Bir buğu var gözlerimde
Eylül'e takılı kaldı bakışlarım
Bazen bir sonbahar rüzgarı seslenişlerim
Bazen yönü belli olmayan yapraklar gibi savruluşlarım,
Yastığıma sinmiş kokun
Kaç geceyi uyuttum, kaç sabaha açtım gözlerimi
Yüreğim yangınlarda, isyanım var bölük pörçük uykulara
Zemherilere dayandı ısıtmak varken seni bu yürek
Özlemek beklemek varken seni
Bir başka mevsimin güzüne tutuldum
Üşüdü bedenim
Sen gideli.
Azmı savaş verdim kendimle
Bir başka yağmur yağdı
Güz dalları gibi döküldüm yollara yaprak yaprak
Ellerim bir başka dokunur oldu tene,
Kabul ettim artık sarı sonbaharları
Kör uykular ne kadar zormuş meğer
Gizlemeyi beceremediğimden yüzümü
Hep sobelendim zaman oyunlarında
Kimi önüne kattı beni
Kimi parçalayıp yuttu ölmekten öte,
Dönüp baktım ne kalmış ayak izlerimden geriye
Yosun tutmuş bir yürek duvarında kazılı bir aşk.
Tek yanlışım, ortasından başlamışım seninle hayata
Bir çalar saat gibi hep kurmuşum zamanı sana
Sabır taşım olmadı ki hiç benim
Erken çıkmalarım oldu, kapıyı çarparak ardından senin
Alnımda ders kitabı
Yaşam notlarımın kayıtları yüzümde ince ve derin
Değeri bile yazılmamış bir hayat defterine
Öğüttükçe öğütmüş sensiz ömür değirmeni beni.
Yüreğimi acıtmakta hala yokluğun
Ne bir zor veda,ne zor elvedaymış gidişin,
Karsız bir kış gibiyim
Yaşlandım, yolun yarısını görmeden hayatın
Artık bende gitmeliyim
Sessizce göçüp gitmeliyim
Yırtık bir göğün yaması sırtımda
Bırakıp gitmeliyim eylüle
Bundan sonra nasılsa ayrılıklar acıtmaz beni
Acıtmaz beni
Ölüm üzmez
Ölüm üzmez bundan sonra beni...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder