9 Kasım 2020 Pazartesi

Seni unutmak ne mümkün



Kapkaranlık bir Kasım ayı  

Ah boynu bükük kuğular  

Vurgun yedikçe derinlere dalıyorlar, 

Son güzün yaprakları gibi, savrulup duruyor hüzün bugün  

Aynı yerde duruyor zaman yokluğunda Atam  

Aynı akrep ve yelkovanın gösterdiği saatte 9.05 te  

Saat kaç diye soramıyorum kimseye şimdi  

Dizginlenemeyen bir özleyiş var içimizde Atam. 


Yüreğimizin en dibi yaralanmış, sarılmışız hüzünlere

Okyanuslardan daha büyük dalgalara boğuldu gözlerimiz

İçimizdeki yalnızlıklara karışıp giden.


Bir sıkıntı sorma Atam, nerden başlasam ki söze şimdi

Us' umla savaşıyorum sanki,

Yüzümüzde perdeler var kat kat, görünmüyor gerçekler

Alıp götürüyorlar bizden bir şeyler, bizden birbirimizi

Aklımızla alay ediyorlar,

Ansızın sıkışıp kilitleniyor yüreğimiz

Öfkemiz kabarıyor, dilimiz dönmüyor olan bitenlere ne yazık ki.


Bir başka yüz sırıtıyor puslu aynalardan

Çaresizlik yaman mı yaman, anlamıyorum neden

Kuytulardan gelen seslere karşı direnemiyoruz

Kurtlara çakallara karşı, haramilerle uğraşıyoruz

Ötede kalan dünün, solumalarının kayıtları silinmek isteniyor

Devingen ve çarpık gidiş dönüşler var, boşluğa sıkılan sayısız kurşun.


Iraklaşıyor her şey birbirine benzemeyen

Durmadan yenilenen sarsıntıların her dalgasında boğuluyoruz.


Kolay değil sarılmak hüzünlere, doymak acılara

Sonra yeniden başlamak yokluğunun hasretine alışmak kolay değil Atam.


Yalnız sen anlıyorsun bizim dilimizden

Işığa koşar gibi sana koşuyoruz Atam

Sonsuz bir saygıyla sevgiyle koşuyoruz Anıtkabir'e

Seninle paylaşmak için hislerimizi

İçimizdeki parıltısı kırılmayan özlemle,

Seni unutmak ne mümkün...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder