31 Aralık 2020 Perşembe

31 Aralık 0

Ah o ask var ya



Bir nefes 

Bir su damlası

Bir dokunuş, bir ürperti

Derin derin soluyan nilüferler gibi

Sessiz bir iz, bir düş geceler boyu,

Uykusuz sapa derinliklerde tutsak

Mor tül perdeler ardında

Serince rüzgarların oyaladığı,

Ah o aşk

Ah o utangaç öpüşler var ya

Çocuklar kadar masum

Bir başka şey o

Bir başka mutluluk. 


Ne güzel bir duygudur o

Taze karanfiller kadar körpe,

Öyle işte;

Üşür bazen yüreğimiz

Ürkek, tedirgin bir güvercin gibi

Titrer dudaklar

Dilimiz tutulur

Konuşamayız. 


İlk yaza dokunan güller gibi kırılgan 

Usulca uç verir 

Açıverir yanağından bir kırmızı tomurcuk

Aynalardan yansır gibi gülüşleri

Ilık bir meltem gibi gelir uzaklardan

Bahar yağmurları gibi boncuk boncuk


Ah bir ağlarken görecektiniz

Aşkın diğer yüzünü

Denize akar gibi şaşkın bakışlarını,

İçimizi titretir hala

Kuru yapraklarla bezenmiş

O son veda mektuplarını

Ah o iç çekişleri görecektiniz. 


Oturup şarkısını söylemeliyiz,

Aşk yoğrulmalı yüreklerde

Avuç avuç kana kana içmeliyiz

Var olmalıyız sonsuza kadar bu evrende...


Mutlu yıllar hepinize arkadaşlar


30 Aralık 2020 Çarşamba

30 Aralık 1

Eski bir yaz hikayesinden kalan



Mavi bir kapının aralandığı

Köpüklü sahillerde gençliğim kokar.

Mavi derinliklerden gelen

Yüreğimde yanık bir sevdanın izleri var hala

Pırıl pırıl yıldızlar

Gökyüzü bahçelerinden

Sanki göz kırpıyorlar bana, gecede

Vapurlar gemiler geçiyor 

Gözlerimin önünden ötelere

Ürperten bir umuda dönüşerek,

Bir deniz kokusu siniyor yüreğime,

Konuveriyor tozlanmış ahşap damların üstüne martılar

Usulca havalanıyorlar

Sonra, 

Sonra bir bakmışsın

Durmuştur artık zaman, 

Şarkılar susmuş

Serin bir rüzgar eser

Gece üşür birden

Bir efkar kaplar içimi

Bir yalnızlık

O lanet miskinliğime yenik düşerken düşlerim

Elinde kar çiçekleri ile gelen

Bir gülüş  bir öpüş belirir yeniden

Ve  bir bahar tadında 

Bir çiçek tomurcuklanır dudaklarda

Yeniden filizlenir sevda

Sanki yeniden

Seni seviyorum der gibi

Eski bir yaz hikayesinden kalan...


29 Aralık 2020 Salı

29 Aralık 0

Belki bir gün

Belki bir gün diyorum,

Rüzgar getirir

Kokunu bana,

Bir şiir girer kapı aralığından

Usulca,

Sıcak bir dokunuş gibi

Dudaklarından...



29 Aralık 0

Yanık bir sevda


















Puslu kentlerde bir çakal gölgesi gibi

Uzayıp giden bir dağ suskunluğu var yüreğimde.

Sesimde bir yanma, bir gariplik var

Sulanmamış çiçekler gibi kuruyup kalmış

Yanıp duruyor içimde, yanıp duran bir nehir...


Harelenen başak tarlalarında bir yanık kokusu

Bulutlar çoktan inmişlerdi ovaya,

Çökmüştü hüzün sessizce gözlerime.

Duman tüter gibi

Hangi yürek yanmıştı yine,

Hangi sokakta vurulmuştu sevdalar...


28 Aralık 2020 Pazartesi

28 Aralık 0

Bilir misin?



Sancılı bir sevdanın içinde  

Kerem gibi yanmak nedir bilir misin  

Bilir misin, güle uzanırken  

Kanayan parmaklarının tatlı acısını  

Güneşi avuçlarken, 

Ellerinin yandığını bilir misin...


28 Aralık 0

Ebruli masallar


Sonu gelmeyen bir gecenin içine bıraktım maviyi  

Uzaklardan bir sessizlik içinde dokunuyorum hayaline  

Birden şakıyor gizlerden boşluğun içinde sesin  

Gökyüzünün en dibinde, sevdalı ezgilerde nefesin.  


Yüreğimizde eski zamanların küflü masalları  

Uzaklara yaklaşıyor durmadan, gecelerden habersiz  

Sen ötelerde süzülüp duruyorsun, ben rüzgarlarda savrulan, sessiz

Yıldızlar susuyordu

Ay takılıp kalmıştı oysa bulutlara,  

Çırpınıp duruyordu, kurtulamadı çaresiz. 


Sayısız gerçeklerin ucunu mu kaçırdım, bilemedim 

Bir mahzenin içinde tek tadımlık şarap gibi

Siyaha batırıp çıkarıyorum yüreğimi her defasında,

Seni titrerken buldum güneşin gölgesinde farkında mısın bilmem

Pencerelerden bakıyordum, koynuna alıyordun bulutları neden ?


Ah bir görmeliydiniz 

Deniz küsmüştü maviye, çünkü bulanıktı sular

Gri bir hüzün mayalanmıştı içinde,

Çığlık çığlığa derinlerden duyulan

Sarı şarkılar söylüyordu martılar

Ama sen, ama sen yine mavi kokuyordun uzaklardan 


Gelincik kızılı çiçekler derledim yanakların gibi kırmızı 

Gülüyordun yine, birlikte öptük şarkılarımızı

Gece fırtınalarının pencerelerinden yine baktım sana

Geçmişe yığılmış yüreğinin, ebruli masalların anıları doluyordu kucağına. 


Dünümüzün günahları fısıldamakta uykulara

Öylece duruyor dudağımdan öptüğün, o tat hala

Nasıl bir köksün sen

Dilim tutukluk yapıyor, içimde  çoğalıyor arzular bir  daha. 


Zaman gün gün azalıyor, tuzak kuruyor bize evren,

Boşuna dönüp duruyor saatlerin akrep ve yelkovanları

Dibinde tutukluk yapıyor, köstekli bir saat gibi yüreğim

Bir fırtınanın içinden kaçıp ötelerde yakalanan. 


Hiç bir rüzgar ferahlatmaz yüreğimdeki bu arzuyu

Büyük bir suskunluk kanar durur içimde

Acılar durmadan demir atar ruhuma

Yitirir bazı renkler rengini, güz kaçkını kuşlar gibi

Oysa her biri kendi rengiyle yamanırdı,

 Her mevsimin çiçekleri. 


Daracık bir gökyüzü

Nice dingin ırmaklar gördüm bir zamanlar

İlk yaza çıkan, hasarlı bulutlar arasından 

Eksiltili bir denizin en kuytu yerine akan 

Yine de fısıldar kulağımıza, oyalar durur bizi

O Ebruli masallar...


28 Aralık 0

Düslerimde



İşte akşam üstü yağmurları başladı yine, 

Yine gözlerim kapalı  

Uzun bir yolculuğa çıkmış gibiyim  

Şarkılarda olduğu gibi hüzünlü...

Titreyen bir yüreğin sesini duyuyorum  

Yaslı ırmaklardan geçip  

Bilinmez mevsimlere ulaşıyorum  

Kaçak düşleri kovalar gibi...


İnce bir sis bulutu var denizin üzerinde

Aç martılar

Bir fırtına esiyor

Mevsimler dağılıyor yüreğimde

Bulanık ırmaklar

Mavisi çalınmış denizler  gibiyim...


Acının çoğalan fotoğrafları

Hüzünlerle örülmüş yazgının derinliğinden 

Bir anlam çıkarmaya çalışıyorum 

Düşlerimden...


27 Aralık 2020 Pazar

27 Aralık 0

Arzu















Belki de sarı hüzünler düşünmektesiniz  

Kabuk bağlamış yaralar altında kalan  

Hala kanayan hatıralara  

Daha derine inen anılara dalarak, 

Özlüyorsunuzdur, belki de hala  

Sevdiğinizi sandığınız arzuları, 

Alıp başınızı gidersiniz

Uykularınızda

Gönlünüze akar gibi durmadan...


26 Aralık 2020 Cumartesi

26 Aralık 0

Duygusal çeliskiler



Gelincikler çiziyorum yalnızlıklara  

Kirpiklerinden süzülen yaşlarla besleyerek  

Bütün rengini yitiriyor renkler birden  

Boyanmadan.  


Sesin tenime değiyor uzaklardan  

Biraz öfkeli, biraz mağrur  

Sessizce soluyor, içine çekiliyor yüreğim  

En çorak yerine gömülüyor toprağın

Yaşamadan. 


Aynı kalem, aynı kağıt, aynı sözler

Hep paslı ellerimde

Biraz daha beli büküldü şiirlerimin

Yok olup gidiyor imgeler, savrularak

Yazmadan. 


Sonu gelmeyen bir akşamın içinde

Dudağım ateşten kavruluyor

Dilim damağın taş kesildi birden 

Öpmeye kalmadan

Sineme çekiliyorum

Anlamadan. 


Gülüşerek yok saydılar varlığımı

Kaç yerimden yaralıyım

Hançerler saplanıyor yüreğime

Acıtmadan. 


Pencereler önündeki kara perdeleri yırtarak

Ellerin geziniyor uykularımda yavaş yavaş

Nasıl bir iklimse bu

Yıldırımlar düşüyor yüreğime

Okşanmadan. 


Eğik ve büklüm yollarda

Geceye sığınıyorum

Kayboluyorum ara sokaklarda

Dolanmadan. 


Sesi soluğu çıkmaz oldu

Canıma tak diyen yalnızlıkların

Bütün çiçeği burnunda sevdaların

Gülleri soluyor

Yemyeşil bir kül yığını

Yanmadan. 


Gökyüzünün derinliklerinden gelen

Bir yağmura tutuluyorum

Bir şeyler yazmak istiyor canım ,

İpe sapa gelmez şeyler geliyor aklıma

Birden öteki öykülere koşuyorum

Başlamadan...


25 Aralık 2020 Cuma

25 Aralık 0

Henüz vakit varken (2)



Saçım sakalım birbirine karışmış  

Yavaş yavaş kabullenir oldum zamanı  

Ne güzeldi eskilere dalıp, o şarkıyı dinlemek  

Isıtırdı oysa içimizi yine kar tanelerine inat. 


Gecenin bu vakti   

Daha derin bir boşluk açıldı önümüzde   

Güz yağmurları başladı

Rüzgarlar daha serin şimdi içimizde. 


Belki unutulur bir gün tenlerin sıcaklığı uzaklardan

Kırıntı gibi küçük anlar artık yetmez bize

İçimizdeki yaraya tuz basıp çıkalım sabaha korkmadan

Kim bilir,

Dokunmayı özlediğimiz zamana ulaşırız, farkına varmadan. 


En güzel şarkıları yine söyleyelim birlikte

Hiç ateşlere tutmadan yüreğimizi

Kalbimizdeki o sevgi tükenmeden

Elele birlikte, yürüyelim şafağa

Henüz vakit varken,

Yağmurlara yakalanmadan...


25 Aralık 0

Henüz vakit varken (1)



Örselenmiş bir zamanın içindeyiz  

İkimizde yaşlandık  

Bu yüzdendir şiirlerim kırık biraz  

Usulca sokul yanıma 

Sarıl bana, 

Daya başını omuzuma  

Aynı şarkıyı dinleyelim yine seninle

Uzun zaman sonra bir radyodan. 


Zamanın akışına bırakalım kendimizi

Ruhumuz bir köşede biz bir köşede

Susmalıyız belki de artık

Yürüyüp geçmeliyiz içimizdeki bizden,

Sırtımızı dayayıp yaşlı bir ağaca

Uslu bir nehir gibi akmalıyız

Soluksuz derin bir denize

Henüz vakit varken...


24 Aralık 2020 Perşembe

24 Aralık 0

Yasıyoruz iste



Öyle şaşırmışız ki  

Darmadağın yaşıyoruz, yasak bir evrende  

Yerimizi nasılda karıştırmışız  

Avuçlarımıza yığdık durduk boşluğu,  

Bir türlü özünü kavrayamadık  

Yaşamak denen hayatın özünü.  


Solumalar sürdürüyoruz yaşamın kodlarına  

Düğüm üstüne düğüm atarak

Seyrine dalıyoruz her birimiz gökyüzünün. 


Susuz kasırgaların savurduğu, ovalardan bozkırlara

Çoğalmaları savuruyoruz kan revan içinde

Kocaman bir sur gerisinden

Dolduruyoruz üst üste, yıkıntılar üstüne dikili duvarları

Karanlığa teslim edilmiş umutlar ve yaşamları. 


Tepeleme sığındık hiç batmayacak sandığımız bir tekneye

Nerelere neden gidilir, kiminleyiz bilmiyoruz,

Gecenin içine sineriz, dipteki ürkek fısıltılara

Yaşamdan hep alacaklıdır gidenler oysa

Denizi eşeleyip duran , giden son gemilerde. 


Çapraz sorularla karşılaşıyoruz hep biteviye

Sıfıra bölüyoruz yaşamı bir belirsizlik,

Ötelere gizlenen hayat ne yazık ki bir  bilinmezlik. 


Uğultulara karışıp bazen başka bir şey geziniyor sol yanımızda

Bazen gölgesi dokunuyor şarkıların, yüreğimize ürpertilerle,

Kaprisli bekleyişler

Gizlemiyor gül oyası işlenmiş perdelerin gerisindeki sevişmeleri 

Güne ilk ışıkta uykuya yatan solumaları, kalp atışlarını. 


Ötelerin en ucundaki grileşen mavi bir iklim

İri dalgalar ortasında

Demlenmiş ışıltıları kayboluyor günbatımlarının

Sancıları yok edilmiş bir doğum başlayacak yeniden sabaha

Içi boşaltılmış bir yara yeniden yaşama. 


Paramparça olan kristal bir kürenin içindeyiz

Paylaşamıyoruz kozlarımızı doğayla

Durmadan dönüyoruz kırık bir plak gibi

Çam gölgelerinde uyur gezen bir gölgenin peşi sıra. 


Avuçlar dolusu kuru gül

Kokuları siniyor her yöne,

Dikenler, dikenler batıyor

Sadece dikenler

Kırık yaşantılar 

Yüreğimize...


24 Aralık 0

Gün bitti



Gözler alabildiğince geniş otlar  

çiçekler arasında dolaşırken  

Avuçlarımıza kızıl pırıltılarla damlardı güneş...


Ne hüzünler sardık, yumuşak öpüşlerin çığlığını kuşanarak. 

Uykusuzluk;  

Serin serin sızıyor acıyan tenimize şimdi. 

Bitip tükenmeyen dipsiz kuyularda mahsur kalarak

Gecenin güz bahçelerinde dolaştık , sarı yağmurlarla birlikte..


Gelecek günlerin sevdalarını taşıyarak yanımızda

Gün bitti...


24 Aralık 0

Eyvallah dersin geçer her sey















En uzun karanlık gecelerin sabahındayız  

Benim hala umudum var gelecekten dostum  

Güneşi çal yüzüne  

Eyvallah dersin, geçer her şey  

İşte o zaman başlarsın yaşamaya...



24 Aralık 0

Sus dercesine


















Son uykularım kırılgan bugünlerde  

Geceler kör dilsiz, sanki konuşmaz oldu  

Ayrı düştük, 

Çekip gittin yanımdan habersiz  

Bir mektup bırakıp  

Baktım, 

Boş kalan çerçevelerdeki   

Hayalimde kalan resimlerine

Gönül kırıklığı var galiba

Kızılca kıyametle gelen karanlığa gömülü yüzünde

Kendi perdesinin gerisinde,

Derinden soluyan yüreğinde,

Sonra;

Ne oldu bilmiyorum

Ne oldu ?

Bir el

Gizli bir el

Beneklendi dudaktan

Sus dercesine...


24 Aralık 0

Dokunmak ister misin?



Gitme kal  

Gitme kal yanımda  

Gitme bu şehirden, 

Bir şansım daha var mı ? 

Bir şans daha tanı bana  

Ne olur, 

Son defa  

Dokunmak ister misin ? 

Dokunmak 

Yüreğime

Yorgun ellerime...

22 Aralık 2020 Salı

22 Aralık 0

Takıntılı tutkular



Güneşim ol  

Işığım ol ay gibi  

Dalgalardan yansır gibi  

Yakamozlardan, 

Kırılmadan  

Yüzüme vuran.


Serin serin ferahlatır gibi yüreğimi  

Rüzgarım ol  

Uzaklara savrulmadan.  


Gök kuşağından damıtılır gibi

Renk ol

Rengarenk, parlayan

Yağmurlarla düşer gibi gözlerine

Damla damla, pırıl pırıl

Dağılmadan. 


İrem bahçelerinde açan

Çiçek ol,

İçimi bayıltır gibi

Koku ol

Düşlerime takılıp, 

Uçmadan. 


İçimde billur ırmaklar gibi

Yüreğimde akan

Su ol 

Damarlarımda 

Durulmadan

Çılgın denizlere akan.  


Çağıl çağıl akan çağlayanlar gibi

Ses ol

Köpük köpük,

Hiç susmadan

Bir şarkı, bir türkü gibi

Yüreğimi titreten. 


Orman gibi

Ağaç ol

Yaprak ol, dallarda sallanan

Hiç düşmeden. 


Çocuksu yüreğimde

Çocuk ol,

İçimdeki çocukla

Oynaşır gibi

Durmadan


Ne olur

Sen sarıl bana

Hep yanımda kal yeter ki

Son yapraklarını dökmeden zaman

Soluğum tükenmeden

Nefesim ol...

21 Aralık 2020 Pazartesi

21 Aralık 0

Niye ?



Dönencelerden aralık ortasındayız  

Bir yarımız hüzün, bir yarımız buruk  

Duygularımız çalınmış sanki, taşınmış ötelere  

Yıpranmış kalınmışlıklar durumunda belli ki  

Mahcup iç çekişmelerin sesi düşmekte gözlerimize, 

Bir kaçışın belki de resmini çiziyor tuvaller  

Uçuk kayboluşların bilinmezlerinde. 


Eğri büğrü ara yollardan geçiyoruz

Yıldızlar doğmaya gelmiyor bu gece

Boşuna uğraşmaktayız, yakıp döküp duruyoruz

Yüreğimdeki selvileri kökünden sökerek

Nedendir bilmiyoruz. 


Bölük pörçük yanıtlarla geçiştiriyoruz soruları

Yağmur yerine gözyaşları ıslatıyor toprağı,

Yaprakları dağıldı ilkin yaz bahçelerinin

Görünmez oldu çiçekleri o mahzun güllerin. 


Bu kadar sevişmeler niye biteviye

Bulut bulut çoğalmalar,

Hercailiğin saplantılarıyla ürperiyor yürekler

Fısıltı bahçelerindeki oğul veren arıların çabası niye

Uzaktaki düşlerin içinden kopup gelen bu umutlar

Yüreğimize usulca dokunuşları niye. 


Ağlamalar, suskun bakışlar, gülüşler haykırışlar

Kulağımıza fısıltıyla üflenen çığlıklar

Bilinmeyen uçsuz bucaksız çöllere kaçışlar niye. 


Ne zaman ay tutulsa

Ruhumda şimşekler çakıyor

Yüreğim tetikte sanki

Şuramda bir kıvılcım

Seni kendime katmaktan başka niyetim yoktu oysaki. 


Ne söylesem, ne yazsam, hangi şiiri okusam

Damıtılan hüzünlerle aralık kapılardan sızan

Ay oyunlarıyla oyalanıyor zihnimiz. 


Yüreğimin sarkaçlarını gere gere hesap soran bir yaşam

Naftalin kokusuna hasret bırakılan sandıklar nerde,

Nereye doğru yürüyoruz yolu, isyanımız neye

Kendi perdesinin gerisinde derine dalan gölgeler niye. 


Hep o siyah örtü kaplıyor yüreğimizi

Derin bir kuyu paçamızdan tutmuş, çekiyor derinliklere bizi

Avazımız çıktığınca bağırsak ne çare

Bu kayboluşlar, bu çığlıklar bu gözyaşları niye. 


Sırıtarak gidiyorlar dağların eteğinden, öteki diyarlara kuşlar

Yaşamak denen hengamenin içinde dolu dizgin yok oluşlar

Sonrasız bir anın içindeyiz şimdi

Çoğalmalar yaşıyor o sonrasızlıklar içinde

Bunca uğraş, bunca çaba bunca niye bu yorgunluklar. 


Büyütüyoruz uykusuzluğumuzu durmadan

Adını anmaktan korkuyoruz yok oluşların

Bulutların gölgesi bile, biraz mahmur, biraz kırılgan 

Bir şeyler söylemeden, bir şeyler hissediyoruz

Başka bir grilik var bak şu denizde, niye...


20 Aralık 2020 Pazar

20 Aralık 0

Ay ısıgında fısıltılar



İçten sımsıcak gülüşlerin ışığında uyanırdık  

İzini sürerdik gökkuşağının yorulmadan  

Gölgesinde uzanırdık, bıkmadan, 

Sesini duyardık yağmurların  

Dalgalı gözlerin en derinlerinde, 

Mavilerini giyerdik gökyüzünün, sancılı yüreğimizin üzerine  

Ay ışığı fısıldarken pencerelerimize  

Gölgesinde uyurduk

Düşlerden seslenen serin ırmaklar akarken yüreğimize. 


Uykusuz sancılar yüreklerde tutsak şimdi

Zifiri karanlığın en gerisinden gelen

Kara bulutlar içinde bir yolculuk, 

Ötelerden öteye bir türlü ulaşamadığımız,

Gecelere yoldaş odalarda birikmiş ağrılar/sancılar

Çoğaldıkça çoğalıyor günahları

Döküldüğü yeri unutan, bir ırmağa akıyor içimizden. 


Son uykularım kırılgan bugünlerde

Ay ışığının fısıltısı duyulmuyor dar pencerelerden

Sesini duyuyorum sadece  dalgalı denizlerin. 

Seriyor tül perdelerini ovalara hırçın rüzgarlar. 


İki kapılı bir han mı yoksa yaşadıklarımız

İçi taşlı bir kuyumu bizden alacaklı ömrümüz

Uzak denizlerde bizi bekleyen bir umut vardı oysa

Bildiğimizi sanıp ta bilmediğimiz. 


Çöllerde kurutuyoruz kalbimizi, orman sandığımız yerde beslediğimiz

Karanlığın dilleri uzanıyor yüreklere, görüp te göremediğimiz 

Bilmediğimiz sancılar kaldı bize

Naftalin kokan sandığımız,

Çeyiz sandıklarında sakladıklarımız.


Delik deşik anılar aklımda takılı, bağışlayın

Koparamıyorum şimdi sizi yüreğimden

Düşlerden seslenen

Zamanın anlamını çalıyor birileri zihnimizden. 


Uzuyor perçemli ayrılıkları, duvarları sırsız hayatın, 

Görünmez oluyor anılar, gökyüzü ummanından

Ay düşüyor bacalara karalarla yoğrularak,

Yıldızlara bakıyor şimdi hüzne açılan pencereler

Umutlar ağlıyor , çığlık çığlığa çaresiz

Beyaz bulutları kararmış gökyüzünün

Ay karanlık

Fısıltısı duyulmuyor dar pencerelerden

Ay uyuyor...


19 Aralık 2020 Cumartesi

19 Aralık 0

Hadi, durma gel















Bilirim hüzne kesilen umutların sancılarını  

Daracık sokaklarda uykulara dalan bedenin hasretini,  

Hadi sıyrıl da gel  

İlk yaza dokunmayı umut eden ayrılıklardan  

Serinliğinde gel, şafaklarda sabahlara. 

Yıldızların doğma zamanı gel  

İzini bırak gel  yara yara, dalgalara  

Işıltılar bırakarak, ay uykuya yatmadan

Mavi gülüşlerle gel, göğü kıskandırarak. 


Ah benim sevdalı başım

Kucaklayabilir miyim, sarılabilir miyim sana

Bir bulutu öper gibi öpebilir miyim gözlerini,

Gecikme;

Saçlarına taktığın karanfillerle gel

Suda uykudayken Nilüferler

Lekesiz bir şafakta erkenden gel

Gökyüzünü yakarcasına. 


Ilık bir rüzgar okşar yüzümü

Oyalar sanki tül perdeleri nefesin,

Derin bir cennet olur

Dört duvar, bir kapı, bir pencere. 


Hadi, durma,

Uykularıma sızan bakışlarınla gel. 

Dünyalar kur yeniden, uyut beni gözlerinde

Güneşi bir yorgan gibi çek sarıver üstümüze,

Karıncalar gibi gitmeliyiz,

Dağlara doğru, dağlara,tepelere

Büyüterek öbek öbek mutlulukları

Uçuk bir mavi,

Yaşamak, ağaç olmak, yeryüzü olmak

Gökyüzü kadar saydam,

Katışmalıyız kuşlar gibi yeni sevdalara

Dalmadan uykuya ay

Hadi, durma gel...


17 Aralık 2020 Perşembe

17 Aralık 0

Bir sehir bir adam



Ötelerde batan güneş alev alev  

Akşamın kızıllığı çöküyor, 

Bu kentte yalnız bir adam  

Elleri cebinde, telaşlı kalabalıklar arasında  

Geceye karışan. 


Küf kokusu sinen sokaklarda yıllardır  

Loş ışıkların içinde sessizce boynu bükük  

Unutulan geçmişin çıplak düşleri

Bir yangı, sanıldığından daha fazla göğsünde

Çözülemeyen düğümler

İstifleyip duruyor ağrıları yüreğinde. 


Yaşamın gizleri de yüklendi omuzlarına, en ağırından

Bitip tükenmeyen kararsızlıklar

İri yağmurların ortasında

Kırık, dalgalı denizler gibi

Vurgun yiyor, sahte gülücüklerden. 


Eğreti duruyor bu şehirde

Dibini yoksul bırakarak sevdaların. 


Ötelerden gelen bir acının feryadı işler içine

Habis bir ur,

Şafak yangınlarından geliyor bir avuç hüzünle

Kayboluyor kimliksiz, kopup zamandan

Başka ırmaklara katılıyor

Bir türlü bu şehre ısınamadan. 


Bir karayel peydahlanır, kuzeyden gelen

Dağ yelleri sanki yüreği

Dur durak bilmeden,

Nereye gideceğini bilmediği

Bir rota çiziyor kendi kendine

Çoğalmaya duruyor, hep aynı sorular

Hiç ile başlıyor, hiç ile bitiyor cevaplar

Hiç bir şey kalmıyor belleğinde

Yarıda kalır, bırakıp gider umutlar...


15 Aralık 2020 Salı

15 Aralık 1

Bir baska gece
















Dayadım sırtımı eski bir tekneye  

Acı koyulaşıyordu gittikçe gün batarken  

Ötelere akıyordun, bozuldu gecenin büyüsü birden.  


Uzaklaşan düşlerin içinde kopup geldiğinde, 

Ay tutuluyordu.  

Loş aydınlığını bıraktığında akşama güneş  

Sıcak günlerin düşünü kuruyordum,

Hep yüreğimde kalmanı istediğim saatlerde

Sonsuzluğa karışıyordun yıldızlar uykudayken


Uzak düşlerden geliyorsun biliyorum

Sesin tenime dokunuyor imbatlarla,

Sonra bir sessizlik kaplıyor ortalığı

Bir başka gece, başka düşlerle gelen. 


Nice baharlar geçiyor gelmiyorsun

Bahçelerde tohumlar çiçeklenirdi senin için

Avuçlarımı kanatıyor şimdi yokluğunda kopardığım güller,

Gece gündüz demeden, akıp gidiyor üzgün ırmaklar ve günler. 


Yüreğimi yakıp gidiyor hayalin sonsuzluğa

İğde çiçeklerinin solup uyuduğu gecelerde..


Martılar sevişiyordu ay ışığına aldırmaksızın

Sokuluyordun,

Soluyordun sessiz ve sakin 

Uslu bir deniz gibiydi yanımda hayalin

Dalgaları kucaklıyorum denize aldırmayarak,

Ve bir kez daha acı, bir kez daha üzgün

Tutamıyorum,

Tutunamıyorum

Geceye...


14 Aralık 2020 Pazartesi

14 Aralık 0

Yaralı bir sevda


Ödünç aldığım aşkını  

Yaralı bir sevdaya bırakarak   

Gidiyorum içimin dehlizlerine  

Koşar adım kapısını kapatıyorum yüreğimin  

Akıyorum kayalık vadilerden bir nehir gibi  

Savrulacağım ıssızlığın en derinlerine  

Gözleri yağmurlu gecelerde...



14 Aralık 0

Uykuya daldı düslerim


















Seni titrerken buldum dudaklarında  

Adını sen koyduğum  

Sığındığım gözlerinde, 

Son Eylül'ün en taze şiirlerinden birini yazdım  

Dayandığım omuzlarında. 


Köpükleri koynuna alan sahilleri düşledim

Yüzümü çevirdim yıldızlara

Yüzüne vuran ay ışıklı gecelerde

İzini sürdüm senin

Çok uzun gece yarılarına kadar 

Sonra...

Perdeleri kapattım

Uykuya daldı

Gecenin derinliklerinde düşlerim

Sessiz solumalarla

Bir şeycikler demeden

Yudumlarcasına sevdayı

Sabahlara...


14 Aralık 0

Hiç ...




Hiç hayal kurdun mu

Sevdanın yağmur olduğu yerlere gidip, 

Aşk şiirleri yazdın mı hiç. 

Gecenin karanlığını yararak  

Yıldızlara bakarken,  

Bir isim tuttun mu, dilinden düşürmediğin, 

Yada bir kadeh kaldırdın mı. 

Ve inatla hep günlerce,

Isıt beni, diye beklediğin biri oldu mu?

Senden asla vazgeçmem dediğin

Gitme kal diyecek kadar

Hiç güçlü oldun mu hayatta?


Islak caddelerde yürüyüp gittiğin

Bilmediğin sokaklarda,

Yağmura, soğuğa kara inat

Bir rüzgarın, hırçın sesini duydun mu hiç?


Çaresiz kaldığında,

Hıçkıra hıçkıra ağladın mı 

Derin derin iç çekerek,

Derinden duydun mu yalnızlığın sesini hiç.

Ilık bir rüzgarın okşayışını

Yüzünde hissettin mi hiç ?


Yada kızıl bir alev, bir yangın gibi

Kalbini sardı mı aşk. 


Siyahlara bulanmış olan vicdanlara 

Bir tutam mavi gönderdin mi hiç ?


14 Aralık 0

Susuyorsun



Dışarıda yağmur tıkırtıları  

Dar sokaklarda eser gibi  

Sarılar kuşanmış şaşkın rüzgarlar esiyor  

Kokusu siniyor saçlarına taktığın güllerin, 

Yüreğim bu kadar yanarken sana  

Susuyorsun, 

Bulutları giyiniyor  

İçimi titreten  

Her şeyi söylüyor oysa

Uçuk mavi gözlerin...


13 Aralık 2020 Pazar

13 Aralık 0

Maviydi oysa ki düslerimiz











Bir şeyler söylemek istemiştim sana  

Neden düştük kalbimizdeki bu tuzağa  

Neden söyleyemiyoruz rüzgarlara karşı  

Haykırarak şarkılarımızı. 


Bekliyorduk aslında biz bu fırtınaları  

Islak ıslak geldi önce yağmurlar, 

Kentin kıyılarına, kucağına ve kuytu sokaklarına  

Sular sel olup akar oldu yürekler dondu, 

Göçmen kuşlara baktım

Zamansız göçen kuşlara

Bir anlam veremedim gidişlerine,

Geçmiş yazlardan arta kalan

Maviydi oysaki düşlerimiz,

Bazen bir gülüştü pencerelerden

Bazen güneş olup bir ışıktı bizimkisi

Gökyüzünde parlayan.  


Heryerde üzerimizde gezinen gölgeler

Kör bıçaklar bileniyor

Yüreğimizi yakarcasına

Acıya banarcasına ekmeği

Kanatırcasına kalbimizi. 


Kökünden sökülüyor asırlık çınarlar

Öğütüp duruyor bir değirmen gibi

Gitgide ufalıyor zaman.


Mesele kurumak değil bir yaprak gibi

Nereye savursam küllerini bilemiyorum

Hangi rüzgara savursam ufalanmış sevgileri,

Yanardağlar gibi olmuş yüreklerimiz

Volkanların soluğu gibi

Kış ayazı bile üşütmüyor artık bizi. 


Uykulara sızan yasak öpüşmelerin

Kapkaranlık bir deniz kıyısına sığınıyor gölgeleri

Alıp götürüyor gizemli okyanuslara

Yüreğimizde beslediğimiz o masum sevgileri. 


Çok şey istememiştim hiç kimseden

Gecekondu, penceresiz evlerde sabahlamaktı

Geceler boyu kimi zaman,

Eski bir sevdaydı benimkisi

Katışmak gibi yaşama

Söndürmeden umutlarımızı

Maviydi oysa düşlerimizde çiçeklenen...


12 Aralık 2020 Cumartesi

12 Aralık 0

Kim hisseder












Gökyüzünü boyar maviye içimizdeki sevdalar  

Yalarken  güz rüzgarları yanaklarını...


Siner gözlerine tek tek kopardığın yıldızlar,  

Deniz gibi,  

Sahte mevsimler gibidir  

Vurur kıyılarına zamansız fırtınalar...


Kim hisseder yosun kokusundaki özgürlüğü

Kim hisseder içimizdeki fırtınayı 

Martılar mı

Serseri serseri,

Dalgalar arsında 

Rüzgarda savrulan

Martılar mı ?

12 Aralık 0

Sarı gölgeler altında yalnızlıklar












Unutuluyor ilk günlerin, tüm ilklerin tarihleri giderek  

İlk karşılaşmalar, ilk el tutuşlar, ilk öpüşmelerin heyecanları  

Geride kalıyor, 

Yürek dayanmaz hale geliyor git gide  

Sertleşen hüzünlü bir şarkıya dönüşüyor ayrılıklar, 

Sancıları hissediliyor göğüs kafesinde  

Kırıntı gibi gittikçe küçülüyor anılar  

Yada öyle sanılıyor acılar

Sensizliğin boşluğunda yankılanan hatıralar. 


Üstüm başım darmadağınık

Kendime bakamıyorum aynalarda

Öylesine dağıttım ki

Zamanın akışına bıraktım kendimi,

Bazen çok özlediğim oluyor seni

Birilerine anlatmaya çalışıyorum

Kimse anlamıyor, kimse duymuyor beni

Sandalyeler boş, bir masa, bir demet çiçek

Sarı gölgeler altında sadece yalnızlıklar ve gerçek. 


Rüzgar eser mi sizin oralarda bilmem

Sevda türküleri söylenir mi aşka dair yeniden,

Buralarda mevsim güz, sarı rüzgarlar esiyor,

Yanaklarım pembe, ellerim beyaz, buralar ayaz

İşte bu yüzden sıcaklığa, sıcaklığına hasretim

Sensizliğe,

Okşa biraz ellerimi

Savur saçlarını sarı yapraklar gibi

Şımart rüzgarları biraz. 


Yoksul yalnızlıklara gebe mevsim

Ne dün umurumda nede bugün

Sen yanımda olmayınca

Biraz şarap içmek istiyorum

Biraz geçmek istiyorum kendimden,

Daha derin bir boşluk açıldı önümde şimdi

Bölük pörçük yolculuklar kaldı bana,

Anlamsız bir ağlama geldi sessizce içimden

Daha ne kadar tüketebilirim kendimi

Her sabah doğan güneşten utanarak uyanıyorum

Yüzünü usuma çiziyorum, eksilmesin diye hayalin ,

En kötüsü ne biliyor musun

Artık her aşka inanmıyorum. 

Yeter sevme dedim kendi kendime

Ama yine de unutamıyorum  gülüşlerini, 

Eski resimlerinde hala yine. 


İçimde geniş bir boşluk

Mecnun gibi çöllere düşmüş gibiyim,

Artık biliyorum dönmeyeceksin

Dönmeyeceksin biliyorum

Anlamayacaksın beni

Arkana bakmayacaksın bir daha. 


Bu sana yazdığım son şiirim desem

Bu son şarkım

Yalnızlık senfonisi

Sarı gölgeler altındaki yalnızlıklar...