30 Ağustos 2021 Pazartesi

30 Ağustos 0

Hos Geldin Sonbahar, Kederli Askım Hos Geldin.




Son şarkılarını sunmakta

Göğsüme yaslanan hüzünlü begonviller,

Yaz kepenklerini indiriyor

Kırılgan son uykularından uyanmakta

Nefes nefese şimdi eylül,

Bir titreyiş var ağaçlarda, uğultular içinde

Mavi değil bu gördüğümüz, gri bir gökyüzü

Mışıl mışıl uykularda artık yeşil maviler. 


Şah damarlarına dokunmakta rüzgarlar yaprakların

Biraz mahmur, biraz hüzünlü

Iz bırakmakta sonbahar kederli aşklara

Nar taneli bir buse dokunmakta yanaklara,

Gül tutan dudaklar

Yıllanmış bir şaraba dönüşen 

Son tortusunu damıtmakta yazın

İnce dudaklı kristal kadehlerde buğu, buğu. 


Daracık bir gökyüzü

Duvarları yıkık bir sarı bahçede

Kuşlar, çiçekler, böcekler, 

Hoş kokulu serin yeller, sevişmeler kalır

Virane evlerin üzerinden geçip giden

Pencerelerden leyleklere,

Hüzünlü el sallayışlar kalır. 


Durmaksızın çarpan sol yanımıza derin bir yontu

Sarı nakışlar işlemekte gökyüzünün

İğne oyası gibi gergefine şimdi

Rüzgarlarla kopup gelen

Kül kristaline dönüşen yapraklardan. 


Öyle tüter ki gözlerimizde

Öyle çeker ki içine eylül

Derin bir bakışla, gülümseyerek bizi

Bıçkın sarılar dökülür, titrer yüreğimiz

Hüzünlü bir aşkı başlar sonbaharın

Parmak uçlarımıza kadar yayılır sarı zonklamalar

Fısıldayarak rüzgarlarda kulağımıza.  


Kederli aşıklar ormanında

Bazen yürür avuçlarımızın arasından

Rüzgarlarda savrulan sancılı yapraklar

Nasılda saklıyorlardı yüzlerini üç vakittir,

İşte bundandır benim kırılganlığım

Işte bundandır benim hüzünlerim

Şimdi nasıl bir öykü yazmalıyım 

Bilmiyorum

Nasıl anlatmalıyım

Kederli aşklarını sonbaharın. 


İçimde şimdi yaprak döküyor hüzünlerim

Koku, koku damar, damar soluyorum

Güz rengi soluklanıyor nefesim şimdi,

Hoş geldin yürek ülkeme eylül

Hoşgeldin sen bana

Hoş geldin Sonbahar

Hoş geldin kederli aşkım, 

Hoş geldin...


28 Ağustos 2021 Cumartesi

28 Ağustos 0

Vedasız Asklar




Yırtık bir göğün yamacından dökülen

Eylül buğusu var şimdi gözlerimizde

Bir başka mevsimin eylülü ısıtmakta bedenleri

Bir başka türkü gelir yerleşir dillere, deli gibi

Soluk alışımız değişir birden her nefeste,

Bazen gizlice, bazen çocuklar gibi gelir

Her an kapıdan girer içeri gülümseyerek

Kırar, döker, bazen yangınlar bırakır

Bazen dudaklarımızdan öper aşk

Bazende vedasız aşklar bırakır ardından. 


Nasıl da birbirine çeşittir eylül

Say say bitmez

Hele yağmurlar, hele yağmurlar başlayınca

Bir yanımız hep kanar,

Kucak kucak

Dökülen yapraklar gibi hep içimize yağar

Bir başka yağar,

Vedasız aşklara

Bıçak sırtı ayrılıklara bırakır yerini.  


Rüzgarın üşüttüğü ağaçlar

Çabuk unutturur sana

O sıcak öpücüğün yakan tadını

Sende bıraktığı izleri özlersin zamanla

Her eylül koyar insana

Anlarsın,

Vedasız aşkların

Yüzünü gösterip kalbini deldiğini. 


Aklım ermedi bir türlü eylüle

Ne çok şey anlatır oysa bize

Gözlerinde tüter bir yangın

Rüzgarlara bırakır kor kor seni

Avuçlarında alev alev yanar sarı yapraklar

Bulutlar gelir geçer üstünden

Geçer üstümüzden bir kuş dalgası

Göçüp giderler, çınlar kulaklarımızda çığlıkları 

Mevsimler gibi

Güze bırakır vedasız aşklar yerini.   


Ürkek bir tebessüm avuçlarımızda

Sızdıkça içimize dokunuyor,

Varıp gitmeli mi buralardan yoksa

Dudaklarımızda güz tadı sarı sarı

Çığlıklarımız suskun

Sevmelerimiz yarım

Gülüşlerimiz, düş kırıklıklarımız hep yarım,

Hadi söyle;

Bir yanımız kendimize yabancı

Bir yanımız eylül

Gitmelimiyiz buralardan

Toplayıp yüreğimizi

Gitmeli miyiz

Gitmeli miyiz

Hadi söyle...


27 Ağustos 2021 Cuma

27 Ağustos 0

Susuyorum



Bir gölge oyunı içinde kaybolup gidiyorum

Bir batık kentin içinde

Dipsiz kuyularda, aysız

Ayaz geceler boyunca

Duyarsızlıklara isyan ederek..

Haykırarak...

Susuyorum..


Söylemek isteyip te söyleyemediklerime

Susuyorum

Söylenecek ne çok şey vardı oysa,

Koca bir ateş yakarak gecenin içine

İnsanların gözlerinin içine baka baka

Kalabalıklar arasında yalnızlığıma

Acı bir kahkaha atarak

Susuyorum...

Susuyorum...

Susuyorum...


26 Ağustos 2021 Perşembe

26 Ağustos 0

Eylül.


Bir yamalı bohça sırtımda

Yarım kalan umutlarla çıktım yola

Elimde anı defteri

Şimdi oturdum eylülün masasına

İçim bulut bulut

Tenim bir buğday tanesi

Güz tarlası gibi yüreğim. 


Gülemiyorum bugün nedense

Soluğum kesiliyor böyle zamanlarda hep

Bir çıngırak sesi eylül dallarında

Bir rüzgar başucumda

Bir koku gelmekte incinmiş yapraklardan,

Bense bunların ortasında yalnız bir kimse

İçimde birşeyler eksilip giden. 


Oy benim sevdalım

Oy benim yağmur gözlüm

Oy benim incinmiş ruhum

Oy benim eylül bakışlım oy

Eylülüm,özlemim

Nerdesin,

Öyle saplanmışsın ki yüreğime

Çilesini çekiyorum uçsuz bucaksız iklimlerin

Hüzünlerle yoğrulmuş,

Yaprakların, suyun, yağmurların

Akışına bırakıyorum ruhumu. 


Ve, vakit yine akşam

Farklı bir akşam

Yine eylül,

Şöyle dokunuyorum da hayatımın ucuna

Parmaklarım üşüyor

Kaç eylüldür kaç güzdür böyle,

Çiçeklerim, ağaçlarım solmuş, yüreğim kanamakta. 


Fırtınalarla boğuşan

Kuşlar vazgeçmedi bir türlü göç vakitlerinden

Bıkmadılar bir türlü eylülü karşılamaktan

Hiç tükenmediler umut taşımaktan,

Oysa ben

Çırpınıp duruyorum yapraklar gibi dallarında

Rüzgarlarda, kalbimde eskidi, eylüllerde hep

Bu yüzden biraz yorgun yüreğim

İçimde her an kanayan bir yara bende

Bir tokat gibi çarpıyor yüzüme hüzünlerim. 


Halbuki her şey baştan belliydi

Vedaya sığacak bir hoşçakal diyemedin giderken

Habersiz çıkıp gelişin gibi

Eylül gibi,

Oy benim sevdalım

Oy benim yağmur gözlüm

Rüzgarım oy

Oy ceylan gözlüm oy

Eylülüm benim

Şimdi nerdesin ?


24 Ağustos 2021 Salı

24 Ağustos 0

Siir Senin Adın


Bir resim çiziyor ellerim

Güzelliğini işliyor, gül oyası çembere

İlmik ilmik dokuyarak gülüşlerini

Dokunuyorum dudaklarına

Yanaklarından gamzelerine. 


Tıpkı  ılık bir bahar mevsiminde

Açan nadide bir çiçek gibisin

Gözlerin ışıldıyor

Tomurcuk tomurcuk güllere inat. 


Ne zor, ne yaman bir sevda bu

Avuçlarımda bilinmez yarının çiçekleri

Yokmu günahlarından bana vereceklerin,

Bak adını sen koyduğum

Kulaktan kulağa fısıldanan

Yazdığım ıslak şiirlerde adın.  


Siniyorsun her mısraya öykü öykü

Gözlerin doğuyor şiirlerime maviye çalan,

Karlı bir dağ içinde ılık bir rüzgar gibi

Koynuma yağan bir yağmur gibisin

Yüreğimi serinleten. 


Rüzgar usuldan usuldan esiyor

Esrik bir fırtına kopuyor dolunaydan

Bir yudum, bir yudum daha alıyorum kadehimden

Oturdum seni yazıyorum satır satır,

Savurdum dilimdeki tüm tümceleri

Yüreğime aka aka

Düş masallarında uzakların aşklarına seni


Dikiyorum gözlerimi uzakların kızıllığına

Gri bulutlar altında gülen mavi bir ay,

Kıyılardan seyre dalıyor şafağı

Büyülü sabahlara bırakıyor 

Dağların ardından yüzünü


Bir köşeye sinme,

Büyüyor bak avuçlarımda

İçli bir hıçkırık

Dokunuyor yanaklarıma

Ilık ırmaklar gibi içime akışın. 


Seninle olmak var

Aşk adına, sevda adına

Kokunu sürmeli şiirlere

Fesleğen kokulu ormanlardan,

Mavi sürmeli denizlerden 

Sürmeli gözlerine


Dedim ya

Hep sen varsın yazdığım şiirlerde

Şiir senin adın demiştim

Başka türlü yazamam ki sana

Başka türlü şiir sana...


23 Ağustos 2021 Pazartesi

23 Ağustos 0

Saklı Vedalar


Ne zor bir ayrılıkmış bu

Yosun tutmuş bir yürek

Koptu can damarlarımdan

İnce ince dokuyor vedaları sanki,

Bir odada bıraktım en son

Tek başına

Naftalin kokan yetim kalmış anıları.  


Ben orada sakladığım beni aradım

Çok şey almış götürmüş benden yıllar

Bahardı mevsim oysa

Gel gitleri çoktan başlamış meğer yüreğimin. 


Ellerim bir başka dokunuyor şimdi yüreğime

Kendimi saklayamadım bir türlü benden 

Gözlemeyi beceremedim

Erken uyandığım uykularda

Yüreğim ayrılıklar solumaktaymış meğer. 

Saklı vedaları göremedim. 


Tüm kapılar kapandı ardımdan

Sonra pencereler yüzüme.  


Ayrılığın tavını dövüyorum şimdi

Dolanarak kuytu yerlerin gölgesinde

Uykusuz gözlerim geceler uzun

Sarmış sanki dört yanımı eşkiyalar. 


Vaktinde uyanıp kederleri uyutmanın vakti geçti

Ruhum eridi çoktan

Artık ayrılıklarda acıtmıyor ki beni. 


Varsın tutmasın ellerimi ellerin

Avuçlarımda hala kokun

Uzaklarında ötesinde

İnce uzun bir yolculuğa çıkıyorum.   


Bir hayalin kaldı gözlerimde

Bir de sabahın ayazı, kuşluk vaktinde

Gecesinde dolunay, sabahında çiy

Oysa sabaha uyanmak vardı seninle.  


Oturdum kaldım kaldırım taşlarına

Kaç yorgunluk var oysaki dizlerimde

Bir ayağım ötekine engel oluyor, gitmelerime

Altı delik eski bir kundura

Üşüyorum

Şarabım cebimde

Düşüyorum yollara.  


Gecenin şu vaktinde

Bir kara kedinin kuyruğuna asıldım

Çöplerde

Balık kılçıkları arasında

Anılarımı,

Saklı vedaları arıyorum. 


Hasadı erken başladı galiba ömrümün

Gizlemiyor artık vedalarını

Fayda etmiyor artık sabahçı kahveleri

Buruk bir tat var şimdi dilimde

Içtiğim şarap kadar efkarlı

İlişik yaşayacağım bundan sonra galiba

Teğelleyip kendimi hayatın ucundan...


22 Ağustos 2021 Pazar

22 Ağustos 0

Adı Yok



Ah bu Ağustos yok mu ah

Yaktı beni

Yaktı da geçti içimi

Güneşi olmayan

Taşra köyünün birinde,

Umutlarım omuzlarımdan kaymış

Kıpkırmızı bir şal gibi,

Bakracımı dolduramadım

Karadut gölgelerinde bir türlü

Düştün tek tek önüme

Ne bileyim bu kadar 

Burcu burcu kokacağını,

Buğu buğu eridin gözlerimde

Göz bebeklerimde sen vardın iz iz. 


Kaç serçe vuruldu

Kaç kere bıldırcın yağmurlarına yakalandı bu yürek

İçimin en derinliklerine sığınmış sarı yapraklar

Kaç kere ayazlarda,birgün beni bırakacaklar. 


Dağ çiçeklerinin her kokusunda sen vardın

Sana türküler yakmıştım kendimce

Oysa,

Yağmularda doldurmuyor artık yüreğimin maşrapalarını

Hırçın rüzgarlar kucağımda titremekte

Adı yok bu sevdanın galiba

Sen bir şehirde

Ben taşra köyünün birinde. 


Bulutlardan gelen

Tedirgin rüzgarlar esmekte

Ürperiyorum gecelerin baykuş sesinde

Hadi dön

Hasret şarkıları söyletme bana iskelelerde

Kazdırma kendi mezarımı bana ellerimle...


22 Ağustos 0

Çerçeve



Bir tuval lazım şimdi resmini çizmeye

Güz sancılarını silmek için boya

Bir fırça lazım yüzünü güldürmeye

Ama mutlaka bir çerçeve lazım

Asmak için bir çivi...



21 Ağustos 2021 Cumartesi

21 Ağustos 0

Seviyorum Seni İşte be Kadın



Bırakma beni be kadın

Ağır yağmurlardan söküp

Gökkuşağını arıyorum senin için

Hiç bir engel tanımadan geliyorum sana. 

Gökyüzünde bir yıldız

Bir mavi ay arıyorum

Şarkıya dökmek için dudaklarında,

Kaç kat sarmışım seni yüreğime

Göğün atlasından indirdiğim maviye. 


Anlasana;

Seviyorum seni işte be kadın

Yıkıyorum içimdeki tüm engelleri

Yüreğime yapışan sancılı dikenli telleri,

Hoyrat esen rüzgarlara açık yüreğim

Varsın savursun 

İsterse taşısın beni yontulmamış acılara

Uçsuz bucaksız

Düşlerimde kaybolduğum gecelere beni. 


Fırtınalı dalgalarda yalpalanan

Canımı okuyan

Sancılı bir yakamoz olsan bile

Yüreğinde saplı bir hançer gibisin

Söylesemde inanırmısın

Seviyorum yine seni be kadın

Seviyorum seni. 


Nasıl şeysin sen böyle

Nasıl da varsıllaştın söyle

Sığınırken yüzüm yüzüne

Yıllanmış bir kızıl şaraba dönüşen

Nasıl da  yakıyorsun alev alev içimi böyle. 


Güz rüzgarları vurmadan önce

Anızlara bırakmadan

Bak adını topluyorum başak tarlalarından

Öyle bir cevval bakışla seviyorum ki seni

Nasır nasır

Kilitlenmeden, tükenmeden yüreğim

Anlasana, ne olur

Seviyorum seni işte be kadın

Seviyorum işte...


20 Ağustos 2021 Cuma

20 Ağustos 0

Suçumuz Neydi ki?



Çok uzaklarda kaldı gülümsemem

Çalışan, duyan, aşık olan yanlarım

Anılar, hayaller ve emekler,

Kavgam bitmedi ama, hala hayatla

Bıçak sırtı bir zaman ciğerime çekilmiş

Sürekli bir kar ikliminde

Yüreğimde buz yangını sokaklar

İçimi kanatmakta.  


Utangaç şafakların

Durmadı yine yağmurların gözyaşları,

Dikenlerle çevrili dirliksiz düşlerim

Saklambaç oyunlarıyla gizleniyor

Yatalak aynalara düşen yüzlerim. 


Hani derler ya;

Bir kalbi sevelim derken

Yüzlerce kalbi ziyan ettik bilmeden

Fırtınalara yakalandık, bir yanımız eksik

Ömür göçük üstüne göçük

Kumdan kuleler kurarak

Nice yılları boşu boşuna

Tükettikçe tükettik.    


Hayat bu,

Sen kapatırsın gönül kapılarını

Tutunmaya çalışırsın toprağa

Kol gezer bataklıklarda bir bakmışsın

Ömrün,

Altüst olur düşlerin, yıkıla döküle

Tutunamazsın.  


Yağmurlarda çırılçıplak ağlamaklı

Tepeden tırnağa içime yağmakta

Güloyası yırtık gözlerim. 


Ağır geliyor bana 

Yoruluyor yüreğimde sakladığım sevdam

Yoruluyor,

İşte en zoruda bu ya

Avazım çıktıkça bağırsam ne çare.  


Kaç mevsim geçti üstünden bu sevdanın

Geceyi dövmekte hüzünler artık

Günü kızıla boyuyan akşamlar


Gündüzler mi kısaldı bilmem

Acılara yer arıyorum,

Masada bir bardak çay

Soluklanıyorum bazen

Birkaç satır karalayıp

Bitti diyor, seni anlattığım şiirler,

Bir ses bozuyor

Dudağımda acı bir tortu bırakan bir ses

İşte yine batıyor içime sinsi sinsi

Boğazımda düğümlenen

Kendimce söylediğim türküler.  


Doğmayacak güneşlere ketum ışıklar taktım

Herkese gülümsedim içim kan ağlarken

Iskalamışım meğer hayatı, 

Farkında değilmişim

Aldanmışım gölge oyunlarıyla 

Dönüyorum tekrar başa, 

Terar başa dönüyorum. 


İçmek istedim, bir daha içmek

İncinmesin diye bir avuç su

Suçumuz neydi ki

Sadece gelmişiz bu dünyaya

Bir diken acısı gibi tırpanlıyor

Hayat içimizi hala. 


Şimdi o yer tanıyor artık beni

Kimse bilmez bendeki saklı seni

Başucumda durmadan erimekte bir mum

Ömrümün duraçları arasında

Erimekte hızla...


18 Ağustos 2021 Çarşamba

18 Ağustos 0

Eski Bir Eylüldü O.




Debelenip

Çırpınıp durmakta

Kendince

Uzak sularda

Gülün kanı.  


Mevsimi tutuşmuş bir bahar

Yanmakta yürek

Isırıp duruyor kor bir ateş

Dikenli bir Eylül. 


Avuçlarımda,

Güz vurgunu yapraklar

Bir rüzgar

Dokunuyor tenime

Sanki

Cam kırıkları içinde ellerim.  


Kokusunu içime çektiğim

O mor sevdalar

Terketmiş beni,

Ne ara gelip geçti

Şimdi gitti o

Eski bir eylüldü

Dönmeyecek.  


Bir ses

Çağırıyor yağmurları

Hırçın fırtınalar

Yalayıp geçiyor

Aralık kapılardan

Üşüyorum. 


Bir yıldız kaydı

Çığlıklar içinde

Kim uyandırdı

Uzun düşlerden,

Okşayıp duruyor

Derinden derinden

Güz rüzgarları beni.  


Pencereme vuruyor

Avuç avuç

Sarı yapraklar

Adını koyamadığım

Bir eylül

Durdurulmaz bir yangın 

Yüreğimde,

Koca bir fırtına savruluyor. 


Sanma ki,

Kaldığımız yerden

Bıraktığımız gibi

Devam edecek sevdalar

Katışıp şarkılara sığdıramadığımız

Eylüller. 


Çiziyor zaman yine

Yolculukları,

Göç vakitlerini

Şimdi bıraktığımız yerden

Solgun düşler

Masallar yarım

Çok şeyler silinmiş 

Hatıralardan,


O eski eylül değil ki 

Şimdi yaşadığımız

O içimizde bir yerde

Ilık bir rüzgar gibi esmekte

Savrulup durmakta

Savrulmakta...


17 Ağustos 2021 Salı

17 Ağustos 0

Benim Bildigim Her Seyin Adı Maviydi, Düslerimde




Düş içinde bir düş

Bir sabaha uyandım

Güne düşen ilk ışıkla

Tatlı fısıltılarla, sayısız mavilerle

Dışarıda nehir gibi akan bir hayat

İki de bir yüzümü okşayan

Ilgıt ılgıt esen mavi kokulu bir rüzgar

Bir mavi sabaha uyandım. 


Mavi boyalı çakıl taşları

Kuğulu, nilüferli bir göl

Suları mavi,

Mor güller çiçek açmış, 

Belki de mavi,

Hep uzaklara bakıyorum

Yapayalnız dolaşıyorum içimde

Mevsimler gibi geçiyorsun 

Hep aklımdasın

Sulardan damıtılmış bir buz mavisi gözlerin

Yüreğime akıyorsun, 

Bir balık gibi diri.  


Her nedense

Bir keyif var

Bir yorgun mavi var yüreğimde

Sanki yeniden gelecekmişsin gibi 

Koynuma

Mavi yağmurlarla

Dokunacakmışsın gibi

Mavi dudaklarından dudaklarıma.   


Bu akşam dolunay var

Işık tarlalarından geçiyoruz seninle

Bir masal bahçesinden içeriye

Uzaklardan kopup gelen

Mavi kelebekler karşılıyor bizi,

Güz vaktinde

Suladım haylaz tohumlarını,

Mavi sarmaşıkların, 

Sardım sarmaladım seni kollarına.  


Gece uzun gece karanlık

Bir ufka vardık seninle artık

Ay ateş gibi

Yıldızlar yağıyor

Rüzgarın eskittiği bir maviye,

Deniz kan içinde

Kan içinde deniz

Alıp boyuyorum, ay ışığı penceresinden

Suları maviye

Dokunarak gözlerine. 


Benim bildiğim her şeyin adı

Maviydi düşlerimde

Sesleniyor sana

Duyuyor musun

Görüyor musun,

Yıldızlarda parlamak için maviler

Denizi uyandırıyor

Geceyi uyandırıyor şimdi. 


Uyandım

Mavi düşlerimden, uyandım

Güneşin battığı yerde

Ucuz bir şaraba verdim  kendimi

Gittim bir deniz kıyısına oturdum

Ellerim sularda

Dolunayı bekledim yine,

Bir ses bekledim

Sessiz bir kaynaktan sızan bir ses,

Sesini bekledim

Duyamadım

Akıyorum kendimce

İçinde mavi olan sularda şimdi

Sensiz,

Sessizce...


16 Ağustos 2021 Pazartesi

16 Ağustos 0

Ay Karanlık Yine Bu Gece



Ay karanlık bir gece

Senli rüyalarımdan uyandım 

Kuytu bir mahallenin ömür sokağında,

Bu baharda cemreler düşmedi payıma yine bu sabah

Gündoğomunu gözlerinden

Güneşi bahardan koparmış habersiz

Boşunaymış saklamaya çalıştığım çiçekler

Yazda bitmiş meğer,

Güz serinliğinin durgun sularına karışan

Hazin bir Eylül, bir tutam kül yığını

Yeşil yerine

İnce bir sızı yüreğim, 

Seni arıyorum. 


İmkansızlıkları hiç yaşamamıştık seninle

Ömür eskitmiştik, yıllar eskitmiştik

Gölgeler uzardı uzar giderdi içimizden

Bir umut var ya, bir umut var derdik hep

Derdik ya,

Sen yürürdün rüzgar yürürdü

Sabahlar sığmaz olurdu gözlerine uyandığında

Eski bir anıyıyı hatırlatır gibiydi söylediğin şarkılar hep

Ay karanlık

Kırmızı ve mavi,

Kırdığımız bir dal

Yanlışımız olmadı vedalara hiç

Ama gittin, gittin bir gece vakti

Yağmurlu bir gecede

Ay uykudayken

Bir gemisiz rıhtımdan.  


Bir rüzgar vurur yüzüme

Toplarım yüreğimi

Hadi demir al

Hadi yelkenlerini aç yüreğim

Duman yada sis farketmez 

Uzanalım yollara

Masalsız bir limandan bir koya gidelim


Rüzgar ters esiyor deniz kararsız

İçte bir bir çırpınıyor yüzün orda

Arka odasında suların,

Avuçlarımda ellerinin serinliği

Uzak sesler, yol yorgunu düşler düştü şimdi payıma

Biraz mavi, biraz esmer yüzlü

Özlem düştü

Ay karanlık

Ay karanlık 

Yine bu gece...


15 Ağustos 2021 Pazar

15 Ağustos 0

Eylül Kokusu



Kendi demlediğim 

Bir sıcak çay doldurdum bardağa 

Seyrettim günlerdir dışarıyı 

Yüzümü dayadım yağmurlu cama 

Karşımda yağmurlardan kalan 

Çiçekleri sulayamadım bu sabah, 

Petunyalar hüzünlü 

Soğumuş Sardunyalar 

Farkında değilmişim meğer 

Sarılmışlar yalnızlık uykularına

Sinmiş Eylül'ün kokusu yüzlerine,

Yitirmiş gökyüzü maviliğini

Bir şeyler var bizim bilmediğimiz

Bir şeyler var, ayrılık var.  


Bir başka güz, bir başka Eylül işte

Bütün hüzne açılan kapılar var,

Kim dayanabilir

Rüzgarın gövdemizde açtığı yaralara

Bir çiçeğin rengini kırmızıya, kim boyar

Kim boyar, 

Çıplak ağaç dallarının yapraklarını yeşile. 


Toprağa, hüzünlü bir şarkı söylüyor yağmurun sesi

Bir güz hikayesimi 

Yoksa  başka bir öykümü bilmediğimiz. 


Çırılçıplak yaslı bir ağaç

Bir bahar aradım bir Eylül düştü önüme

Koca bir çınar ağacı gibi,

Rüzgarın devirdiği bilmediğimiz.  


Sürüp gelen alabildiğince

Karşımda yağmurlardan kalan

Çılgın bir nehir var, çoğaldıkça çoğalan

Dağbaşlarının yeşil yorganı çalınmış

Bir kor dayatıyor, zifiri karanlığı bize

Sarı yeşil bir koku yerine

Gidiyoruz öylece belirsizliğe. 


Artık boyayamıyorum

Bulutları leylak rengine

Ağaçları yeşile,

Avuçlayamıyorum sarı yapraklarını

Okşayamıyorum eskisi gibi

Dere kuşlarının kanatlarını. 


Gözlerimde yaş

Ağladığımı sanmayın sakın

Gözlerime Eylül kokusu kaçtı

Dudaklarıma Eylül bulaştı, ondandır. 


Geliyor öylece Eylül

Şiirlere sığdıramadığımız

Farklı dallardan savrularak şimdi

Parmak uçlarına basa basa, 

Utangaç adımlarla geliyor

Hiçbirşey yapamadan

O güzelliğini gösteremeden,

Nasılda yorgun argın geliyor

Geliyor öylece, sus pus

Ürkek bir güvercin gibi

Ürkek bir güvercin gibi...


13 Ağustos 2021 Cuma

13 Ağustos 0

İnadına Gülümse, II



Yoruldun,

Çekip gidesin gelir, belki bu şehirden

Yüreğini bırakıp

Heybene doldurarak anılarını,

Çıkarsın yollara

Dudaklarında ıslık

Şarkı söylersin belki eskilerden

Neşeli bir şarkı

Içinde aşk meşk olan

Heybendekilerden,

Takma kafanı

Ne fark eder diğer günlerden

Sancılı bir gün daha geldi geçti dersin,

Işte o kadar

İn sahile

Mutlu çığlıklarını duy martıların

Taze bir simit kokusu,

Dalga dalga köpüklerde. 


Hep acı

Hep sızı

Hep hasret olacak değil ya

Otur bir meyhaneye

Eskimiş, kuytu bir köşedeymiş

Kime ne,

Tak bir maske yüzüne

Eski mutlu günlerden

İç şerefine

Gülümse hayata

İnadına gülümse.  


Bir mektup,

Altına yazılmış bir not

Senden başkasını sevemem diye sana yazılan

Olmadı, kalkıpta gitmiş önce,

Boşver aldırma

Gidenler gitmiştir

Gitti,gelecekmiş, gelmeyecekmiş

Yalanmış, yalancıymış, terketmiş

Kime ne,

Bir nefes çek sigarandan

Savur rüzgara küllerini

Hadi git, mutlu ol şimdi kendi kendine

Aldırma boşver

Belki yeniden severim, de

Nağme nağme dökülen gitar sesine

Bir ateşte sende yak git

Gülümse.  


Düşünsene,

Üzgünsün

Otur şiir yaz

Sanki ona yazılmış gibi yaz,

Kimbilir

Okur belki

Bir gün belki bir yerde. 

Gülümse...


13 Ağustos 0

İnadına Gülümse, I



Hasret mi ?

Yoksa ayrılık mı?

İki beden bir yürek değil mi ?

İki ayrı yerde yaşamak,

Ayaz vurur daralır yüreğin bazen

Kalbini söküp atasın gelir içinden

Alıp başını gidesin gelir,

Hani bir yol vardır ya

Bazen kalma ile gitme arasında

Kararsızsın,

Rüzgara ver nefesini

Derin derin iç çekerek

Bir başka dünyanın kapıları açılır belki

Boşver, aldırma

Gülümse hayata

İnadına gülümse.  


Bazen öyle çok olur ki yalnızlığın

Dökülür gözlerinden tane tane yaşlar

Ağlamak istersin hıçkıra hıçkıra

Ağlayamazsın

Ağla,

Ağlamandan kime ne

Varsın olsun bu kadar

Ben seni hala seviyorum dersin. 


Aç yüreğinin kafesini

Sal gökyüzüne kumruları

Ruhunu rüzgara ver

Bir şeyler akar ılık ılık damarlarına

Bağır yıldızlara avazın çıktığı kadar bağır,

Bağırmandan kime ne

Belki de uzak bir yerde

Kanat kanat yelken olup

Bir deli okyanus içine bırakırsın kendini

Boşver dersin herşeye

Gülümse 

İnadına, gülümse hayata. 


Ağır bir rüzgar vurur yüzüne

Ufukta uğuldayan

Yılların yorgunluğu var üzerinde belli ki

Aynalar kaçıyorsa senden

Üzülme boşver

Yıllara zaten borcum var, dersin. 


Uzak bir yerde asılı kaldıysa

Heveslerin

Hayallerin

Sevdiklerin

Hepsi orda,

Uzat ellerini, tak birini yüzüne

Gülümse

İnadına gülümse hayata...


12 Ağustos 2021 Perşembe

12 Ağustos 0

Avare Safaklar



Yaz geçti

Yüreğimizi deldi de geçti

Örselenmiş ilişkiler içinde iki yürek

Güz yaprakları gibi savrulmakta

Vurmuyor eskisi gibi güneş

Isıtmıyor içimizi,

En sızlayan, en çok acıtan yerinden

Tuz bastık yaralı yüreklerimize ikimizde,

Gizli gizli ağladık

Yalnızlıklarımızla

Issızlıklarımızla başbaşa kalarak,

Ne yana dönsek, nereye gitsek

Uyutmuyor bizi yine bu yürek

Gönlümüz yorgun

Gizlemiyor

Bırakmıyor yakamızı bu ayrılık

Takıldıkça takılıyor gözlerimiz

Derin bir kuytuya

Avare bir kasnak gibi

Yığılıp kalıyor yüreğimiz 

Oracıkta bir uykuya. 


Ruhumuzu rüzgara verdik

Savurduk yüreğimizin küllerini dört bir yana

Taşıyamadık yine kalbimizi uzak diyarlara

Ayrı ayrı,

Kopmak istedik, kopamadık bir türlü. 


Bir şeyler akıyor sandık içimizde 

Sevda tohumlarının dibine ılık ılık yeniden

Hayale dalamışız  meğer bir türlü uyanamadık

Salamadık yine gökyüzüne gece kuşlarını

Dilimiz tutuldu konuşamadık, neden

Çöle taşıdık yüreğimizi bu sefer

Ne gün kaldı içimizde güneşten geriye

Nede bir yığın küllenmemiş düş

Geçmişi sildik çoktan birlikte içimizden

Ölü iki yüreği bırakır gibi bıraktık

Ayışığını beklemeden

Tülü açılmamış avare şafaklara...


11 Ağustos 2021 Çarşamba

11 Ağustos 0

Ayrılıgın Adı Neydi, Bilmiyorum...



Mevsimlerden güz

Bir gün ışığı sızmakta hafifçe

Karanlığı yırtan, 

Kapı aralığından odama

Issız, soluk bir resim takılır gözlerime

Bir resim işte,

Öyle boş

Öyle yorgun

Öyle suskun

Bir resim yakalar beni

Yüreğimden göçüp giden, bir resim,

Kokun dolaşıyor içimin kuytularında hala

Ürperiyorum.  


Bir uzaklık içim dışım

En örselenmiş bir yüzle

Koyu sisler iniyor gözlerime birden

Kol geziyor, düşlerimi altüst ediyor 

Gidişin. 


Dokunsam çıldıracak bu yürek

Gözlerimin perdesine inen resmin,

Mavi değil miydi yüreğimize biçtiğimiz

İki beden bir yürek değil miydi aşk

Ayrılığın adı ne, bilmiyorum. 


Kahroluyorum,

Soluk soluğa atıyorum kendimi

Yanık ve sis kokan

Kaldırımları uyuşmuş bir sokağa,

Oysa sakin değildi bu saatte bu kaldırımlar. 

Boş boş bakıyorum bu gece yıldızlara

Neden boş bilmiyorum

Hasret mi, ayrılık mı bu

Sen ayrı ben ayrı yerde yaşayarak

Anlayamıyorum. 


Duvarları yıkık, daracık bir yürek

Yağmur yağıyor,

Götürüyorum içimdeki fırtınalarla

Ayaklarımın gittiği yerlere beni

Mezem sigaram

Bırakarak yalnızlığımla başbaşa

Kadehlere vuruyorum kendimi. 

Yanık türküler geliyor uzaklardan

Balıkçı teknelerinden,

Yalnız değilmişim meğer

Nasıl da vuruyor yankıları 

Dalgalara acı acı nağmelerin. 


Hayatımda hiç sevmediğim

Keşkelerle avunup durmaktayım şimdi

Seni hayatımdan ayıran ne var

Hadi ne varsa söyle, bilmiyorum,

Bazen düşününce

Leyla ile Mecnun' dan

Ferhat ile Şirin' den

Tahir ile Zühre' den

Ve ben seni onlardan 

Daha mı az seviyordum

Hadi tek tek söyle bana

Nasıl unutursun sen beni

Nasıl ayrılırsın sen benden

Sen bendim, ben sendin oysa,

Hadi söyle bana,

Ayrılığın adı neydi

Bilmiyorum...


10 Ağustos 2021 Salı

10 Ağustos 0

Mor-Lacivert Bir Gece



Bir tatlı telaş aldı gecenin rengi

İçmek, çok güzel içmek 

Gözlerinin buğusunda

Sabahı hiç düşünmeden içsek

Öylesine işte, uyusak gecenin kollarında. 


Bir duygu kaplıyor içimi şimdi

Sığınıyorum mehtaba, başım dönüyor seni soluyorum

Yudum yudum seni içiyorum,

Dökülüyor yıldızlar, sularda didişmekte

Heyecanlı bir titreyişle dalgalarda

Ay çıkmakta, karanlığı yırtarcasına

Bulutlardan. 


Mışıl mışıl uykularda martılar

Kol geziyor düşleri altüst eden bir aşk sahillerde

Gecenin gizinde saklıyor mor-lacivert sevdaları. 


Kaç kez söyledim durdum,içimdeki ince suların sesinde seni

Unutulmaz şarkılar sinmekte yosun kokulu saçlarına şimdi. 


Hadi;

Savur saçlarını rüzgarda,savur şiir gibi

Eteklerini savur yırtılsın mavilerde 

Düşlerinde uyuduğumuz o mor-lacivert gecelerde gülüşün. 


Hadi;

Birazcık otur yanıma

Bir şiir okuyalım birlikte kucaklar dolusu

Yakabilir misin beni gülüşlerinle

Alıp götürür müsün beni uzaklara, ukte kalmasın içimde. 


Neye yumuluyor gözlerimiz

Kaç yıldız dökülüyor geceler boyu avuçlarımıza

Ağırdan ağırdan bak sökülüyor göğün atlası

Begonviller gibi ışıldıyor gözlerin, uyanmakta sabaha

Şafağın eteği yırtılmış

Nar tanesi gibi dağılmakta

Gülüşünü öpen güneş gözlerinde...