Ve,
Şehrin son ışıkları söner
Şafağa çekilirken gün
Geceyi sağaltan bir gamzeyle uyanırım düşlerimden
Sabahın kollarına bırakırım yine kendimi
Kor gibiydi gecenin sabaha bakan gözleri
Kanayan bir gülün bakışı gibiydi
İsmini kim koydu
Bu lal bakışlı gülüşlerin
Bilmiyorum.
Ufukta göğü çalkalayan
Köpürmekte yatağında
Kızıllaşan şafağın yine ırmağı
Kor gibi bir yanlızlığın bağrında gömülü
Ne vakittir sırlıydı oysa,
Dipsiz derinliğinde kalbim.
Birden;
Tenimden damla damla
Birşeyler sökülür
Eritir şafakları
Bulutlarda bir telaş
Uzaklardan gelen
Bir gökgürültüsü
Pürtelaş bir ışık huzmesi,
Camların buğusundan tavlı
Bir yağmur
Sonra toprak kokusu
Yoğrulmuş fısıltısıyla
Titreyen kirpiklerime
Islanır gül kurusu saçlarım
Kaybolup neden sonra
Tekrar kaybolup gelen düşlere
Uzaklardan aşıp gelen sabahtır
Belki çiçekler doğuran
Gökdenizinde gözlerinin
Her tohumu sarmalayan
Yüreğimizi titerten
Yine şafaktır
Yine şafaktır
Gelen...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder