Yine sessiz geçiyor bulutlar, nice umutlardan süzdüğüm
Söküldü gökyüzünün oyası, düşüyor karanlıklara sarınıp yaşamımıza,
Parmak uçlarım üşüyor gökkuşağını dantel dantel işlerken
Aç ellerini ne olur yorgun bir yürek düşecek avuçlarına birazdan.
Parmak uçlarım üşüyor gökkuşağını dantel dantel işlerken
Aç ellerini ne olur yorgun bir yürek düşecek avuçlarına birazdan.
Ne vakit rengini değiştirdi zaman
Ne vakit çakıldı yüreğimize, içimizin sıcaklığına dalan hüzün,
Birlikte patladığımız bir yanardağ söndü sanki içimizde,
Gökyüzünün dipsiz sonsuzluğunda uğuldayan
Sisli bir ağırlık çöküyor gözlerime, şafaksız akşamlarıma.
Hiçliğin bile olmadığı gecelere gömdüm ruhumu
Dolaştırdım karanlık denizlerinde, karanlık sonsuzluğu
Çıkarıp çıkarıp baktım kendime, kinseler yoktu
İşte öylece bıraktım kendimi, yanmış bir orman üzerine.
Bahçelerden kovulmuş kırmızı güller gibiydi düşlerim
Derinden nefes alıyor göğsüm şimdi, göğün burnundan soluyor ateş,
Çekildi mevsimler sahneden yavaşça, gözlerimde harelenen
Kör taklidi yapıyor artık sevdalar, bir hüzün çığlığı büyüterek içimde.
Gömdüm toprağa umudu çiçeği hüzünlü açan
Hani o yağmurların yağdığı, yaprakların solduğu
Sarı hazan bahçelerinde yüreğimi örseleyen.
Sol yanımdan fısıldayan bir sancı, kanamalı avuçlarımla tutmaya çalıştığım,
Giderim paslı kapılardan çıkarak
Yüreğimin kuruduğu, umudun tuzlandığı yerlere.
Sarı beyaz bulutlar indirdim gökyüzünden senin uğruna
Olanca geniş mavi dalga dalga bulutlar
Bir sevdanın hatırına,
Bir avuç hiçlik kalır yüreğimde sonunda
Kim tutar şimdi sensizliğimin, düşlere bile sığmayan özlemini.
Şimdi gideceğim bir bulut ve çiçek gibi uzaklara
Hiçten de daha öte birbirimizden uzaklara,
Derinlerde çırpınan hayal perdelerini yırtarak
Yorgun bir dev gibi uzanacak hüzün boylu boyunca içime.
Bize umuttan söz eden seviler şimdi bizden yana değil artık,
Dönmüyor ne yazık ki gidenler
Ay kayıyor avuçlarımızdan,
Yorulduk, hiçlikler içinde
Ölmelerden bilmezler...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder