29 Eylül 2021 Çarşamba

Yeniden Sabahlara



Uğrunda upuzun acılar çektiğin hayat

Sessiz bir çığlık olur içinde haykırır sana

Ay ve yıldızlar yansır yüzüne titrersin

Serin bir rüzgar çıkar ardından,

Ta uzaklardan okşar saçlarını bilemezsin

Derin bir iz bırakır yüreğinde 

Bir gülüş kaplar benliğini ağlarsın sevinçten

Duyguların sel olup çağıldar birden

Umut yağmurlarının tohumları düşer

Damla damla yüreğine,

Gökkuşağı gibi rengarenk

Bir ışıltıyla uyandırır seni , 

Yeniden sabahlara...


Sarıydı Yine..



Yine Eylül sonu

Yapraklardan kopardığım

Dokunuyor ruhuma mistik bir koku

Son perdesini kaldırdık birlikte sabaha

Sarıydı yine Ekim'e sarkan umutlar...



Eylül Giderken Ben



Bıraktım kendimi bir sarı mevsime

Alıp gidiyor yine sol yanımdakini söküp Eylül

Ah ne çok denedim ah

Hüzün pırangalarını koparıp atamadım

Başaramadım bir türlü,

Bir rüzgar esti uzaklardan

Ne varsa alıp götürdü

Uykulardayken düşlerim, avuçlarımdan.  


Alabora olur içimde bir yerde bekleyen tekne

Nereye gittiğimi bilmiyorum

Ruhumu uzun bozkırlarda soluksuz

Rüzgarlara bıraktım

Yaktığım kır çiçeklerinin küllerini,

Sararmış bir yaprakta

Eylül' den kalan bir iz

Erkenci gölgeler düşürüyor

Ekim' e sarkan yollarıma.    


Ben Eylül' ü gökte uçarken gördüm

Tamda orada başladı işte bendeki hüzün,

En sızlayan yanlarımda

Bir yangındır ki hiç dinmeyen

Birçok acıyan yerime bastım kızgın demiri

Dağladım yüreğimi. 


Ah sen var ya sen,

Nerden çıktın yine gece gece

İçimdeki fırtınalar depreşti yine

Anlatıp duruyorum güze düşenleri

Sancısı vuruyor yüreğime

Bundan değil midir ki Eylül'ün gidişi

Sarı hüzünler bırakmakta bedenime. 


Susarım;

Hasret kalmışım o uzak maviye

Issız yüreğimle

Ulaşmak istediğim o son cemreye

Bir gelsen diyorum

Arıyor seni gözlerim

Yağmur olur düşerim belki gözlerine

Şu sarı gölgelerden bir alsan beni

Uykusuz gecelerimden alsan

Bıraktığım, bir kayıp limandan yalnızlığımı

Ekim' e sarkmadan beni

Bir alsan, bir alsan...


27 Eylül 2021 Pazartesi

Yüregimizde



Bir sen bilirsin bir de ben
Su olduk, nehir olduk senle

Okyanusa karıştık birlikte.

Başaklar ha doğdu, ha doğacak

Güneş doldururken gözlerimizi

Bak ellerimiz yan yana yine,

Nasıl da besliyoruz yazdan kalan sevdaları

Şuracığa, tam benliğimizin onayladığı yerde

Yüreğimizde...


26 Eylül 2021 Pazar

Yeniden Sabahlara



Uğrunda upuzun acılar çektiğin hayat 

Sessiz bir çığlık olur içinde haykırır sana 

Ay ve yıldızlar yansır yüzüne titrersin 

Serin bir rüzgar çıkar ardından, 

Ta uzaklardan okşar saçlarını bilemezsin 

Derin bir iz bırakır yüreğinde  

Bir gülüş kaplar benliğini ağlarsın sevinçten 

Duyguların sel olup çağıldar birden

Umut yağmurlarının tohumları düşer

Damla damla yüreğine,

Gökkuşağı gibi rengarenk

Bir ışıltıyla uyandırır seni 

Yeniden sabahlara...


Güz Penceresi, II
















Güneşin batışını izledim dün güz penceresinden
Seni izledim,
Bütün güzelliğini sunmuştu akşama sonbahar
Gidişini izledim
Eylül yağmurlarında güz yaprakları gibiydin
Yüreğime düşen.
Yine bilindik bir şarkısın dudaklarımda
Yıldızları süpürüyordu saçların rüzgar gibi
Mavinin ruhuna salıyordu, güz ortasında yağmurlara.
Bir sevdadır güz penceresinden seni izlemek
Bir türküdür seni maviye anlatmak,
Gün doğumlarında yeniden nefes almak seninle
Yeniden dikmek erguvanları, baharı beklemeden,
Hazırlamak yaza girmeden selvileri.
Sıyrılıp gündüzün zemheri sığlığından
Vururken akşam saatlerinde pencereme güneş
Eylül' lü bir güne uğurluyordu, sıcak yüreğimden seni,
Nasıl da gidiyorsun, gecenin sessiz çığlığına aldırmadan
Dünün yaşanmışlığı,günün umudu, yarının bilinmezliğine.
Güz ortasında yağmur olup yağmak güzel
Sarı yapraklar arasında kaybolmak, gitmek güzel
Bazı şarkılar var ki bizim için çok çok özel,
Koca bir aşktır oysa yaşamakta olduğumuz mevsim.
Ve geceye soyundu, güz sarısı düşüncelerim
Ayışığı vuruyor şimdi pencereme bu gece,
Yine güz sancısı düştü yüreğime
Sessiz çığlıklarıma aldırmadan
Uçsuz bucaksız mavinin koynundan
Her dalgada biraz derine, derine giden


Yalnızlıgım


















Bilmediğim uzaklardan bir ses geliyor
Avlusu tarçın kokulu evlerden,
Çığırtkan bir tohum
Sanki çiçekleniyor gökyüzünün eteğinde
Derinlerde renk renk bulut ırmaklarında
Hergün gözlerimde büyümekte yalnızlığjm.
Üşüdü yüreğim, seni özler oldum
Lale mevsimlerinde
Sarıldım kırılgan bir dala
Dayadım gecenin koynuna bağrımı
Dudaklarında gül, hayalin
Gülüşünün şiirini yazmak istedim
Derin bir kızıllıkta,
Hece hece varlığın, içimde çiçekleniyor
Seni düşlüyorum
Avuçlamak istiyorum
Öpmek defalarca seni.
Bugün bir başka yanıyor
Bir başka yanıyor bendeki o büyülü orman
Alev alev
Uzar gider
Uzar gider yoksul bir sevda
Düşer yollara,
Öyle güzel, öyle derin ki
Dolaşır damarlarımda delice yalnızlığım.
Meltemler esiyor vuruyor yanaklarıma
Yayılmakta ortalığa,yonca kokuları sinmekte içime,
Ah şu kuş yuvaları, ah şu su gölgeleri
Selvilere karışan yüzüm sular gölgesi
Seni hangi şarkı anlatır bilmem
Bir çalıkuşu olasım geliyor
Gelincikler arasından kan ter içinde havalanan
Saçlarımdan süzülen sırılsıklam yağmurlarla,
Sana gelen.
Ah iki gözüm
Geç kaldım galiba,
O kadar yol gittim ki seninle
Ay batacak birazdan
Kaldığımız yerde, bıraktığımız gibi
Sabaha vardığımız yırtık bir deniz gibi yine
Gözlerin gibi herşey.
Yeniden düşüyor yollara yine yalnızlığım
El sallayan biri var gibi
Göçebe bir geceye,
Selviler altındaki yatan gölgelere
Sığındım yine sen var diye.
Ah benim güzelim, ey benim mavi gözlüm
Bir kuş gül dokumakta ipek ibrişimlerle
Eğreti gül bahçelerinde sana,
Kırmızıya boyanmış gibi bir nar rengi
Leylak kokuları sinmiş yollarda
Gün batımlarında, mavi bir yolculuğa çıkmakta yalnızlığım
Yaz avuntularından kaçırılmış yağmurlarda
Bir gökkuşağı çizmekte şarkılar,
Belkide
Attığım çığlığı duymaz yüreğim
Kim bilir belki de
Bir şiire uzanır düşlerim...


Sarı Orkideler























Bir rüzgar esti
Bir bulut geçti üzerimden,
Kokundu yüzümü dolduran
Son, bahardan esintilerdi kalan.
Buğulu bir esmerlik bulaştı gözlerime
Mavileri çalınmış
Eylül'dür şimdi yüzü mevsimin.
Kabuğunu soyuyorum
Üstünden geçen gecenin,
Yüreğimde yarım kalmış aşklara
Bulutlardan süzülen gizlerle
Hiç tükenmeyecek bir mevsim aradım.
Mevsiminden midir nedir bilinmez
Bir şeyler hep düşüyor
Bazen yalnızlığıma,
Bazen göğsüme,
Işıktan kümeleriyle sarı orkideler..
Sarıp sarmalıyor içimi
Yüreğimden uçuşan kuşlar,
Acının çatlayan dudaklarına
Usul usul yol alıyorlar.
Efsunlu;
Şafaksız akşamlarda
Düşlerimin kuyusunda
Özlediğim denizi arıyorum.
Bir ebemkuşağı yok olmakta içimde
Hangi içimdeyim bilmiyorum, ama
Homurtuları geliyor hoyratça.
Birazdan;
Düşecek ortalığa Eylül yağmurları
Yayılacak etrafa toprak kokusu
Boynunu bükecek sarı orkideler
Gömülecek
Kendi yalnızlığına sessizce.
Yüreğimin ta içinde

25 Eylül 2021 Cumartesi

Güz Penceresi, I
















Bütün güzelliğini sunmuştu akşam
Yavaş yavaş çıkarıyordu üstündeki yazlıkları
Sapsarı bir ten göz kamaştırıyordu sanki
Yıldızlarla akşamın geç saatinde güz.
 
Yine uçsuz bucaksız bir mevsimin koynundayım,
Sarıyla buluştu pencereler güneşin gidişiyle
Islık çalıyordu rüzgar, dökülen yaprakların uyumuna
Sarı rüzgarlar vurarak şimdi yüzüme
O tatlı sesiyle geliyordu Eylül.
 
Dinledim ruhumu inceden inceye, göğsümden yüreğime doğru
Hayatın renkleri sadece gri değilmiş meğer
Dün gibi şimdiki zaman, yine sarhoşum güz penceresinde,
Bulutların arasından rüyalara daldım aldırmadan
Dinledim ruhumu yeniden inceden inceye
Bir ılık güz rüzgarı vurdu sanki, senin kollarından esen.
 
Herşeye rağmen yine de gülümsüyorum
Güzden kalma düşlerimde, bir sabahçı kır kahvesinde,
Aydınlatıyor yine etrafımı ateş böcekleri
Uçsuz bucaksız sarı yaprakların koynundan.
 
İçimde birikmiş ne varsa yazmak istiyorum, güz pencerelerinden
Kokun hala burnumda buram buram tütüyor
Yosun kokulu dalgalar, sarının en koyusundan,
Yine resimlerle avunmak düştü bana albümlerden
Kıyametler kopuyor, allak bullak ediyor beynimi.
 
Güzün gizemini çözmeden, yıldızları söndürmeden
Ay ışığını küstürmeden,
Sarımak istiyorum sana hasretle, güz penceresinden...

24 Eylül 2021 Cuma

Ates Düstü Düslerime


Kayıp düşlerim depreşiyor, anlımın donuk iklimlerinde
Hüzünlü bir güz masalı başlıyor içimde
Yalnızlık doruk doruk yükseliyor, dolaşıyor dumanlı başımda
Sisli ayrılıklar çöküyor yüreğimin dibine, düşlerimin kuyusuna.

Sesleri uğulduyor derinlerdeki yakamozlardan yansıyan dalgaların
İzliyor usulca yıldızlar, kımıltılı serpintiler akıtarak damarlarıma.

Karşımda köhne bir kır kahvesi ıssızlığı
Şafaktan kaçmış inleyen bir yıldız gibi yüreğim
Avlusundan süzülüyor kuru bir gül yaprağı, yapışıyor göğsüme ,
Geçip akıyor, kulağıma çarpan kuş sesleri sonsuza.

Debelenip duruyor düşlerim, hayal perdesini aralayıp
Yoksul sancılarım ayaklandı, beyaz gecelerden kalkıp
Yanlızlığa gömüyor uykusuz gözlerimi, avuçlarım kan ter içinde
Ağlıyor muyum ne karanlığın göğsünde.

Derinlerde tufanlar koparıyor, sabahın alacasında bir çift göz
Kıran mevsimine girdim galiba, avuçlarımdan kayıyor zaman
Ürpertinin kıyısından sol yanıma vuran koyu bir fırtına var
Binlerce yıl gizlenen hüzünlü bir sevdadan kopan.

Kimselerin geçmediği köprülerden geçiyorum, yıkılıveren aniden
Çitler gerilmiş anı bahçelerinden, çiçekleri solmuş
Kankırmızı akşamlardan, güneşsiz sabahlara çıkan,
Rüzgarların asice parçaladığı yerlerden geçiyorum.

Hüzünlü ormanların eteğinden, içime boşalan sinsi bir zehir
Canım kar fırtınası gibi yanıyor, çırpınıp duruyor kendince yüreğim
Yerleşip duruyor bir dağ gibi koynuma,
Ateş düşüyor düşlerime...


22 Eylül 2021 Çarşamba

Bir Avuç Hiçlik


















Yine sessiz geçiyor bulutlar, nice umutlardan süzdüğüm
Söküldü gökyüzünün oyası, düşüyor karanlıklara sarınıp yaşamımıza,
Parmak uçlarım üşüyor gökkuşağını dantel dantel işlerken
Aç ellerini ne olur yorgun bir yürek düşecek avuçlarına birazdan.
Ne vakit rengini değiştirdi zaman
Ne vakit çakıldı yüreğimize, içimizin sıcaklığına dalan hüzün,
Birlikte patladığımız bir yanardağ söndü sanki içimizde,
Gökyüzünün dipsiz sonsuzluğunda uğuldayan
Sisli bir ağırlık çöküyor gözlerime, şafaksız akşamlarıma.
Hiçliğin bile olmadığı gecelere gömdüm ruhumu
Dolaştırdım karanlık denizlerinde, karanlık sonsuzluğu
Çıkarıp çıkarıp baktım kendime, kinseler yoktu
İşte öylece bıraktım kendimi, yanmış bir orman üzerine.
Bahçelerden kovulmuş kırmızı güller gibiydi düşlerim
Derinden nefes alıyor göğsüm şimdi, göğün burnundan soluyor ateş,
Çekildi mevsimler sahneden yavaşça, gözlerimde harelenen
Kör taklidi yapıyor artık sevdalar, bir hüzün çığlığı büyüterek içimde.
Gömdüm toprağa umudu çiçeği hüzünlü açan
Hani o yağmurların yağdığı, yaprakların solduğu
Sarı hazan bahçelerinde yüreğimi örseleyen.
Sol yanımdan fısıldayan bir sancı, kanamalı avuçlarımla tutmaya çalıştığım,
Giderim paslı kapılardan çıkarak
Yüreğimin kuruduğu, umudun tuzlandığı yerlere.
Sarı beyaz bulutlar indirdim gökyüzünden senin uğruna
Olanca geniş mavi dalga dalga bulutlar
Bir sevdanın hatırına,
Bir avuç hiçlik kalır yüreğimde sonunda
Kim tutar şimdi sensizliğimin, düşlere bile sığmayan özlemini.
Şimdi gideceğim bir bulut ve çiçek gibi uzaklara
Hiçten de daha öte birbirimizden uzaklara,
Derinlerde çırpınan hayal perdelerini yırtarak
Yorgun bir dev gibi uzanacak hüzün boylu boyunca içime.
Bize umuttan söz eden seviler şimdi bizden yana değil artık,
Dönmüyor ne yazık ki gidenler
Ay kayıyor avuçlarımızdan,
Yorulduk, hiçlikler içinde
Ölmelerden bilmezler...


Sarı Zamanlar



Bilmediğin diyarlarda olacağım 
Akacağım göz pınarlarından sessizce, 
Dönüşü olmayan yerlere doğru 
Bir gün hazanlara karışacak sevdalarım 
Gecelerden yağmalanmış bir yüreğin 
Sarı zamanların buruk çocukları gibi, 
Ilık bir meltem esecek
Bir ışık örtüsü açılacak, acılaşan gecede
Eylül'ün o efsunlu kokusu tüterken burnuma
Boş hayallerin maviliğinde kaybolacak ruhum...

21 Eylül 2021 Salı

Hüzünlü Aldanıslar


















Bedenime sinmiş bölük pörçük bir koku
Sarmış dört yanımı kristal bir aldanış
Kaç günü heba ettim özlemle beklerken seni,
Ellerim bir başka dokunur oldu, bir başka mevsimin güzüne
Yalancı bir mevsimde taşlaşmakta yüreğim
Oysa, sevdalı şarkılarına aldanmışım Ağustos böceklerinin
Tepeden tırnağa hüzün giyinmiş bir aşk
Beni kollarına aldı birden Eylül rüzgarlarında.
Unutmadım, unutamadım
Yürüyor sol yanıma hala iki dağ arasından sızan yüzün
Açmak zor perdeleri, gün hala dünün karanlığında
Ay sinmiş gri bulutların ardına, kör uykularda
Öyle çoktu ki varlığın bende, sen bir heves değildin oysa
Gölgelere bile şiirler yazdım senin için,
Dudaklarımın kenar uçlarından
Geçmişte kalan eski anıları kaşıyorum
Hüzünlü bir yol çiziyor, delip geçiyor içimi şimdi gidişin.
Uzaktan geliyor kuşların sesleri, galiba göç vakti
Kalkıp gitsem diyorum ben de bu şehirden,
Söküp bir taraftan yüreğimi çekip atasım geliyor
Bulanık bir nehre
Sonra kendimi köz bir ateşe gömesim geliyor küller altında.
Kucağımda bir uyku kaç kez uyuttum avuçlarımda seni
Yüreksiz bir beden
İsyanlarım boğum boğum yutkunduğum dudaklarımda
Mavi umutların içindekiler sanki sen değildiler
Boşuna geldi geçti yıllarım, boş yere pembe hayaller
Anlamsız efkarlı renkler sardı benliğimi
Aynalarda görünmez yüzüm, bir yüze bakarım tanımadığım
Torba torba olmuş meğer göz kapaklarım.
Şiirlerimi kelime kelime yol ettim hüzünlerime
Çektim perdeleri, kapattım kulaklarımı zamanın sinsi sesine,
Sarıp sarmaladım boş hatıralarla geçen ömrümü
İçimde bir tuhaflık erken uyandığım uykularda
Bulutsuz bir yağmur, bir kabusun ortasında savruldum,
Sessizce geçip gitmekte
Başımı yasladığım göğsünden
Yırtık bir göğün yaması gibi hüzünlü aldanışlar.
Öperek uyandırmak vardı oysa seni rüyalarından
Yanardağların bile ısıtamadığı
Buz tutmuş, mor dudakların hissiz,
Yorulmuş yorgun düşmüş bir aşk
Hüzünlü duygularla sarmaş dolaş,
Yüreğim akıyor soğuk denizlere
Koptu damarlarım sanki
Sızım sızım kanamakta eski yaralarım şimdi
Ne zor bir elvedaymış bu, ne kadar çok zor
Ne zormuş hüzünlü aldanışlar
Kahır mektubu gibi sanki
Sana yazdığım, yazdığım bu son şiirler...

Kal
















Anlıkta olsa bu gece düşlerimde kal
Şiirlerimde kal henüz ismi konmamış
Tamamlanmamış resimlerde kal
Tuvallerimde tozlanmış,
Albümlerde kal siyah-beyaz saf
Küllerin büyüttüğü yangınlarda kal,
Orada kal, içimin sıcaklığına vuran
Güz pencerelerine vuran yağmurlarda kal,
Bir yangın büyüyor içimde
Yeniden büyüyor sessizce
Ne olur,
Yüreğimde kal
Orada kal
Eylül'de kal...


20 Eylül 2021 Pazartesi

Bu Gece Rüyama Gelsen



Gecenin alaca karanlığında

Ateşböcekleri avuçlarında

Kar taneleri gibi süzülerek

Usul usul

Bu gece rüyama gelsen

Bir anının ardına düşer gibi gelsen

İşte o zaman bir kuş olur uçarım.  


Bu gece rüyama gelsen

Bulut toplayan ıslak bir mavide

Saçlarını omuzlarına dökerek,

Bak nasılda gökkuşağına dönüşür

Nasılda çiçeklenir iğde ağaçlarında

Bir güle durunca sevdam

Seni sol yanımda, nasılda saklarım usanmadan.  


Beyaz bir güvercin iner gibi gelsen

Bir ışık huzmesinden süzülerek,

Kuytu bir köşede sevişen

Kumru olup uçarım

Karbeyaz sıcaklığında bulutlarda

Salarım gökyüzüne gece kuşlarını

Perdesi açılmamış bir yığın düş

Efsunlu, buğulu bir aynada oynaşan. 


Bu gece rüyama gelsen

Yüzünde bir yakamoz

Omuzlarında patlayan,

Dalgalı bir ay sulara duran

Derin denizlerden gelsen

Bir deniz gözlerinde buğu buğu,

Bir kelebek gibi havalanıp uçarım

Bir bir

Kanatlarımdaki yumuşaklığı

İçine döküleceğim çiçekler toplarım

Işte o zaman giderim uzak şehirlere

Bir şarkı tutturarak

Başı dumanlı dilimle. 


Bu gece rüyama gelsen

Bir ilkbahar sürgünü gibi, 

Tomurcuk tomurcuk

Ve, yitirsek maviliklerde kendimizi

Derin bir uykudayken

Bir ışık denizi düşer belkide gözlerimize

Gömülür, vızıldar sesimiz belki

Düşer göz kapaklarımızın altına gölgesi

Yıldızlar toplarız gök bahçelerinden

Taşırız yüreğimize.  


Bu gece rüyama gelsen

Yağmularda çıplak ayaklı çocuklar gibi

Kumsallarda koşarak, eteklerini toplayarak

Ağaçta bir dal, dalda bir meyve gibi

Taşıdığımız her soluğun içinden gelsen

İçimizden geçenleri sıralarız bir bir

Rüzgarlarla süslenir belki yollarımız. 


Bu gece rüyama gelsen

Nasılda mıhlanır

Sesin, nefesin, dokunuşların

Nasıl da zerreye dönüşür yıldızlar

Uykudayken ruhlarımız,

Gelsen uzaklardan bu gece rüyama

Gelsen bu gece rüyama 

Gelsen rüyama

Gelsen...


16 Eylül 2021 Perşembe

Yagmurda Nilüferler



Efkarlandırıyor yine beni inceden inceye

Mor sevdaları kuşanmış 

Yağmurlarda nilüferler,

Kokusunu çekiyorum içime

Delirtiyorlar beni bir kez daha

Bir kez daha

Bırakıyorum yüreğimi usulca

Ellerimin dokunduğu çiçeklere

Şevkatle. 


Yağmurlu kül rengi bir sabah

Sakin göllerin kuğusu

Dolaşıp duruyor bir gezgin gibi 

Sanki damarlarımda

Açmış gözlerini yeni güne nilüferler,

Yoğun bir buğu

Bir yerden biryere gider gibi durmadan

Uzun sulara akıyorlardı sanki

Körük gibi soluyarak, içime içime. 


Huysuz sabahların sessizliğinden uzak

İnatçı, güzel ve ağırbaşlı bir çiçek

Mışıl mışıl uykulardan uyanmış

Biraz narin, biraz mahzun

Islak gülümseyişleriyle

Fısıltılar halinde 

Öpüşüyorlardı yağmur damlalarıyla

Bir aşık gibi durmadan


Derin bir sessizliğe gömülüyor

Debelenip duruyor kendince yüreğim

Bir garip boşluk oluşuyor içimde şimdi

Durgun sulardan arıtılmış

Derin bir nehir geçiyor içimden 

Nilüferler gibi

Efsunlu çiçekli bir bahçe

Suları benek benek.  


Yağmur düşerken sulara

Çırpınıp durmakta nilüferler

Yaprak yaprak

Sanki gözlerinin perdesi delinecekmiş gibi

Uzun düşlerinden uyanarak

Soluklanıyor nefesleri

Bir köşeye sinmiş gibi şimdi

Uykularda okşar gibi

Büyüyorlar avuçlarımda

Mor sevdaları kuşanarak

Tıpkı sen gibi

Sen gibi

Ben gibi...


15 Eylül 2021 Çarşamba

Son Bir Defa


Yağmur yağıyor

Bir rüzgar düştü 

Derin esintilerden gelen

Bu gece tenime,

Şimdi koca bir fırtınayı savuruyor

Oralarda, içimde bir yerde

Durulmaz bir yangın

Okşayıp duruyor bir kor ateş yüreğimi

Kalbime dökülmekte pıtrak pıtrak

Bir daha, bir daha deliniyor sanki

Derin bir çukurun içindeki gömülü hatıralar. 


Gözlerim uykusuz güz ırmaklarına akan

Hep o siyah örtü kaplıyor üstümü,

Birden bir ışık denizi düşürdüm gözlerime

Bir gizemli kaynaktan sızar gibi

Yıldızları mı koptu geldi gökyüzünün, bilmedim

Avuçlarımda ürkek dilli bir serçe

İçimde bir kar serpintisi

Bir dağ çığlığı gibi 

Kaç orman söküldü içimden anlamadım. 


Öyle gidesim var ki

Ağır ağır

Derin mi derin

Eski bir yürek acısına sığınmaya

Kimi zaman

İç sesime döktüğüm sivri mızrapların

Acıttığı yaralara,

Sancılı bir ömür

Ne haldeyim bir bilsen

Yüreğinde yol açar mısın yine

Son bir defa bir sabah gelsen bana

Düşlerden sıyrılarak

Ay ışığı gülüşünle gelsen bana

Güneşinle gelsen yaksan beni, ne olur. 


Ay yüzlüm 

Bak yine yağmur yağıyor

İçime çeke çeke

Bu gecenin şarkısına yetemiyor nefesim,

Tuttum, söktüm

Koydum yüreğimi çelikten bir kafese

Sancısı tutmadan yine hatıralarımın

Yeni bir dil yazıyor kalbim şimdi

Seni yazıyor tekrar tekrar

İpeksi dokunuşlarla yine dokuyor seni

Tıpkı eskisi gibi

Tıpkı güneş gibi 

Gülüşünü içime işleyeek,

Hadi durma, hadi durma gel

Son bir defa, 

Son bir defa gel

Düşlerime

Bulutlardan sıyrılarak...


14 Eylül 2021 Salı

Bir Resim


Bir resim çizmekte eylül yine

En ebrulisinden bize

Toprak sarı kokmakta buğu buğu

Öyle bir resim ki o

Gözlerin aynasına yansıyan

Damar damar, yağmurlarda

Rüzgarlarla sevişirken yapraklar

Kızıl şaraplardan damıtılmış 

Fuşya fuşya

Yudum yudum kadehler

Sarı izler bırakmakta dudaklara...


13 Eylül 2021 Pazartesi

Eylül'ün Vedası, I




















Tül perdeleri iner artık mevsimin
Anılar geçer birer birer önümden,
Bir sarı resim çizerken gözlerim
Öğütür bütün renkleri, Eylül giderken.
Uzak bahar çiçekleri kururken avuçkarımda
Ilık bir buse kondurur anlıma rüzgar,
Yağmurda;
Pencerelere vuran son yapraklar
Acılı bir keman sesine karışarak
Sarı izler bırakır gider dudaklarımda..
Ve ...
Aysız gecelerde,
Bazen hiçbir şey söylemeden geçer gider
Eylül,
Hüzünlü bir veda ile bize...

9 Eylül 2021 Perşembe

Bir Eylül Sarkısı


Eylül vurmuş bağlara bahçelere

Yaprağın alnında erimekte güneş

Bir garip yalnızlığı anlatır gibi sanki

Rüzgarlarda uçar gibi gördüm ben hüznü. 


Uzaklarda eylül şarkılarının söylendiği

Şimdi keder ormanlarından geçiyor yüzüm

Sarınıp süzgün sarı yalnızlıklara

Ağzım bıçak açmaz oldu

Sesim çıkmaz sözüm kalmaz oldu. 


Bir rüzgar vurmakta  yüzüme

Yağmurlarla beraber

Süzülüp gözyaşıma karışan sarı yapraklar

Yanaklarımdaki nehirlere katışmakta şimdi

Dudaklarımdan okyanuslara akan...


8 Eylül 2021 Çarşamba

Uzak Ülke Masalı


Öyle daldım ki bu akşam gökyüzüne

Derin ve ılık bir nehir geçiyordu sanki içimden,

Öykülerimden söküp atmak ister gibi tüm hüzünleri

Ötelerden bir yerden

Bir şeyler yazmak istedi canım birden

Bir varmış bir yokmuşla başlayan

Bir uzak ülke masalından aşırdığım şiirlere. 


Şu masallar var ya şu masallar

Güneşe adadığım bir sevda sanki,

Hep mutlulukla biten aşklar gelir aklıma

Dudağımın kenarına yerleştirdiğim bir şarkı

İçimde minicik bir serçe, 

Sen gelirsin aklıma. 


Anlatsana cancağızım

Nasıl olmalı uzak ülke masalları

Nasıl bilmiyorum ama, anlat bana,

Nefes almak istiyorum, o yosun kokan gözlerinde senin

Uysal sularına bırakmak istiyorum yüreğimi. 

Uzak ülke masalından aşırdığım şiirlere. 


Değişmez bir tuval

Bir gizemli el dokunsa

Mavi ve yeşili içen

Bir resim çizse gölgesine gözlerinin,

Kristal bir gökyüzü

Mor kanatlı bulutlar,

Mutluluğun mistik uykularında

Kuğulu nilüferli bir gece

Bende derin izler bırakan

Ötelerde bir yerde

Bir mavi çoban yıldızı

Bir uzak ülke masalı

Bizi bekliyor olsa umudun sonsuz kapılarında

Yazdığım öykülerde saklı. 


Sıkı bir yağmur yağar belki de şimdi

Ardından rengarenk gökkuşağı,

Eğreti iç çekişmelerden

Kandırılmış düşlerden uzak

Rengarenk çiçekler kadar körpe sevdalar

Gözlerine akan bir ırmak

Titrek maviler arasında

Sonsuz bir evren olsa

Bir okyanus olsa gözlerin

Uzak ülke masalında yalnızca sen olan. 


Huysuz şafaklar gibi sessiz

Uzun nehirlere aksak seninle

Atlas gibi soluyarak

Göğe bir tılsımlı deynek dokundursak

Bir yıldız yağmuruna tutulsa saçların

Uzak ülke masallarında ki gibi. 


Biliyorum;

Yine okunmayacak bu şiir

Kaldığım yerden bırakıp

Yine devam edeceğim

Yağmur damlası gibi

Hüzünlü şiirlerime

Uzak ülke masalından kime ne...


6 Eylül 2021 Pazartesi

Bir Yaprak


Sıkıca sarılarak sarı düşlere 

Öykümün en yaralı yerinden  

Yakaladı beni eylül 

Gitmiş göçmen kuşlar çoktan meğer, 

Serin rüzgarlar 

Avuçlarıma yağan tane tane 

Kırmızı güller arasından bir nar 

Sonrası 

Sonrası mı ? 

Bir yaprak 

Sarı bir yaprak 

Eriyip giden 

Yağmurlarda...


Ben Çocuklugumu Büyüttüm Bu Sokaklarda


Güneşin battığı yerden gelen       

Bezek bezek yaprakların koktuğu

Ilık rüzgarların estiği

Cemrelerin düştüğü ışıltılı zamanlarda

Ben çocukluğumu büyüttüm bu sokaklarda,

Sürgün bir yürekti o zamanlar aslında benimkisi

Kanatlanıp uçardım kuşlar gibi maviye

Kimi zaman bulutlara ulaşırdım menekşe mevsiminde

Kimi zaman en dibinde hüzünlerim ,

Yıldızlar toplardım parça parça avuçlarıma

Ta uzak düşlerden serperek içime.  


Ne çok taşlı zaman yollarından geçtim

Ne çok ömür sığdırdım koynuna bu sokakların

Çok sır gizledim

Bitkin bir sevda bıraktım

Ne aşklar çürüttüm yollarında,

Efsunlu mor sümbüllü dağlarım oldu bazen

Çiçekli bir elbise

Bir demet gül ellerinde

Beni bekleyenim oldu gözyaşlarıyla. 


Ne zaman yollarından geçsem şimdi

Onaramıyorum bir türlü yara almış düşlerim

Hala gözleri ıslakmıdır bilmem, 

Çok uzun zaman geçti üzerinden

Hoşçakal derken ağlamıştı ardımdan,

Giderken

Menekşe kokulu gözlerine bakıp

Sarmaktı oysa yüreğime nefesini. 


Şimdi zamanın yorgunluğu üzerimde 

Ne yana baksam

Fısıldıyor kulağıma her dem bir anı

Ellerimi dokunduğum her yerde

Katar katar geçiyor içimden çocukluğum,

Tutup yüreğimden

Bırakıyorum usulca

İçimdeki şimdi ölü o çocuğu

Kimselerin bulamadığı bir yere saklıyorum,

Kazılı duruyor izleri 

Kayalardaki en görkemli yerinde hala. 


Tandır ekmeğinin buğusu gibi, 

Bastığım bu sokaklar

Derin bir sessizliğe gömülüyor şimdi

Koynuna yatırdığım anıları

Bakir güzelliğini

Gül tomurcuklarının içindeymiş gibi

Uyutuyorum yüreğimde

Uyutuyorum yüreğimde

Uyutuyorum

Giderken...