7 Ocak 2021 Perşembe

Issızlarda karalamalar












Kasvetli, karanlık, yağmurlu bir gece  

Gri bir serap batmakta düşlerime  

Bir ileri, bir geri giden kararsız yolcusuyum ıssızlıkların  

Ağır fırtınalarla donanıyor yarının şafakları  

Burgaçları dönüşüyor anaforlara, içimden ılık akan ırmakların.  


Kırılıp dökülüyor sırlı aynalar, çarparak duvarlara  

Gün batımları solmak için erken mi acaba  

Bu ritüeller içindeki öncesizliklerde,

Ayın yorgun gölgesi düşüyor ıslak kaldırımlara

Kendimi buldum birden, 

Bu çıkmaz sokakların dibinde. 


İki farklı nehir gibiyiz, aynı denize dökülen

Galiba, ıssızlıklarla avunmak yetiyor bana

Çektiğim acıları kimseyle paylaşmadım hiç

Kendimden koptum, sanki tercihim ayrılıklardan  yana hep


Yıkıcı depremler doğurup durdum hep içimde

Alabora olmuş bir tekne,

Sonsuzluğun araflarına salarak

Her dalga farklı kıyılara vurdu beni nedense. 


Kendi gölgemi kovalayıp durdum hep

Tutamadım düşürdüm kör kuyulara,

Yüreğimin kıyılarına kumdan tepeler yaparak

Sahilden öteki sahillere koştum yalınayak

Kumsallara sığmayacak kadar ayak izleri yığdım


Gezinip duruyor içimde kurumuş bir gözyaşı

Her gün ışığı vurdukça rengi değişen

Anılarımda yabancı bir gölge geziniyor şimdi

Donuk, alabildiğince mat ve silik

Başkalaşan, albümlerdeki resimler gibi. 


Uzanan cılga yollarda, içimdeki o ses kayboldu

Issızlıklarla kadehler tokuşturuyorum ayrılıklara

Diller tutuk,  gizler susuyor,

Hep seni buluyorum ıslak solumalarımda. 


Yarınları düş edemedim ne fayda 

Düşlerime kaçmak istedim geçmişimin,

İyi yada kötü kaçarak yaşayacağım galiba  böyle hep. 


Çılgın arzularla tutuşuyor gecelerim

Okşayabilir misin düşlerimi beni uyandırmadan

Yüreğimde hiç kimsenin dokunamadığı,

Zamanın elinin bile değmediği bir yere

Usulca dokunabilir misin, usulca?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder