31 Ekim 2021 Pazar

Romantik Bir Gece.



Dışarıda usul usul yağan bir yağmur

Damlaların pencereye vurduğu bir gece

Sarhoş olmak istiyorum seninle bu gece,

Yanmakta olan bir mum masada

Bir müzik

Belki de dile getirir iğnenin altındaki bir plak

Rüzgar, keman ve yağmur aşkımızı

Belki birer kadeh içeriz

Yanyana birlikte oturup

Sarhoş olmayı özledim seninle ben,

Bir şeyler anlatırsın yine

Eskilerden bir şeyler bana

Ta sabaha kadar devam eden

Kulağıma fısıltılarla. 


Yağmurun sesini dinlerken

Gözlerim takılı kalır gözlerine

Senin yanında yırtılır

Senin yanında

Deli gibi çınlar zaman

Yıldızların yavaş yavaş sönmeye başladığı

Son kadehtir dökülen

Yudum yudum bardağa ,

Şafak söker birden

Bir nar rengi sabaha

Koca bir okyanus devrilir 

Üstümüze masmavi...


28 Ekim 2021 Perşembe

Mavi Ask



Bir rüzgar eser gözlerinden, soluğu nefesimde

Ilık ılık koynuma süzülen,

Sonu gelmeyen bir akşamın içine bıraktım maviyi

Ötelerden esen rüzgarlar mavi aşklar getirmekte

Öteki ırmaklara katışmaya. 


Beni uzağa taşı ne olur gölgelerden korkuyorum

Seviyorum senin o süslediğin yıldızlı gecelerin yaldızlı gülüşlerini,

İçimde başedilmez volkanik patlamalar var

Yakamozlara düşüyor yüzün.  


Konuşamıyorum,

Issız uzaklıklara vuran ışık tanıdık

Yüreğimi kelepçeleyen dokunuşların mavi utangaçlıkları var,

Ürkek bir ardıç kuşu gibi sanki

Gittiğim yönde kayboluyorum, uzaklarda.  


Gözünde yalazlanan yürek çarpıntıları

Süzülmekte derin bir maviye

Kaç uykuya yatırdım, kaç şafağı uyandırdım

Efsunlu düşler serpiştiriyorum şimdi gecelere.  


Nasıl bir şeyse aşk

Yağmurlarla karışık bir başka şey geziniyor içimde 

Bir avuç su gibi

Biraz dalgalı, biraz kımıl kımıl, biraz durgun

Bir sevdanın girdabına kapılmış gibi yüreğim.  


Sığındığım limanın mavi koynundan

Gün yüzüne doğru kapıları aralayıp

Aşka kucak açmak istiyorum güneşin kollarından,

Yerleşip duruyor şimdi bir dağ gibi içime

Bütün güzelliğini sunarak sevda...


26 Ekim 2021 Salı

Yine Safak



Ve, 

Şehrin son ışıkları söner 

Şafağa çekilirken gün 

Geceyi sağaltan bir gamzeyle uyanırım düşlerimden 

Sabahın kollarına bırakırım yine kendimi 

Kor gibiydi gecenin sabaha bakan gözleri 

Kanayan bir gülün bakışı gibiydi 

İsmini kim koydu 

Bu lal bakışlı gülüşlerin

Bilmiyorum. 


Ufukta göğü çalkalayan

Köpürmekte yatağında 

Kızıllaşan şafağın yine ırmağı 

Kor gibi bir yanlızlığın bağrında gömülü

Ne vakittir sırlıydı oysa, 

Dipsiz derinliğinde kalbim. 


Birden;

Tenimden damla damla 

Birşeyler sökülür

Eritir şafakları

Bulutlarda bir telaş

Uzaklardan gelen 

Bir gökgürültüsü

Pürtelaş bir ışık huzmesi,

Camların buğusundan tavlı

Bir yağmur 

Sonra toprak kokusu

Yoğrulmuş fısıltısıyla

Titreyen kirpiklerime

Islanır gül kurusu saçlarım

Kaybolup neden sonra

Tekrar kaybolup gelen düşlere

Uzaklardan aşıp gelen sabahtır

Belki çiçekler doğuran

Gökdenizinde gözlerinin

Her tohumu sarmalayan

Yüreğimizi titerten

Yine şafaktır

Yine şafaktır

Gelen...


25 Ekim 2021 Pazartesi

Mor Salkımlı Sokak




Ebemkuşaklı yaz yağmurlarıydı 

Mor salkımlı 

Köhne evlerin duvarlarından sarkan 

Çiçeklere yağan bir yağmurdu dilediğim,

Zamanın eli değdi yaktı yine beni

Bir yangın büyümekte içimde

İliklerime kadar işleyen şiddetli bir sancı

Yüreğimde, birde içimin içinde sen olan. 


Mor salkımlı bu sokak

Eskilerden bir anıyı hatırlatır gibiydi bana,

İsmi bende saklı bir kız sevmiştim

Biraz buruk, biraz çocukluğumdan kalan

Mor çiçekler dizilirdi 

İncinmesin diye yollarına tek tek

Usul usul durulan yüzümde uçuk bir gülümseme

Şimdi yalnızca kendimi seyrediyorum


Belki de çoktan gitmiştir o kadın 

Şimdi buralardan uzaklara. 

Kokuyor çocukluğumun ötesinden gelen düşün

Durgun bir denize bakar gibi bakıyordun

Gök mavisi gözlerinle gülümsüyordun 

Mor salkımlı bu sokağın öteki ucundan bana. 


Dayadım sırtımı duvara, gözlerimi kapadım

Tatlı bir fısıltı kulaklarımın çevresinde

Mor salkımlar damlıyor sokağın parmaklarından. 


Çarpan yürek benim yüreğim

Kim uzak, kim yakın bilmiyorum,

Savrulup giden 

Deli gibi vuran bir zaman

Belki bir gün, kim bilir belki

Öpersin beni yine aynı samimiyetle

Belki o çocuksu hallerinle yine

Yanağıma dokunursun, tıpkı eskisi gibi dudaklarınla.  


Mor salkımlı sokağın bir çiçeğini seviyorum

Koparıp bastırıp göğsümün üstüne elimle

Mor kokan nefesiyle bir rüzgar geçiyor 

Yüreğimin içinden, içimin tam orta yerinde eğilen. 


Sen yoktun, sen gittin artık bu sokaklardan

Uzattım kollarımı sarmaşıklar gibi

Ve anılar beni geri çağırıyor sen olmadan

Bir kez daha sensiz

El değmemiş çiçeklere düş saracağım belkide. 


Yaşlı bir çınar gibiyim şimdi

Olmayan seni özlüyorum, olmayan beni

Hangi sokağı adımladıysam

Sana uzanmış sanki, bu mor salkımlı çiçekler,

Usul usul yağan bir yağmur


Öksüz anıların yüzleri, karanlık şimdi soluğu

Hadi çocukluğumun ellerinden tut beni

Orada kal yine, içimin sıcaklığına dalda kal .

Öksüz kalmış yürek çarpıntılarım

Dağlanıyor suyun aynasına vuran mor sırları

Bir şiir mayalanıyor kendiliğinden moraran dudaklarımda

Son sürgünün ucundan süzülerek nasıl da kayıp gidiyor

Ayaklarıma düşüyor yaprak yaprak mor salkımlı çiçekler. 


Yürüyüp geçmeliyim bu sokağı

Gözlerimde.çırpınan hayal perdesini yırtıp

Mevsim sonbahar malum ya

Bu nedenledir kaybolmuşluğum. 

Bu nedenledir sessizliğim

Bu nedenledir yalnızlığım...


21 Ekim 2021 Perşembe

Sevdam



Sen kaybolduğun zaman, yeniden başlıyor yüreğimde ağrılar

Kendi tonlarını yapıştırıyor sol yanıma sevdam

Aşkı büyüterek geliyor yine, bir yığın adı konulmamış öyküde

Güneşin kucağından maviyi sunaraktan bana

Geliyor geceden kalma düşlerle, bir sabahçı kahvesine.  


Yavaş yavaş çıkardım üstümdeki yazlıkları

Sapsarı bir ten göz kamaştırıyor bana uzaktan,

Bir türküdür anlatmak seni, yeniden harmanlamak

Şafaklarda yeniden nefes aldırmak sevdaları. 


Kayıp sevdalarım depreşiyor anlımın doruk iklimlerinde

Dinledim ruhumu inceden inceye,yine etrafımda ateşböcekleri

Gözlerinden yüreğime doğru

Bir ılık rüzgar vurdu senin kollarından esen.  


Göğsümün avlusundan süzülen, sesler uğulduyor derinlerdeki yakamozlara

Bahçelerde tomurcuklanmış güller gibi büyümekte

Tutuşur gibi yanıyor, yanıyor sanki yükselerek yüreğim

Belli ki çalınmış uykularım bir sevdanın hatırına.  


Bu sevdanın uğruna, bir kez daha, bir kez daha

Şimdi gideceğim bir tenden daha öte birbirinden uzaklara

Bir sarı beyaz bulut indireceğim senin için

Sarılarak bir ağacın gövdesine sımsıkı.  


Serpilen selviler gibi, maviye, yeşile mora çalan sevdalar

Sonbahara bıraktığım gölgelerde, dokunuşlar yeniden açmakta,

Bak, günü yontarcasına nasılda damla damla düşmekte yamaçlara

Gökyüzünden kopup gelen, cemrelerin yüzlercesi binlercesi

Nasıl da kuşanıyor incecik ve cilveli aşkları. 


Kör taklidi yapan sevdalar, bana umuttan söz eden seviler dağıtıyor

Çıkarıp çıkarıp batırıyor dikenini kırmızı bir gül

İnceliklerle yüreğimin rengini değiştiriyor

Kanamalı avuçlarımla,

Ve

Yorgun bir dev gibi uzanıyor şimdi

İçime boylu boyunca sevdam

Boylu boyunca sevdam

Uzanıyor yüreğime şimdi...


19 Ekim 2021 Salı

Geçip Giden Zaman



Bir göç hikayesidir geçip giden zaman

Gözlerin derinliğindeki  bakışlarda

Yüreğin inceliğinde gösterir kendini

Avutmaz artık bizi o bildik sevdalar

Geçmişin izlerini hatırlatır  bize o vefasız aynalar


Yüklenir yüreğimize bazen geçmişin o mor sevdaları

Ama bazen şarkılar kalır bize 

Bazen sözler, 

Bazen bakışlar yabancı. 


Ürperir bir yürek filizlenmeyi beklerken

Yıkılır gönüllerdeki sevgiyi büyüten inanç,

Belli ki geçip giden zamanın

O sevda bahçelerinin çiçekleri solmuş   


İnce incede olsa sızlanan

Bir yer arar durur geçmişinden bir yürek

Gölgelerle didişir durur,

Dilimize dolaşıp kalır

Şimdiki zamana söyleyemediklerimiz. 


Soluk soluğa bazen

Buzlu bir gövdeye çarpar geçmiş zaman,

Gözler yalan söylemez

Donmuş halde durur bulunur

Geçip giden zamanın mavileri orada. 


Biraz ayrıksı, biraz delice sevdalar

Şimdi şarhoş uykularda ağlamaklı. 


Geçmiş zamanın öykülerinden köhne bir yalnızlık

İçimize vuran gri gelgitler,

O şarkılarla büyümüş

O şarkılarla sevdalanmış 

Hüzünlü bakışlar biriktirmekte şimdi


Artık şiirlerden koparılmıştır aşklar

Geçmişin avuçlarına bir boşluğu yığarak. 


Oysa;

Ihlamur kokulu akşamların birinde

Bana uzanıyor hala elleri geçmişin

Kaşıdığım yaraların altından

Donmuş kalan bir yürek sancısı tatlı tatlı hala kanamakta

Yığılıyor gizli gizli şimdi

Bıraktığım gibi

Geçip giden zamanın düşlerinden kopup gelen.  


İçimde dalgalı sıcak bir okyanus

Yokuşlar, yamaçlar, dağ düzlükleri

Yağmurlar boşalacak birazdan,

Zamanın yırtılmış saatleri

Hayat akıp geçiyor beklemiyor ki bizi,

Ürkek bir güvercin gibi hissediyorum kendimi şimdi. 


Boşuna uğraşıyor sanki anılar sendelenmiş boşluklarda

Yaslı bir ırmak gibi durmadan kendine akmakta. 


Geri dönüşü olmayan

Gülümseten, 

Eski bir maskedir oysa zaman...


15 Ekim 2021 Cuma

Çıkar Gidersin



Sancısı tutar bir gün anıların

Çıkar gidersin

Buruk bir duygu kaplar içini

O siyah gözlerde nem,

Yüreğin takılır yüreğine

Çelişkilerle boğuşursun

Aklını alıpta öyle gidersin işte

Üşür yüzün poyrazlarda

Gidersin 

Ağır aksak adımlarla


Sen gidince

Martılar

Kuşlar çağırır seni

Şarkılar ağlar ardından sonra

Üstünde bulutlar

Güneşin çiçekleri solar

Sonra güneş sıyrılır gider

Sokaklar boşalır

Dönüp bakmazsın geriye

Boşver der gibi. 


Ne o şehir, ne o kalp ağrıları durdurur seni

Öyle işte

Açar kapıyı

Ardından çeker gidersin

Elinde bavulunla. 


Bir yanın yağmur, bir yanın rüzgar

Sırtında bir yorgunluk

Öyle kalkıp, bir kara kedi gibi

Karanlık sokaklarda

Kaybolup gidersin.   


Gidersin;

Mor leylaklardan süzülmüş

En sevdiğin şarkılar

En sevdiğin hatıralar yanında

Sonra,

Savurup gidersin

Dudaklarının kıyısından dalga dalga

Kadehlere dökülen yudumlara.  


Belki bir daha özlersin

Tenha bir Eylül bahçesinde

Konuşmadan, susarsın beklersin

Öyle buruk, öyle sessiz 

Kalbinde yankılanan bir tek yürekle

Gelmez o beklenen gelmez,

İşte,

Bir Eylül günü

Erir farketmeden yüreğin

Acılara tutunan sarı yaprak gibi

İçinde büyür hasret

Ve,

Seni kucaklayan kendinle

Çekip gidersin

Boşver aldırma der gibi.  


Örslenmiş zamanların teninden

Tutup dalgalara atmak istersin yüreğini

Çaresiz kalırsın

Kendinden bir şeyler eksilir gittikçe

İşte bu defa başka türlü gidersin

Aklında ördüğün duvarları yıkarak

Çekip gidersin

Hani ölmek gibi

Ölmüş gibi...


13 Ekim 2021 Çarşamba

Yarının Ritüeli



İki nokta arası bir doğruda
Gidip gelen bir hayat

Bir köhne sığınak

Hüzünlü süzülüşlerde güneş

Gökyüzünde yalpalanan uçurtmalar,

Teninin üstüne giyinmiş bir yürek seğirmekte

Boşluklarda üşümekte

Sarıldığı yaralı zamanlardan kalma. 


Yarım yamalak, derme çatma

Yaralı bir sevda

Dudaklar gül sesleri sayıklamakta,

Çok oldu yaz geçeli

Kırmızılı her gece

Fallar yalan söyler belki

Yıldızlara sormalı bence.  


Eksikti kayıptı yüzü

Başlıyordu içinde yolculuğu

Oylumlu düşlerden ıramış gibi hayali

Kaç kutup yıldızının heybetli gölgelerinde kayboldu

Derin sularda gömülü şimdi oyaları.  

 

Vurur bayırlardan kıyı kayalıkların sırtına

Savrulur bir fırtına denizinde

Bir sahili kucaklar gibi

Çarpar böğrüne 

Sarhoş öfkeli dalgalar


Gökyüzünün ışıltıları düşerken tene

Amansız bir hayal bir serap gibi

Karabasan olup girer düşlerine. 


Sardıkça sarar

Acı kesen yüreği

Bir tutam gül rengi

Yakamozlardan yansır birden

Ateş böceklerinin sesleri.  


Belki bir gün

Belki bir sabah

Belki baharda ısınır 

Derin susmalar,

Uzun geceler sonunda

Yeni bir gün başlar belli

Aldığı yaraları sarar cemreler

Gökyüzü, ufuk, deniz mavi

Demet demet demlenir şarkılar

Gül bahçelerinde yine belki


Endamlı denizler gibi kırbaçlar kıyıları

Doruklardan sallana sallana gelir bir gün

Kucaklar arzuları

Dudaklardaki uçukları

Efsunkar gülüşlerle öper

Yarının ritüeli...


12 Ekim 2021 Salı

Dili Yok Sevdanın



Bir derin boşluk açılır bazen
Gözyaşlarıyla dolar bazı geceler

Kime elini uzatsan unutulmuş bir sevda

Yapayanlız kalırsın yüreğin üşür,

Kalbinin durduğu yerde

Kanar o yara kanar

Nereden başlanır sarmaya 

Bilemezsin. 


Buram buram kokan

Gün ışığında asılı bir toz zerresi

Yapışır tenlere

Yürek kavrulur birden

Deli dolu bir rüzgarın estiği

Maviye çalan bir yolculuk başlar

Sevdalara. 


Bazen;

Ne dostlar kalır ne o sevda

Gidenler gitmiştir, kalanlar unutur seni

Bir kafes arasında kalır yüreğin

Sıkıştıkça sıkışır,

Başlar, tadımlık bir ıssızlık masada

Delinir kadehler sarılır yalnızlıklar

Damla damla dökülür 

Kirpiklerden yaşlar


Yüreğin yüreğe değdiği yerlerde

Ateşi olmayan bir andız çukuru gibi

Nadaslı tarlalarda bazen uykulardadır

Öykü doğurmaz olur sevdalar.  


Solur uzak yellerden esen

Rüzgarlı yaz masalları

Ücralardan bir yer

Uzanır dudaktan sürgün gibi bir aşk

Titrek, ürkek çatlak dudaklara.  


Ateşe atarsın yüreğini bir gün

O eski ağrı depreşir ansızın,

Yıllardır içini yakan özlemler

Koyu bir serapla buluşturur düşlerini. 


Anlatamam başka türlü,

Dili yok sevdaların

Bense bu sevdanın neresindeyim,

Birazdan yağmurlar başlayacak

Avuçlarımda gözyaşlarım...


11 Ekim 2021 Pazartesi

Sairim Ben



Şairim ben

Kapatıp gözlerimi

Bir şiirin omuzuna koyarım başımı

Bir yolculuğa çıkarım

Düşler sokağından bahara

Avucumda büyüttüğüm çiçeklerle. 


Şairim ben

Yağmurlar serpiştiririm

Bütün hüzünleri okşayan kirpiklere

Alev alev yanan çıra gibi

Yıldızlar indiririm

Mor güllerle bezenmiş

Gecenin tül perdelerine. 


Şairim ben

Soluğu yüreğimde

Sığınmış göğüs kafesimde

Çırpınıp duran

Kanatları kırık

Serçeler beslerim özenle. 


Şairim ben

Beyaz bulutları kararmış gökyüzünden

Umutlar dağıtırım

Perçemli bir ay düşürürüm

Uykusunda, uysal dalgalara.  


Şairim ben,

Çoğaldıkça çoğalan

İçten sımsıcak gülüşlere

Gölgelerini bırakırım sevdanın

İçi telaşlı derin gamzelere

Düşlerden seslenirim

Şiirler iliştiririm. 


Şairim ben,

Bir avuç külden

Mutlu masallar yaratırım,

Hiç batmayacak bir tekneyle

Sonsuzluğun bittiği yere giderim

Simli yelkenler dokurum ilmik ilmik

Kuzey rüzgarlarından.  


Şairim ben,

Bir taş fırlatırım

Derin kuytulardan gelen seslere doğru

Mecalsiz, anlamsız, yorgun imgelerden

Şiirler yazarım

Bir mavi okyanusa dökülen...



Eskisi Gibi Degilim.



Eskisi gibi değilim

Sancılı bir güz başlangıcında

Sıcaklığını yitirmiş

Alıştırıyorum yüreğimi, yaprak dökümlerine

Rüzgar asıyorum artık güz dallarına 


Yeniden yaşamanın anlamı yok

Deli taylar gibi artık  geçmişi,

Ansızın bastıran yağmurlarda

İçimdeki soğukluktan bihaber belki yüreğim,

Bu deli gönül ne zaman susar

Işıkları ne zaman söner

Veda etmek ne kadar yakar beni

Daha ne kadar yaşarım

Bilmiyorum. 


Kimleri unuttum, kimleri tanıdım

Ama keşkelerim var avuç avuç

Rüzgara küllerini savurduğum. 


Eskisi gibi değilim

Bütün çiçekleri solmuş

Güneşi olmayan bir bahçe içim,

Gün akşam olur

Gecenin kızıl gölgeleriyle buluşturur

Buğulu gözlerim beni bir gün. 


Eskisi gibi değilim şimdi

Geçmiş bir zaman değildir yaşadığım

Sevdalı şarkılar yerine

Bundan sonra

En yanık türküleri söyler dilim

Dilsiz çorak bir ezgi dudaklarım.  


Dalar gözlerim uzaklara

Yaşar giderim anılarla

Uzakların en derin kapılarından,

Dökülür yüreğime en koyu yağmurlar

Yabancı kaldım aynadaki yüze

Oturur kendimi beklerim.  


Yaprak yaprak dökülen düşlerden kalan

Bir sonbahar kaldı ellerimde yalnız

Gamzeli şaraplara benzeyen

Değdirir gibiyim göğsümü kor ateşlere şimdi. 


Belki;

Çatlayacak bağrımdaki tohum bir gün

Alışacak artık yüreğim yalnızlığa

Ve günün birinde yabani bir çiçek

Beyaz bir güvercin gagasında

Hadi tut ellerimden diyecek

Geldik diyecek seninle

Yarısı güz, yarısı kış

Şimdi sen ayrı, ben ayrı

Bir denizin bitişine.  


İşte orada adı konmamış bir okyanus

Sarıp sarmalayacak sürgün uzaklarda beni,

Kuş uçmaz kervan geçmez bir yerden

Uçurtmalar göklerde

Bir martı havalanacak,

Gökyüzünde kalır belki kanat izleri

Kalırsa şiirlerim kalır benden

Hala koynumda resmin...


8 Ekim 2021 Cuma

Yoksa Sen misin ?



reğime çökmüş

Yarım kalmış

Ipıslak bir hüzün

Sessiz bir nefes gibi

Bulut olur dolaşır. 


Sol yanımda peydahlanan

Bu yağmurlarda neyin nesi birden

Bir grilik var gözlerimde

Nereden vurduğu belirsiz. 


Garip bir telaş var

Aklım almıyor bir türlü

Sanki bir fırtına koparacakmış gibi

Kurumuş tohumları yüreğimin. 


Uykularım kaçıyor

Alev alev düşüyor

Ulaşıyor göğsümün yamaçlarına

Bir sarmaşık tutunmuş

Sarıldıkça sarılıyor. 


Nedir içimdeki serçeleri

Besleyen nedir ?

Bu göğü delen şehnaz bakışlar

Mor düşlerden çıkıp gelen nedir ?


Sen misin yoksa

Utangaç şafaklardan

Güneşin doğduğu

Ufka doğru bakan

O mavinin altında 

Gülümseyen gözler

Yoksa sen misin

Sen misin yoksa

Sen misin ?

6 Ekim 2021 Çarşamba

Islak Yagmurlar



Sarmış etrafımı bir kadeh efkar

Güneşin çiçeklerine 

Doldurmuşum nefesimi

Yüreğimin çürüdüğü yerdeyim

Canım daralıyor bu aralar

Tükeniyor dermanım. 


Bir sahilin karşı kıyısından

Bir fırtına kopacakmış gibi sanki

Bir yağmur indirdim gökyüzü eteğinden

Islak bir yağmur

Devinip durmakta olan gözlerime. 


Damla damla başlamakta şimdi içimde zonklamalar

Göz yaşlarıydı yine damıtılarak sızan

Aklım almıyor kanatlandı yine içimdeki deli boşluklar

Ne kadar acı, ne kadar çok zor

Ama bu defa bir başka

Sanki ölmek gibi bir şey

Nasıl kısa kesmeli bu yağmurları

Ne kadar erittim yüreğimi 

Bilmiyorum.  


Önce gözlérime baktım, gözlerime

Öylesine sessiz, öylesine fersiz ki

Kan çiçekleri açmış sanki

Kasvetli, karanlık ve yağmurlu

Düş sarıyorum el değmemiş gerçeklere

Yüreğime, çözdükçe dolanıyor anılar,

Örselenmiş zamanlardan kalan

İçimdeki benden öncesine yürüyüp gidiyorum. 


Ah o yağmurlar yok mu, iki gözüm ah o yağmurlar

Sıkıca sarılıp düşkere karışıp giden

O ıslak yağmurlar yok mu

Gözlerini hatırlatıyor bana

Göz yaşlarını,

Damla damla içimi delen

Deniz kuşlarının çığlıklarını

Bizi çağırır gibi,

Sesinin fısıltısını hatırlatıyor bana. 


Birden sustum,

Yumdum gözlerimi

Öptüm, bir kadeh daha aldım, bir kadeh daha

Anaforlara dönüştü içim dışım birden

Ellerimde üşüdü birden ninniler söylediğim serçeler

Gövdemi deliyor yine 

Damla damla bu yağmurlar

Başlıyor hiçlikler

Hayalini kucaklıyorum şimdi

Hayalini kucaklıyorum...



5 Ekim 2021 Salı

Bir Düs



Aşkın en güzel şarkısını dokuyor gözlerin dudaklara

Rüzgarlar var, özlem var geceye akan,

Bir ırmak dolar içime

Sulu sepken yağan yağmurlar gibi

Bir masal büyümekte avuçlarımda

Bir sevdanın şahikalarına vurur gibi. 


Güzelim, deli dolu aşkım benim

Yeniden büyüyor sessizce sol yanımda

Bir kırmızı tomurcuk 

Kabarmış duruyor öylece

Yüreğim sanki kocaman bir alev

Gecenin bu vakti yakıp kanatmakta. 


Göğsüme doldurdum bir nefes

Sarp dağların rüzgarlarından

Papatya kokuyorsun, uykuya yatırdığım

Nasıl da aralanıyor seni bekleyen

O son gecenin büyüsü.  


Gecelerime çivilenmiş

Teninin kokusu, gözlerin var

Yasak bir düşten kaçırılmış

Tadı var dudaklarının, dudaklarımda. 


Sarıp sarmaladım

Sakladım seni bir kuş gibi

Kırmızıyı boyadığım bir mavi düşe

Göğsümün üstünde bir yakamoz.  


Uzak yıldızlardan savrulan

Kimsenin bilmediği 

Bir yerden geliyorum sana

Düş kuracak birazdan otağım

Derin bir orman serinliğinde.  


Tan kızarıyor gelincikler arasından

Sessizlik içindeki bir sarhoş düş

Sökün ederek geliyor

Gökyüzünden mavileri sökerek

Belkide bir sırrı fısıldayacak

Bir sırrı fısıldayacak

Kulaklarımıza...


Son Ayrılıklar



Bozkırları yeşil bir aşıya hasret kalmış

Nasıl da kaçıyorum bağ bozumu sağanaklardan

Dokunamadım birtürlü kuşdilinden sevdalara

Ulaşamadım yürekten yüreğe akan sulara. 


Kendince gidesim var kendimce uzaklara

Yitip günün karanlığında sessizce buraları

Cemre söylencelerinde mor atlaslı bir desenle

Ansızın yüreğine düştüğüm gibi

Her bahar başka zamanlarda

Gidesim var

Çoğalmak için yarınlara aşkları. 


Sabah uykularından süzülen

Mor yapraklı gamzelerden

Vurup gidiyor ötelere tutamadım gülüşleri

Damlayıp durmakta şimdi,

Alev alev yanan dudaklardan sızarak

Gümbür gümbür çağlayanlara dökülmekte

Bir bir kirpiklerden akan gözyaşları.  


Canım epeyce sıkkın bir yanıp bir sönmekte

Eski baharlar sanki yok gibi

Çırpınıp duruyor

Atmıyor yüreğim eskisi gibi,

Bir uzanıp, bir dokunmak istiyorum oysa son defa

Mavi, kırmızı, yeşil derinlikli bir aşka

Üşümeye başlamadan yüreğim

Son ayrılıklara. 


Kaç yerimden yanılmışım, tıpkı gözlerin gibi

Ne zaman düşleyeceğim kendim olmayı

Özlemesem mi diye daha fazla düşünmeyi

Çünkü sürgün vermiyor artık dokunduğum yıldızlar

Çiçeklerini sanki kavurmuş ayaz

Son ayrılıklar

Kül solumalar...


4 Ekim 2021 Pazartesi

Lacivert Uykularda, Ekim'de Hala



Ekim sabahına açtım perdeleri
O hışırtıları sızlıyor kulaklarımda hala

Yeşile çalan o körpe yaprakların,

Şimdi yok oluşları yükseliyor

Ufukta uğuldayan,

İçime bir hüzün çöker birden

Ne acılar biriktirmiş 

En hüzünlü öyküsünü dokumuş 

Eylül, Ekim'e sarkarken meğer. 


Nefesi çalınmış bir şarkının sancısı çöktü içime

Bir yüreğin ezikliği var bende sinesine çekilmiş

Oysa nasılda sevmiştim

Gök mavisi gözlerde o içten sımsıcak gülüşleri

Okşar gibi mevsimleri

Bir kor ateş gözlerime bakar gibi,

Yanarak gömülmek isterdim oysa

Gün batımı güzelliğinde

Akşam gölgesinin vurduğu lacivertlerde. 


Nasıl da değişmiş birden

Soluksuz kalmış derin bakışlar içindeki

O buğulu gözler

Derme çatma aynalarda tütsüyor mavinin görüntüsü

Şimdi uzak o mevsim

Lacivert hala uykularda, Ekim'de. 


İçimde fırtınalar kopmakta

Ağlamakta

Yasaklı zamanların çiçeği 

Şimdi zakkumlu dokunuşlar içinde

O gizemli uğultulu Ekim bahçelerinde. 


Taze ılık serin rüzgarlardan uzak

Dalgaların hırçın sesleri

Sızlıyor şafak uzak  denizlerde

Içimde göç etmiş kuşlar var

Ihlamurların çiçek açtığı zamanlardan,

Derinlik kaplamış her yanı

Uzanmış gözbebeklerimize hüzün

Bir efsunlu çiyin ıslak kokusunda

Lacivert hala uykularda

Ekim akşamlarında çaresiz. 


İçim ah çekiyor yine sorma

Ay ışığından bile ürkek utangaçlıklarla

Yürek yangınlarından kaçar gibiyim

Anılar biriktiriyorum artık sana

Bir düşte unutulmuş, 

Uykuların bir köşesinden

Lacivert mevsimlerden

Esmer bir akşam vakti Ekim' de

Ekim' de sana

Anılar biriktiriyorum 

Anılar biriktiriyorum...