Kayıp düşlerim depreşiyor, anlımın donuk iklimlerinde
Hüzünlü bir güz masalı başlıyor içimde
Yalnızlık doruk doruk yükseliyor, dolaşıyor dumanlı başımda
Sisli ayrılıklar çöküyor yüreğimin dibine, düşlerimin kuyusuna.
Sesleri uğulduyor derinlerdeki yakamozlardan yansıyan dalgaların
İzliyor usulca yıldızlar, kımıltılı serpintiler akıtarak damarlarıma.
Karşımda köhne bir kır kahvesi ıssızlığı
Şafaktan kaçmış inleyen bir yıldız gibi yüreğim
Avlusundan süzülüyor kuru bir gül yaprağı, yapışıyor göğsüme ,
Geçip akıyor, kulağıma çarpan kuş sesleri sonsuza.
Debelenip duruyor düşlerim, hayal perdesini aralayıp
Yoksul sancılarım ayaklandı, beyaz gecelerden kalkıp
Yanlızlığa gömüyor uykusuz gözlerimi, avuçlarım kan ter içinde
Ağlıyor muyum ne karanlığın göğsünde.
Derinlerde tufanlar koparıyor, sabahın alacasında bir çift göz
Kıran mevsimine girdim galiba, avuçlarımdan kayıyor zaman
Ürpertinin kıyısından sol yanıma vuran koyu bir fırtına var
Binlerce yıl gizlenen hüzünlü bir sevdadan kopan.
Kimselerin geçmediği köprülerden geçiyorum, yıkılıveren aniden
Çitler gerilmiş anı bahçelerinden, çiçekleri solmuş
Kankırmızı akşamlardan, güneşsiz sabahlara çıkan,
Rüzgarların asice parçaladığı yerlerden geçiyorum.
Hüzünlü ormanların eteğinden, içime boşalan sinsi bir zehir
Canım kar fırtınası gibi yanıyor, çırpınıp duruyor kendince yüreğim
Yerleşip duruyor bir dağ gibi koynuma,
Ateş düşüyor düşlerime...
Hüzünlü bir güz masalı başlıyor içimde
Yalnızlık doruk doruk yükseliyor, dolaşıyor dumanlı başımda
Sisli ayrılıklar çöküyor yüreğimin dibine, düşlerimin kuyusuna.
Sesleri uğulduyor derinlerdeki yakamozlardan yansıyan dalgaların
İzliyor usulca yıldızlar, kımıltılı serpintiler akıtarak damarlarıma.
Karşımda köhne bir kır kahvesi ıssızlığı
Şafaktan kaçmış inleyen bir yıldız gibi yüreğim
Avlusundan süzülüyor kuru bir gül yaprağı, yapışıyor göğsüme ,
Geçip akıyor, kulağıma çarpan kuş sesleri sonsuza.
Debelenip duruyor düşlerim, hayal perdesini aralayıp
Yoksul sancılarım ayaklandı, beyaz gecelerden kalkıp
Yanlızlığa gömüyor uykusuz gözlerimi, avuçlarım kan ter içinde
Ağlıyor muyum ne karanlığın göğsünde.
Derinlerde tufanlar koparıyor, sabahın alacasında bir çift göz
Kıran mevsimine girdim galiba, avuçlarımdan kayıyor zaman
Ürpertinin kıyısından sol yanıma vuran koyu bir fırtına var
Binlerce yıl gizlenen hüzünlü bir sevdadan kopan.
Kimselerin geçmediği köprülerden geçiyorum, yıkılıveren aniden
Çitler gerilmiş anı bahçelerinden, çiçekleri solmuş
Kankırmızı akşamlardan, güneşsiz sabahlara çıkan,
Rüzgarların asice parçaladığı yerlerden geçiyorum.
Hüzünlü ormanların eteğinden, içime boşalan sinsi bir zehir
Canım kar fırtınası gibi yanıyor, çırpınıp duruyor kendince yüreğim
Yerleşip duruyor bir dağ gibi koynuma,
Ateş düşüyor düşlerime...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder