Uzak çok uzaklarda bir gelincik tarlası
Efsunlu kırmızı bir tat dudaklarımızda
Filizlenmekte yine türküler uzak yaylaların eteklerinden.
Yeniden duyulur yine o uzun nağmeler
Kuytu gövdeleri sarar uzaklardan
Renkli rüzgarların fısıltıları
Bir hasret çınlar kulaklarda
Uzar gider özlemler
Gözlerin o rengarenk derinliğinde.
Alnımız güneşe durur, yüreği gülümseyerek
Uzun aydınlık bir çığlığın ardına düşer gibi
Kırılır omuzları başakların bir kağnı gölgesinde,
Derinden gelen buğu
Taze ekmek kokusu gibi,
Çiçeklenir gidemediğimiz çıkmazlar
Nefes nefes çekilir hasret içimize belli ki.
Yavaş yavaş sabahı bekler
Esmer bakışlarda bir gülüş, bir umut,
Derin yaralar sarılır
Boyaları devşirilir kır çiçeklerinin
Yepyeni fırçalarla bahara
Yine türküsü söylenir sevdaların
Bir sabah uyandığımızda şafağa.
Bir gamzelik rüzgar fısıldar
Kızılcık ağaçlarına gülümseyerek
Ötelerde berilerde yansımada güneş
Bir avuç suya düşer
Kırmızılı, sarı yeşilli
Mavi saçaklı mor ışıltılar.
Sarasım gelir belini
Sabaha uzanan güneşin renklerini
Avuçlarıma konar usulca
Aşk kokan şiirlerin imgeleri.
Bulutlar üstünde, su kenarlarında
Öper mavinin en güzel tonundan kırlangıçlar,
Nasılda çiçeklenmekte
Güneşe bakan pencereler
Nasılda süzülmekte öylece sessiz sedasız
Lambasını yakan yıldızlar
Köpüğüyle beraber gecelere...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder