık farklı öyküler yazılmıyor hayattan  

Herkes kendi yalnızlığı ile baş başa  

Evlere çekilmiş, aynı öykü yazılıyor durmadan.  


Başka bir zamana evriliyor adımlar  

Zebaniler kesmiş yolları, tırpanlayıp durmakta yüreğimizdeki körpe tomurcukları  

Kol geziyor artık damarlarımızda gri kan  

Gözler buğulu, uçuk bakışlar, etrafımızda mutlak ıssızlıklar. 

 

İlkin aynalara düştü yüzümüzdeki o koyu kırmızı utangaçlıklar

Sonra serin akşamlar indi, biryanımız kor alev

Tüttü yol çizgileri, çekip gitti adımlar 

Bize el sallayarak, öteki baharlara hızlanarak,

Kaçıncı iç çekişler kaldı, kaçıncı düş yorgunlukları yarınlarımıza

Vurduk dibe kadar, kaç kere vurgun yedi yüreğimiz. 


Sonrasız bir kaygıya dönüyor gece olmadan şafaklar

Günlerin mevsimlerin adı kayıp

Bir sağa, bir sola kaçıp duruyor adımlar. 


Bir kaç kanat çırpması gibi yaralı kuşların

Bir yığın düşle yatıp kalktık , öylece kaldık

Nerde hata yaptık biliyor muyuz?

Avunuyoruz dünden bugüne, geriye biriken ne varsa


Bütün şehirler yasak bize

Sürüp gider sandık sevdalanmalarını, adımların

Yalpalayıp durduk, diz çökmüş kalkamıyoruz,

Tükendi masalsı öykülerde, sevdalı düşlerimiz

Tutunamadık bir dala, ötelere savrulduk. 


İçimizde mehtabı doğuran tek deniz kalmadı

Çiçekleri kavruldu bahçelerin, ayaz üşütmekte

Nerede kaybolacaktık, nerede bulacaktık kendimizi

Nerede hata yaptık, nerede yanıldık

Kimseler söylememişti ki bize, lebaleb kalabalıklarda

Dönüp dönüp duran, o şaşkın gölgelerde öleceğimizi...