30 Kasım 2020 Pazartesi

Gökkusagı üzerinde bir yer


  

Rüzgarlarla gelen, pencerelere vuran

Yağmur damlalarının sesini duy sessizce  

Kıyılara vuran dalgaların sesini dinle  

Yüzünü çevir yağmurlara bu göğe. 


Fısıltısını duy, 

Yüreğine konmuş bir kuş  

Ne zamandan beri öylece duruyor

Bir başka yere uçacakmış gibi sanki

Gökkuşağı. üzerinde bir yere.  


Kendimize bile açıklayamadığımız

İçimizde benzemeyenler bizden ne kadar farklı

Sürgün verir gibi sevgileri çoğaltıyor serpilerek

Oysa kaç kez söyleyip durduk bu türküleri defalarca

Göğsümüzde çarşaf çarşaf rengarenk çiçekler yetiştirerek. 


Çocukların ellerinde defne kokulu çiçekler vardı

Gamzelerini dolduran begonya kırmızısı

Samanyolu renklerine sarılmıştı, uçsuz bucaksız kimisi

Köpüren çağlayanlar gibi kavuşurlardı bin kere. 


Deli dolu uzun yağmurlarla ıslanmıştı yürekler

Mavi atlas üzerine düşerdi gölgeler, o okşayan o parmaklar 

Öpüşürdü yağmurlarla arzular, gidip gelen

Yorgun düşerdi dalga dalga kaybolurdu

Birden bire bir başka yağmurlara karışarak. 


Gizini düşürür gökkuşağına, anlatır suskunluğunu

Yeşerirdi sol yanı hep, bahar olur kokular sindirirdi tenine. 


Gamzeli şaraplara benzerdi göklere dokunan şarkılar

Kımıldamaz olur bulutlar

Delinen kadehlerle bir dolup bir boşalırdı gökyüzü

Demlenmiş ışıklar altında uykuya dalardı duygular. 


Uyanırız yağmurlarda ürpertilerle

Dokunuruz sevdalı sözcüklere yine

Gözlerini bağlayarak gecenin

Merdiven dayarız gökkuşağı üzerinde bir yere...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder