Hani güzdür ya
Bir yaprak düşer
Güneş yorgun başlar güne
Çok şey bekleme benden der gibi
Bekler utangaç bakışlar
Uzakları yine.
Yemyeşil bir çayırın ortasında
Bazen kaybolur gülüşün hikayesi yüzlerde
Kaybolmak ister bir gecenin kopkoyu kıyısında
Gün olur acılar katık edilir
Yorgun bir anında, gözler konuşur
Sarmalar gururları yüzünü
Gözyaşların gölgesi düşer toprağa.
Basarak yosun tutmuş merdivenlere, geçer zaman
Bazen bir bakışa gözler dolar, anılardan kalan
Elleri tutmayı özler
Uzakları gözlemeyi özler
Ruhuna dolar yokluğunun kasveti
Yine uykusuz, başlar geceler.
Savrulur yürekler
Dalgaların gelgitleri gibi
Kim bilebilir ki,
Oysa, en fazla orası ağrır,
Oraya dokunur
Kabına sığmaz asla
Çoğu zaman içinden geçer nehir
Bir gün kaldığın yerden başlarsın yine
Gecenin kıyılarında savunmasız.
Düştüğümüz çok olur tuzaklara
Bakmayın çorabımızdaki yırtıklara
Herkesi giyinik mi sanırsın
Hayat parmak uçlarında yaşamak gibidir
Oysa ki yürekteki yırtık daha derindedir
Nefessiz bırakır sarınca sancısı seni
Uzun bitmeyen gecelerin
Yankı odalarında.
Yağmurun elleri gibi
Toprağın renkleri gibi
Hep boyanır ebruli tuvaller dikenli fırçalarla
Dokunur her zerresine yalnızlığın
Düşlerin, hayallerin, kavgalıdır anılarla
Yankı odalarında.
İçinde gelecek zamanın korkusu
Her gün biraz daha çizer üzerini günlerin
Kalırsın hayallerinle tek başına,başbaşa
Uçları kıvrık sokak lambaları gibi
Uzaklaşır gider gölgeleri
Sancılı bekleyişlerin son demlerinde
Bırakır bir arafta buğulu anıları,
Suladığın çiçekler solar birden
Hayat bu, biter uzun uğraşlardan sonra bir gün
Nereye gidersen git
Bir nefes kadar yakındır ölüm
Bir nefes kadar yakındır
Yankı odalarında
Yankı odalarında.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder