Öyle daldım ki bu akşam gökyüzüne
Derin ve ılık bir nehir geçiyordu sanki içimden,
Öykülerimden söküp atmak ister gibi tüm hüzünleri
Ötelerden bir yerden
Bir şeyler yazmak istedi canım birden
Bir varmış bir yokmuşla başlayan
Bir uzak ülke masalından aşırdığım şiirlere.
Şu masallar var ya şu masallar
Güneşe adadığım bir sevda sanki,
Hep mutlulukla biten aşklar gelir aklıma
Dudağımın kenarına yerleştirdiğim bir şarkı
İçimde minicik bir serçe,
Sen gelirsin aklıma.
Anlatsana cancağızım
Nasıl olmalı uzak ülke masalları
Nasıl bilmiyorum ama, anlat bana,
Nefes almak istiyorum, o yosun kokan gözlerinde senin
Uysal sularına bırakmak istiyorum yüreğimi.
Uzak ülke masalından aşırdığım şiirlere.
Değişmez bir tuval
Bir gizemli el dokunsa
Mavi ve yeşili içen
Bir resim çizse gölgesine gözlerinin,
Kristal bir gökyüzü
Mor kanatlı bulutlar,
Mutluluğun mistik uykularında
Kuğulu nilüferli bir gece
Bende derin izler bırakan
Ötelerde bir yerde
Bir mavi çoban yıldızı
Bir uzak ülke masalı
Bizi bekliyor olsa umudun sonsuz kapılarında
Yazdığım öykülerde saklı.
Sıkı bir yağmur yağar belki de şimdi
Ardından rengarenk gökkuşağı,
Eğreti iç çekişmelerden
Kandırılmış düşlerden uzak
Rengarenk çiçekler kadar körpe sevdalar
Gözlerine akan bir ırmak
Titrek maviler arasında
Sonsuz bir evren olsa
Bir okyanus olsa gözlerin
Uzak ülke masalında yalnızca sen olan.
Huysuz şafaklar gibi sessiz
Uzun nehirlere aksak seninle
Atlas gibi soluyarak
Göğe bir tılsımlı deynek dokundursak
Bir yıldız yağmuruna tutulsa saçların
Uzak ülke masallarında ki gibi.
Biliyorum;
Yine okunmayacak bu şiir
Kaldığım yerden bırakıp
Yine devam edeceğim
Yağmur damlası gibi
Hüzünlü şiirlerime
Uzak ülke masalından kime ne...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder