30 Ocak 2021 Cumartesi

Duru ırmaklar akıyor simdi



Nedir  anlamsız bu arayışlar  

Nedir ayaklarımıza dolanan zaman, 

Tarlalar hasat mevsiminde şimdi  

Kim kırar bu sararmış başakları kim  

Kaybolan bu dünyada, 

Bir ses duyuyorum  

Ta derinliklerinden gelen  

Ölü annemin sesi yankılanıyor sanki içimde

Sımsıkı sarılıyorum ellerine

Kucaklıyorum göğsünü

Gök mavi

Deniz mavi,

Yıllar önce

Gökyüzü bahçelerini sulamış

Duru ırmaklar akıyor 

Babamı uğurladığımız yerden şimdi...


25 Ocak 2021 Pazartesi

Gül ve diken (1)



Gül kokularının peşinden kayboldum  

Ötelere geçemedim bir türlü  

Dikenlerle çevrilmişti güller  

Dirliksiz düşlerle savaştım, 

Işkın verip durdu, uykusuzluklarım, suskunluklarım  

Darmadağın olmuş bahçelerim. 


Süslediğim yalanlarımı gizler güller, gülümseyişler içinde  

Gece gündüz demeden, dikenlerle bezenerek. 


Yatalak aynalar düşüyor yüzüme

Sırları dikenlerle çizilmiş

Çoğalıyor, gittikçe büyüyor, gittikçe çekiliyor içine,

Gün gün siliniyor bakışların

Uykusu kaçan güller  bilir bunu. 


Bir yarım gül, bir yarım hüzün,

Taç yapraklarının arasında sırıtmakta

Avuçlarımda patladı dikenleri gülün

Yayıldı kanamalar ortalığa kokusu sindi öncesizliklere

O cazibeli güllerin, o endamlı bakışları. 


Saklambaç oyunlarıyla gizler dikenlerini

Sürüp giden o esrarlı uzayışlarını

Şarapla mayalanmış gibi,

O sürgünlerinin gizemlerini. 


Dalında kurumuş güllerin dikenleri hala capcanlı

Tene değer, kanatır dokunduğu her bedeni

Karışık bir duygunun yayılışı gibi, dağılıp saçılarak.  


Nereye uzanır bu dikenler bu kırık havada

Gülümserken güller,

Oysa koca bir yürek hala ateş altında

Hala kanamakta...


Gül ve diken (2)



















Kaç orman sökülür yüreklerden  

Hangi dağdan sökün eder, 

Gölgeleri eriten bu kızıllık  

Sayısız şiirlerden sıyrılarak gelen bu güller  

Hangi nehirlerin sularını tutuşturur bilmem. 


Gül bahçelerine daldık nedensizliklerle geçen  

Sancılara dalıp çıktı dikenler, delme yarışına girerek, 

Artık kabuk tutmaz oldu içimizdeki yaralar

Bir daha, bir daha kanatarak.  


Uzaklardan, bir gelsen,

Hepsi kendi rengiyle sevdalı, güllerle gelsen

Gamzelerinin büklümlerine benzeyen türden

En kırmızısından gülleri giyinip te gelsen

Esintilere sinen kokularını

Bir meltem gibi yüzüme vurup ta gelsen

Gülüşünle gelsen,

Avuç avuç yontarak gül dikenlerini

Dikensiz gül bahçelerinden gelsen...



24 Ocak 2021 Pazar

Yagmur ve gözyasları



Yağmur yağıyor yine bu gece, 

Pencere camlarına çarparken damlalar  

Nasılda kaynayıp, nasılda duruluyor gözyaşlarım  

Nasılda hırpalıyor dalda tek başına duran bir yaprağı.  


Bir şeyler var yüreğimin duldalarına sızan  

Kelebek gibi hafif savruluşlar var

Geceye yansıyan sayısız haykırışlar

Avazım çıktıkça bağırasım var. 


Salkım saçak yağıyor, gecenin yağmurları

Sızıyor damarlarıma, fuşya savuruyor sanki gözpınarlarıma 

Uykularım delik deşik,düşmüş gözlerim bir boşluğa ,

Çoğalmalarını savurdum avuçlarımda adının

Tepeden tırnağa içime içime yağan. 


Yoksun sen,

Bir çocuk ağlaması gibi

Gül oyası yırtıldı gözlerimin,

Dünün kara dumanlarından sıyrılıp gelen

Yeşile çalan körpe yaprakların örttüğü gölgelerde

Daldan dala sarkıyor şimdi içimdeki suskunluklar

Toprağı öpüyor gözlerimden düşen damlalar. 


Dağ eteklerinde yeşermiş ay ışığı oyunlarıyla

Diner yağmurların gözyaşları,

Her sağanak gibi nasıl olsa onlarda geçer

Gözlerde çiçeklenir

Renklenir gökkuşaklarıyla bir gün...


Güz sofrası


















Bulanık yağmurlar yağıyor göğün kapısından  

Yaprağı buz tutmuş güz ağaçlarına  

Kendi türküsünü söylüyor kuşlar  

Tutunacak bir dal arayarak. 


Çiçekleri solan güz avlularından  

Mavi bir yol arıyorum ayaklarımı basacak  

Yıldızlar bekliyorum bir dolunay gecesinde

Baharın sofrasını kurmak için,

Gökyüzü ormanlarına akıyorum kendimce.


Karışık kuş sürülerine karışmış

Avare bulutlar arıyorum

Yağmurlara saklanmış

Bir su damlası eteğinde, o tılsımlı renkleri.


Gelip geçiyorum kapılarından, güz sofralarının 

Sarı elbiseler dikiyorum, Yaz ırmaklarının derin yataklarına 

Fırtınası dinmeyen dağlardan geçiyorum

Gökyüzüne yağan yağmura yakın. 


Bir bir sararıyor yeşile boyalı bahçelerim

Ay ışığı vuruyor  ahşap penceremden,

Soğuk rüzgarlar konuyor şakaklarıma 

Süzülerek avlusundan yüreğimin

Güz sofralarını kuruyorum şimdi zaman treninin...



Dokundun



Asıl sen bana dokundun 

Dokundun ta burama  

Yüreğime dokundun...



23 Ocak 2021 Cumartesi

Bir mavi büyüt içimde



Hala uğulduyor ürkek göğsümde acının fırtınası  

Üşüyor yüreğimde şimdi yalnız kalmış kuş  

Yaralı, çaresiz, umutsuz, 

Özlemin sesi duyuluyor, kalbimde bir şeyler kımıldıyor  

Sesin akıyor içimde durgun bir nehir gibi. 


Ne olur bir çiçek getir bana içimi ısıtan  

Buram buram kokan turuncu bir çiçek

Bahardan, kırlardan, bahçelerden,

Mevsimleri dinlemeden 

Bir mavi büyüt kalbimde, kendiliğinden

Besle, gökyüzü mavisinden, deniz mavisinden...


Aynanın andındaki yok oluslar



Bir başıma yalnızlığımla tanıştım yıllar sonra ben  

Bir sessizlikten öteki sessizliklere uzanan, 

Körpe goncalar yüreğime dokunmadan  

Taze tohumlarını ayaza kesti zaman. 


Bir şarap, bir akşam kızıllığı  

Ilık bir rüzgar eser yüzümden, 

Kayıp bir bulut gibi süzülür  

Güneş gömülür uzaklardan  

Geciken her dakika,

Dünün aynası gibi denize vuran. 


Yalnızlığın gölgesi olur mu hiç 

Öpüp koklayışları yokluğunun. 


Isınamadım hüzün dolu yalnızlıklara

Uykulara gömüldüm, 

Bir türlü yırtamadım

Sevdalı düşlerin perdelerini. 


Ne yaptıysam ne çare

Aynalara bakmak koyuyor bana 

Daha yakın, sonu değil oysaki bu hayatın

Ama bu hüzünler, bu yağmurlar, 

Bu yok oluşlar niye ?


Bir uzaklıkla doluyor içim dışım 

İzin vermiyor şiirlerimde öpüşmeler bana 

Gecelerime sinen koklamalar. 


Yine ötelerde daha derin üşümeler var,

Vuruyor sen ordan, ben burdan

Yüreğimin merkezine bir balyoz,

Bir büyüyen soğuk bir iklim çığlık çığlığa

Taş yastıklarda karanlığa,

Derinliğe kesiliyor uykular, yokoluşlar. 


Her şey bitmedi bence henüz 

Gözlerinden, akşamdan bir gece ayır bana

Giz dolu bakışlarla,

Uzakları merak ediyorum

Doğsun diye bir daha güneş

Kül olup savrulmadan dünya...


21 Ocak 2021 Perşembe

Safaklarla gelen



Ötelerden; 

Şafaklarla gelen  

Utangaç taze tomurcukları filizlenmiş güller gibi  

Uzak bahar şarkılarını fısıldıyor kulağıma kuşlar  

Yüreğimde beslediğim, 

Şiirlerimden derlediğim...



Nerde simdi














Kırık zerdali dalında takılıp kalan gençlik yıllarım, 

O sevdalarım  

Bir kaynayıp bir solan o aşklarım  

Nerde şimdi...


19 Ocak 2021 Salı

Siir biter

 














Şiir biter, 

Savurur rüzgara imgelerini  

Artık gecenin koynundadır  

Siyaha batırılıp çıkan  

Unutulmamış bir sevdanın iç çekişleri...


18 Ocak 2021 Pazartesi

Kar yangınlarında o sarkı



Şimdi lapa lapa kar yağıyor buralara  

Duyarım çayımı yudumlarken  

Pencerelere konan serçelerin, 

Vapur düdüklerinin, 

Çığırtkan martıların seslerini   

Uzaklardan. 


Beyaza boyanıyor karşıki sokakta  

İncecik bir tül gibi

Üstü örtülüyor ağaçların,

Çukurlara doluşuyor heyecanla

Yüreğimin yaralarını örter gibi kar taneleri. 


Nefesim donuyor , 

Buğulanıyor camlar

Nasıl da değişiyor 

Birden duygularım

Harlanıp durmakta 

Birdenbire yalnızlığım

Gözlerimde yansıyor,

Beyaz bir inci gibi hayalin.


Serin  esen bir rüzgar

Göğsümde sakladığım

Yıldızlar üşümekte, 

Ince boynunu bükmekte

Kar altındaki beyaz karanfiller. 


Bir duy içimdeki çığlığı bir duy,

Sabahın alacasında süzülen 

Bir kar tanesi gibi

Geliversen, tıklatsan kapımı

Günü güzelleştiren 

Bir incelikle gelsen

Bir gelsen

Şaşakalsam birden

Diz çöksem önünde

Dayasam başımı dizlerine

Okşasan,

Isıtsan yüreğimi

Bu karda kışta

Söylesen,

Bu kar yangınlarında

O şarkıyı,

Her yerde kar var


Sabahın çiçekleri


















Bahar güneşi doğar saçlarına 

Bir sabaha uyanır gözlerin,

Kaçak bir buluttan aşırılmış

Islak bir mavi

Bir yağmur vurur pencerene

Ilık bir meltem

Okşar yanaklarını

Bir serçe 

Bir kelebek dokunur dudaklarına

Mısraları telaşlı bir şarkı

Fısıldar kulaklarına,


Kırmızı bir gül gamzelerinde

Kokun gezer durur 

Rüzgarın kanatlarında

Pembe yanaklarında 

Açar sabahın çiçekleri

Açar baharın krizantemi

Rengarenk, yüreğinde...


17 Ocak 2021 Pazar

Kar taneleri ve pencereler



Bir köpüklü kahve içmenin tam zamanı şimdi  

Dışarısı ayaz, dışarıda kar tıkırtıları pencerelere vuran  

Beyaz bir kelebeği rüzgara bırakır gibi  

Takla ata ata  kayboluşları gibi  

Başka başka şeylerden söz ediyorlar sanki  

Kar taneleri. 


Başkalaşıyor her yer, maviler soluk buz tutmuş, 

Bembeyaz bir pencere kıyısı  

Titreyen beyaz karanfiller, yasemenler,

Ah o boynu bükük kuşlar, ah o kuş gölgeleri

İçimde uçsuz bucaksız, altlarda bembeyaz ince bir sızı. 


Az sonra;

Serçeler güvercinler konacak pencerelere

Öteki pencerelere kulaç atarak

Tedirgin ve ürkek gülüşlerle oynatarak kuyruklarını

Dibini gagalayacaklar ekmeğin, heyecanla susa susa. 


Ah bir tutuşturabilsem pencere camlarını

Tutabilsem kuşları, ısıtabilsem koynumda kanatlarını. 


Uykusuz sapa derinliklerden gelen

Lapa lapa yağan kardan büyümüş

Tepelerden kopup gelen bir çığ gibi yüreğim. 


Kendi mumunu yakıyor, kar yangınlarında pencereler

Dar sokak aralarında, lekesiz bir gölge düşmüş yollara

Öğütülmüş sanki bulutlar, ufalanarak

Beyaz bir konfeti gibi, 

Çırpınışları büyülü bir kristal

Sokak lambalarının ışığından süzülen. 


Beyazların kıyılarında sızlanan arzular başkadır

Soluk soluğa tutuşmalar, titremeler

İçimizde yanan aşklar başkadır,

Büyüdükçe büyür gülüşler

Yokuşlar, yamaçlar, dağlar, kar yığınları deli dolu

Gece ateşinde ısınan

Gölgeleri damıtılan kar tanelerinin izleri başkadır. 


Gün yüzüne çıkıyor çiçeği burnunda kardelenler

Dudaklarımda, içimdeki çoğalttığım duygular birden

Sustukça her şeyi söylüyor kar taneleri

Sallanıp duruyor dallarda ilmiklenmiş beyaz gölgeler

Aynalardan yansır gibi kırılmadan ışıkları

Bir şeyler söylüyor,

Ertesi günlere sarkar mı  acaba 

Gönlümüze akar mı, cilvesi eriyen kara örtülü bir sevda bilemem. 


Neler mi geçti içimden

Serinliğinde yürümek var karda, sabahlara iz bırakarak,

Kuşlarla, karçiçekleri ile konuşurcasına

Bulutlara sokulup elif elif savrulurcasına

Aşkla yoğrulmak var

Karda uykuya dalan nilüferlerle yatarcasına...

Haydi kalk



















Şimdi yepyeni sıcak bir umutla doğdu güneş, 

Haydi uyan aç pencereleri  

Hafif bir esintinin okşadığını hisset yüzünde  

Gülümse...


Bir öpücük kondur çiçeklere, gökyüzüne  

Uç uçabildiğin  kadar kuşlar gibi  

Yada bir şarkı söyle kendine, en sevdiğin  

Resmini çiz hiç denemediğin bir şeyin 

Mesela, sevdayı aşkı anlatan. 


Haydi kalk,

Seni bekliyor şafak boynu bükük şimdi

Sessizce çekilmiş, bulutların arasından,

Kollarını aç

Bir gül açtır zamanların ötesinden,

Henüz kimse uyanmamışken

Bir bahar gibi renkleri kat birbirine

Hani güneş mavi bir kıyıya vururken ...



Agla



Gözlerini yum sımsıkı  

Sessizce ağla  

Gözyaşlarında çiçek açacaktır, elbet bir gün. 

Sen mevsimleri toplarken  

Hüzün bahçelerinden...



16 Ocak 2021 Cumartesi

Öyle ki




















Öyle ki;
Yağmur sonrası  
Güneşi görmüş  
Bir çift maviye tutkun  
Bir yaşam kaynağı gibi gözlerin...


Bahset



Bana ıssız gecelerden  

Kayan yıldızlardan bahset, ahenkli  

Yüreği dağ rüzgarlarıyla beslenmiş

Papatyalardan  

Başaklardan bahset. 

Beni umudunla büyüle, 

Çiçeklerin şarkılandığı kırlardan  

Bahseder gibi bahset...


15 Ocak 2021 Cuma

Kimin?



Kimden aşk dileneyim  

Kimin gözlerine bakmalıyım derin derin, 

Bir daha, bir daha öpmeliyim alnından  

Dudaklarından  

Dört mevsim hiç bıkmadan  

Kimin ?



Yalnızlıklar


















Yitiriyor galiba büyüsünü renkler  

Koyu bir sise dönüşüyor boyadığım tuvaller  

Lekeleniyor toprağa düşen her damla, 

Kaçıyor çiçeklerin kokusu  

Çoğalıyor gittikçe yalnızlıklar.   


Uğultuları bozulmuştur bir kere   

Sol yanımızdaki çağlayanlarımızın  

Başkalaşıyor portrelerin rengi git gide

Başlıyor yalnızlıklar

Korkular, çığlıklar ve belirsizlikler. 


Ağdalı, inatçı bir acı yüreğimde

Ne oldu bu sevgilere 

İçimizdeki o çılgın sevdaların ışığına ne oldu

Bir alev topunun ortasında gömülü şimdi

Tek tek yalnızlıklarda

Suları tutuşuyor  içimizdeki nehirlerin. 


Seni düşünerek

Sayısız düşlerden sıyrılan

Gölgelerini silmek kolay değil anıların,

Yalnızlıklardan süzülen

Ben yine o şafağı bekleyeceğim

Maviye boyanacak yine başaklar. 


Yayılacak yine ortalığa yonca kokuları

Zerdali çiçeği gibi serin açan 

Çoğalacak yine Nilüferler

Gamzeleri çoğalmış gülümsemeler...


14 Ocak 2021 Perşembe

Seninle













Biz seninle, 

Aynı evi paylaştık  

Aynı ekmeği bölüştük, 

İster sevgi de  

İster aşk de sen buna  

Ne dersen de  

Biz seninle hayatı paylaştık...



Safagın nazlanısı



Bir virüs korkusu sarmış sanki gülüşümüzü  

Nazlanıp duruyor ayırdında olmadan şafak  

Ucu ucuna ekleyerek geceleri  

Yaklaşamıyor bir türlü sabahlara  

Pamuk ipliğiyle yamanıyor, söküldükçe umutlar.  


Geceyi ürküten naralar var, yırtılıp derinlerden gelen  

Uğultusu geçmiş zamanlardan kalan, kar yangınları  

Mavi patiskaları nazlanıyor gökyüzünün

Demir atmış durmadan sabahlara

Çekip gitmeden bu sisler, öfkesini kusuyor şafaklara. 


Güneş doğmayacakmış gibi sanki bir daha

Kördüğüm olmuş sanki bu boşlukta ay

Eşkali belirsiz yarınlara gidiyor, ayak izlerini silmeden

Usul usul ilerliyor, ayak ucu sıra hüzünlere dalarak 

Dalgalar tırpanlıyor ıssızlığı, gece gündüz demeden

Kaçıyor bulutlar sularını salarak, hiç yeri yokken

Damla damla sızarak güz kaçkınları gibi şafaklara. 


Elim bağrımda günlerdir, bıçak kesmiyor ağzım

Yorgun ırmaklar gibi yorulmuş,

Kırık bir gül dalı gibi yüreğim. 


Hiçlik atakları hepsi de

Birazdan uykuya yatacak yıldızlar 

İşte o çılgın uykular yankılanacak ahşap seslerle

Son türküsünü söyleyerek susacak

Şafağın nazlanışında sabahlara. 


Durmadan demir atar iç içe nazlı şafaklar

Küçük bir suskunluk kanar durur içimde

Yakıp buz keser avuçlarımızı

Hiçbir meltem ferahlatmaz bu sancıyı

Gelgitler doğuruyor sabahlar, ip incecik kalıyor zaman

Kıvılcımlarını gömüyor güneş

Şarapla mayalanmış bir denize. 


Vurdu durdu karayel gibi dilsiz bir güneş

Sığırcıkların kaçışması gibi, dikenler arasından yüzümüze

Kaç dağ yıkıldı birden sabah mahmurluğunda

Hangi dağlar sökün eder, şafaklar uyanır mı bilmem...



İlistirmek seni



Yeniden, yeniden ezberlemek seni  

Düşlemek, 

Biraz koyu yeşil, biraz mavi, biraz daha yalın  

Serpilmek, yazlara, kışlara, bütün mevsimlere  

Ne varsa, bütün sabahlara  

Hepsine  

İliştirmek seni, bir sonraki baharlara  

İlk aşklara, 

Masallara, şiirlere serpiştirmek  

Peşine düştüğümüz uykuların düşlerine

İlişmek, iliştirmek

Bir senden, bir benden,

İçimizi dışımızı köpük, köpük saran sevdaları

Denizlerin mavisini,

Dağlayarak, yüreğimizi yüreğimize

İliştirmek birbirimizi, birbirimize

Günü güne yapıştırarak

Yaşamak seninle birlikte...


Nasıl da kusanacak



Yasaklanmış gölgelerin perdesini yırtarak  

Uzaklardan sızan şafağın peşine düşmeli  

Tohumların çimlenme zamanı şimdi  

Begonviller, ortancalar, fesleğenler açacak  

Köpük köpük olacak yürüyecek sonsuzluğa  

Nasılda kuşanacak o boşluğun içinde, 

O unuttuğumuz sevdalar yüreğimizde...



11 Ocak 2021 Pazartesi

Geçmisin gölgeleri



Hangi kızıl uzaklığı soluduk biz  

Hep bir öncekinden daha sıcak geçmekte kışlar  

Bozkırlar yeşil bir aşıya hasret kalmış  

Boynu bükük bir dağ, bulanık bir deniz  

Dereler kuru, ırmaklar yabancı sularına.  


Deli sarmaşıkların yaprakları bile kuru  

Sarılacak bir ağaç gölgesi bile yok, kaybolmuş  

Çoğaldıkça çoğalıyor günahlar, karanlığa kesiliyor umutlar

Birbirlerini ayırarak, birbirlerini kopararak

Büyüsü eriyor özleyişlerin. 


Eski sevdaları bıraktık, yalnızlıklarla sevişiyoruz şimdi

Ufacık mutluluklarla avunup, kalın petekler çektik pencerelerimize

Dokunamadık kuşdilinden sevdalara. 


Öyle ürkek, öyle ürkek ki geçmişin gölgeleri

Ölümcül mor yarasalar sarmış güneşin ışığını

Yağmalanıyor uykuları, yitiriyor ruhunu duygular. 


Ah bir ağlayabilsem

Akıtsam toprağa ılık gözyaşlarımı

Sarsıntılı körpe tomurcukların düştüğü yerlere

Çığlık çığlığa derinlere inse bir su damlası

Çoğalsa, üstümüze yağsa bütün yağmurları

Durulmuş bir suyunu içsek kana kana. 


İçimde çoğalttığım imgeleri boşaltacak yer yok

Yazdıkça başkalaşıyor şiirlerim, duygular şaşkın

Kime söylesem aynı yanıt

İç yaşamdan kaçışıp duruyor düşler,

Zaman şimdi hüzünlü dudaklarda rengi soluk

Nereye saklasak saatleri, mümkün mü acaba?


Bir bir eksiliyor geçmişin gölgeleri

Bir sızı duyarız içimizde, uçsuz bucaksız

İnce bir sızı, anlar mısınız?

İçimizdeki akan zehirlerin

Uykularımıza sızan bakışların sancılarını anlar mısınız?


Açılamadık yarınlara erkenden, uçları kaybolmuş sabahların

Yüreğimize vura vura kazmayı

Çıkışlara ulaşmaya çalışıyoruz

Geçmişin gölgelerine tutuna tutuna...


Bir gün



Bir gün elbet geçer bugünler  

Yağmur yağar içi dolar başakların  

Bir gün biz fidan dikeriz  

Elbet bir gün çiçek açar ellerimiz...



Biliyorum gideceksin














Biliyorum gideceksin  

Cancağızım  

Yürek ikiye ayrılıyor. 

Senli ve sensiz  

Senli ve sensiz bir yürüyüş var içimde  

Ve ben senin her gidişinde  

Acı bir iz bırakacağım dudaklarımda...



10 Ocak 2021 Pazar

Cemreler düserken



Cemreler düşerken  

Çığlık çığlığa derinden gelen  

Bir ıslık sesi duyulur, bir iz, ücralardan  

Bir ışık huzmesinden süzülen  

İner döne döne gökyüzünden bir mavi kuş  

Bir yıldız, bir çiçek, 

Bir kelebek konar  

Bırakır bir öpücük dudaklarımıza  

Uyanır sessizlikler birden uykularından,   

Tatlı ürpertilerle yüreğimiz. 


Bir aşk doğar

Telaşlı gecelerin renginde köpüren

Sedefli dalgalarını avuçlar kıyılar,

Yakalarız işte o zaman, saklarız göğsümüzde

Serin dağların içinde akarak, çağlayanlar gibi. 

Yaşamı, geciktirmeden. 


Cemreler düşerken

Ciğerlerimize çekeriz yudum yudum aşkın soluğunu

İçimizi yakarcasına, solmadan umutlarımız

Artık oturmaz yerinde, sığmaz içimize yüreğimiz. 


Cemreler düşerken

Uçarak, sadece kuşlar gibi uçarak

Yola çıkıp gideriz, rüzgarın tatlı esintilerinde

Konarız belki bir nazlı çiçeğin tomurcuklarına,

Ürkek ve çatlak dudaklarımızda

İşte o zaman başlar gülüşlerimiz. 


Bazen uykulardayken sen

Yağmurlu duyguların sokağında,

Cemreler düşerken

Sadece bakmak yeter gökkuşağına

Düşlerine kaçmak istersin işte o an

İstersin, geçmiş zaman sevdalarına. 


Cemreler düşerken

Sözcük bahçelerinden devşirilmiş

Şiirler savrulur rengarenk aşklara

Yudum yudum içeriz sevdayı avuçlayarak

Yakalarız güneşin doğuşunu şafaklarda

Uzanırız başak tarlaları gibi sonsuza. 


Bir masal köyü olsa

Artık bitse bu mutsuzluklar,

İlk yazlara uzanan ellere uzansak

Çıkıp gelse, çoğalsa sonsuza kadar

Mutlu yaşantılar, katışsak hayata

Dolunayların doğma zamanlarında

Gümbür gümbür atsa kalplerimiz

Keşke, hep böyle olsa

Cemreler düşerken...


9 Ocak 2021 Cumartesi

Hosçakal



Kımıldıyor, aralanıyor hafifçe tül perdeleri pencerelerin  

Hüzünlü eski bir şarkı söylüyor gibi ılık bir rüzgar, 

Hoşçakal demenin zamanı geldi bize galiba  

Uzun ve gölgeli bir sevdayı geride bırakıp.  


Ruhumda uçuk sarı bir hüzün dolaşmakta  

Yorgunum, çok yorgunum bu yüzden  

Derin bir çukurun dibinde serili  

Yere düşmüş bitkin yapraklar gibi yorgunum


Ne derin bir buruklukmuş oysa

Aşk, gördüğüm bir rüyaymış meğer,

Ben seni sevdim güzelim, beni affet

Ben yine yüreğimde saklayacağım 

Seni inan. 


Ve gideceğim,

Sen uykudayken

Alnına bir buse kondurup

Sadece gideceğim

Usul usul sessizce

Ayak izlerimi bile bırakmadan  kaldırımlara

Gideceğim

Derin bir nefes alarak

Yağmurlara karışıp gideceğim...



7 Ocak 2021 Perşembe

Issızlarda karalamalar












Kasvetli, karanlık, yağmurlu bir gece  

Gri bir serap batmakta düşlerime  

Bir ileri, bir geri giden kararsız yolcusuyum ıssızlıkların  

Ağır fırtınalarla donanıyor yarının şafakları  

Burgaçları dönüşüyor anaforlara, içimden ılık akan ırmakların.  


Kırılıp dökülüyor sırlı aynalar, çarparak duvarlara  

Gün batımları solmak için erken mi acaba  

Bu ritüeller içindeki öncesizliklerde,

Ayın yorgun gölgesi düşüyor ıslak kaldırımlara

Kendimi buldum birden, 

Bu çıkmaz sokakların dibinde. 


İki farklı nehir gibiyiz, aynı denize dökülen

Galiba, ıssızlıklarla avunmak yetiyor bana

Çektiğim acıları kimseyle paylaşmadım hiç

Kendimden koptum, sanki tercihim ayrılıklardan  yana hep


Yıkıcı depremler doğurup durdum hep içimde

Alabora olmuş bir tekne,

Sonsuzluğun araflarına salarak

Her dalga farklı kıyılara vurdu beni nedense. 


Kendi gölgemi kovalayıp durdum hep

Tutamadım düşürdüm kör kuyulara,

Yüreğimin kıyılarına kumdan tepeler yaparak

Sahilden öteki sahillere koştum yalınayak

Kumsallara sığmayacak kadar ayak izleri yığdım


Gezinip duruyor içimde kurumuş bir gözyaşı

Her gün ışığı vurdukça rengi değişen

Anılarımda yabancı bir gölge geziniyor şimdi

Donuk, alabildiğince mat ve silik

Başkalaşan, albümlerdeki resimler gibi. 


Uzanan cılga yollarda, içimdeki o ses kayboldu

Issızlıklarla kadehler tokuşturuyorum ayrılıklara

Diller tutuk,  gizler susuyor,

Hep seni buluyorum ıslak solumalarımda. 


Yarınları düş edemedim ne fayda 

Düşlerime kaçmak istedim geçmişimin,

İyi yada kötü kaçarak yaşayacağım galiba  böyle hep. 


Çılgın arzularla tutuşuyor gecelerim

Okşayabilir misin düşlerimi beni uyandırmadan

Yüreğimde hiç kimsenin dokunamadığı,

Zamanın elinin bile değmediği bir yere

Usulca dokunabilir misin, usulca?

Bir düsten






















Çiçekler kadar körpeydi içim  

Toprağının tomurcuklandığı yerdi ruhum, 

Öpsem yaralandığım yerden seni  

Suskun, utangaç ıssız bir edayla  

Söylesem şarkısını ömrümüzün  

Savrulup, savrulup sokaklarda, 

Bir düşten bir düşe düşer gibi yüreğim...



6 Ocak 2021 Çarşamba

Ask gibi


















Öpüşüyor uçsuz bucaksız  bir çalkantıyla sevda  

Çakıl taşları gibi çarpışarak  

Çağlayanlar gibi coşarak  

Bir yağmur gibi, 

Buğulu camlara izini bırakarak  

Kimi gün rüzgar gibi, 

Kimi zaman bir deniz  

Bir dalga gibi  

Sanki,

Yeni şeyleri anlatır gibi

Aşk gibi...