31 Temmuz 2020 Cuma

Eylül sancısı


Hazan vardı, Eylül sızısı yapraklar  
Bir çığlık şimdi bir haykırış  
Sağılmamış sancılarda yüreğim.  

Rüzgar asice vuruyor, bir poyraz,bir karayel  
Issız yüreğimin düştüğü kör kuyularda, 
İçime boşalıyor sinsice zehirli ırmakları  
An an gidip geliyor,ışıklarıyla kaybolan güneş.   

Çekik gözlü bir zaman
Flu bir resim, yorgun pencereler,
Gözlerim kalıyor, uzakta maviler
Hüzünlü bir orman içimde
Çırpınıp duruyor kendince
Gözlerimden içime akan
Aşkın sıcak suları.  

Yanıyor göğüs kafesim şimdi çığlık çığlığa
Avuçlarımda ürkek dilli serçeler
Getiriyorlar sonbaharın ayak izlerini.  

Çağırıyor yağmurlar akşamın rüzgarlarıyla
Siyah saçlarıyla hüzünlü bulutları
Uzak denizlere taşıyor çöl bakışlı kuşları. 

Islak saçlı gardenyalar
Zamansız dökülüyor
Mor saçaklı uçlarından. 

Akşamın içinden geçen gölgeler
Hüznü taşıyor sessizce içime,
Bütün zifiri karanlıklar,
Akıyor habersizce göğsümün avlusuna
Bir yağmur,bir fırtına
Bir Eylül sancısını...



Yoklugun


















Avuçlarımda külleri var hala
Ellerimden dökülen, ellerinin sıcaklığı
Rüzgara bıraktım, eser geçer diye
Geçmedi;
İçime aktı ılık ılık
Alev alev yaktı yüreğimi
Yokluğun...

Zaman degirmeni


Düşeriz sabahın ışıklarıyla yola  
Dalar gideriz gecenin alacasında  
Coşkun ve hırçın ırmaklar gibi, 
İçimizde bir düş fırtınası  
Bir sevda tınısı ile  
Öğütür durur bizi zaman değirmeni...


Acı bir köse kapmaca hayat


Acı bir köşe kapmaca hayat, 
Hüzünlerle geldiğim karanlık tünellerde  
Sabahın sofrasını arıyorum kendimce  
Çiçekleri açan gözler arıyorum  
Bir kıyamet geçidinde, gecenin ayazında, 
Hadi anlatın bakalım çocuğum  
Öpülesi parmaklardan akan ırmaklar  
Gün ışığını doldurur mu hiç...

Avuç içlerimde sakli

















Avuç içlerimde saklı  
Bir özlem bilirim ben,  
Düşer gözyaşlarım avuçlarıma   
Sızlar yüreğim  
Bir hıçkırık  
Bir sızı  
Bir hasret  
Yağmur olur akar, 
Yitik sevda türküleri sarar bedenimi  
Sarar ruhumu, 
Oysa; 
Ne çok özlemişim seni
Unuttuğumu sandığım bu çıkmaz sokaklarda...

Zamansız bir yagmur var yüregimde



















Bir dağ yangını var yüreğimde  
Yüreğimi dağlayan  
Dokunup kanattığım yaralarım  
İçinin bahçelerinde özenle büyüttüğüm  
Kurumuş ağaçlarım, 
Bahara aldanmış  
Çiçeklerim var benim. 

Zamansız bir yağmur var yüreğimde  
Sağnak sağnak yağan  
Bulutların getirdiği  
Gözlerinden sızan
Öfkeyle akan ırmaklarım var.

Şimşekler çakıyor şimdi yüreğimde
Yürek kesiklerim var senden bana kalan,
Kimsenin bilmediği 
Bir hasret
Bir özlem var içimde...

Bilmelisin


Hayatın tümünü anlamalısın, 
Yalnızca küçük bir bölümünü değil…
İşte bu yüzden okumalı insan  
Gökyüzüne bakmalı, 
Şarkılar söylemeli, 
Dans etmeli, 
Şiirler yazmalı, 
Acı çekmeli, 
Sadece sen olmadığını bilmelisin dünyada  
Ve anlayışlı olmalısın  
İşte bunların tümü hayattır  
Anlamalısın...

30 Temmuz 2020 Perşembe

Yogun bir bugu

















Bir garip boşluk var içimde  
Uçsuz bucaksız bir mavi, 
Bir yerden bir yere gider durmadan  
Yoğun mavi bir buğu, 
Çiçeklerden, yapraklardan  
Gökyüzünden, denizden gelen  
Yüreğime...


Gülün kanı
















Bir deniz ufkunda akan bir zaman  
Denize atılan yaralı bir balık gibi  
Çırpınıp duruyordu yaralarıyla güneş  
Akıyordu geceye kan kırmızı bir gülün kanı  
Güneş batarken giyiniyordu gece ceketini harlanıp.   

Bir gülün serüvenidir bu belki  
Güneşin battığı yerdeki yalnızlık, 
Hep suluyordu gülün kanıyla
Onarıyordu kendini durmadan gün batımlarında. 

Zeytin ağaçları yatarken uykuya
Çöküyordu gece
Güneş bir başka güne akarken
Uğurluyordu gidişini gülün kanı
Geceye sızan güneşin terini kurutarak.  

Bir rüzgar dokunuyor tenime
Binlerce yıldız düştü,
Gülün tacı düştü,gülün kanı denize,
Demini alarak
Işıklarıyla kaybolurken güneş,
Nakış nakış işleniyordu gülün kanı
O büyülü maviye...

29 Temmuz 2020 Çarşamba

Düs savrulmaları
















Uzaktaki düşlerin içinden kopup gelen geceydik  
Boynumuza çelik geçirilmiş günahları saklar uykular  
Kim bilir kaç ben'le birlikte sabahlayacağız, 
Bitip tükenmeyen kararsızlıkların ardından  
Kaç kere dalıp düşleyeceğiz en zorlu acıları  

İri dalgaların ortasındayız şimdi  
Nasıl çıkılır bu deli dalgaların vurduğu kıyılardan, 
Ağlamaklı suskun bakıyor yapayanlız dolunay
Zonklayıp duruyor korkular içinde sevdalarımız,
Karanlığa ve ötelere uzanan ellerin gelgitleriyle
Rüzgar farklı esiyor, başka bir şey geziniyor içimizde.  

Kalbimize sokuyoruz
Korkular sindiriyoruz sözcüklerimize, pıtrak pıtrak
Demlenmiş düşlerle kayboldu umutlar,
Neyin nereye gittiğinden habersiz
Kıvılcımlar damlatıyoruz toprağa yağmur yerine.  
Hiç kimse kalmadı bu kendini kemiren gecede
Benden başka,
Daha fazla kilitli sular, daha derin fırtınalar var
Patlamaya hazır bir yanardağa dönüşen.  

Avuçlamaktan sakındığımız
Boğulan düşlerimizi düşünüyoruz
Yoksulluklarına sığınarak sevdalı aşkların
Yinede gölgelerini dokuruz.şarkıların
Uzatıp kollarımızı,binlerce kez kucaklayarak.  

Yazılmaz olur artık sevgisi baskın renklere şiirler
O gamzeli şaraplardan sunduğum mavi geceler,
Sen sustukça gece üşüyor ince ürpertilerle
Patlayan bir sürgünün ana gövdesinden koparak.  

Her birimiz başka pencereden seyre dalıyoruz,
Avazım çıktığınca bağırasım var şuracığa
Alaca bir ikindi gölgesi düşüyor sözlerime
Karışıp türkülere sığdıramadığımız.  

Hep o siyah örtü kaplıyor üstümüzü,
Dağ eteklerinde tükeniyor patikalar giderek
Ötelere geçmek olanaksız
Yavaş yavaş çöküyor üzerimize
Öte yanda cehennemin dibi gibi
Yer alıyor hayallerimizde düş boğuntuları.  

Tekinsiz bozgunlara karışan bir hançerli yaşam
Geceler boyu düşlerle boğuluyoruz
Sevdalı aşklardan vazgeçip karışıp gidiyoruz
Issız kalabalıklara bilmeden...

Gelirken


Gelirken yüreğinde umutlarla gel  
Gözlerinde mavi bulutlarla, 
Bir şarkı ile gel dudaklarında  
Hüzün düşmesin mısralarına  
Soluklansın zaman, 
Koynunda çiçeklerle ...

28 Temmuz 2020 Salı

Yaz safagı



















Sonsuz bir göğün altında  
Birden önümde bir yaz şafağı atıyor    
Soluğunu bir körük gibi koyuveriyor güneş,  
Koşup kaldırıyorum yatağından   
İnatçı, güzel ve ağırbaşlı çiçekleri...

Ask konusur


Bazen şarkılar anlatır  
Bazen şiirler  
Bazen bir çiçek kokusu  
Bazen martıların dilleri, 
Okşar gönülleri  
Bazen karşı kıyılara kalbin uçar gider, 
Öyle bir an gelir ki  
Dil susar  
Yürek konuşur
Aşk konuşur...

Bir mevsime giriyorum


















Bir mevsime giriyorum ayağımın tozuyla  
Vakitsiz uykulardan uyanır uyanmaz, 
Büyün kurda kuşa börtü böceğe bir bir bakarak  
Rengini değiştiriyor yüreğim, 
Aşk şiirleri yazıyorum  
Bahara  
Sana...

Seni anlatan
















Gece bütün şahlanışıyla geldi üzerime  
Yanında sıkılmış ay ve yıldızlarla, 
Ne güzel bir ışıktı ama  
Ne tatlı bir heyecan ve telaştı  
Suların çoğalttığı seslerden gelen, 
Hiçbir şeye benzemiyordu geceye düşen  
Tutturduğum şarkı, 
Seni anlatan...

Yazalım hikayemizi


Düşelim yollara birlikte, hayallerinize  
Gülüşelim, karışsın kahkahalarımız gökyüzüne  
Bir yerde duralım içelim kahvemizi  
İçinde kendi hikayemizden olan bir kaç damla, 
Biraz tortu. 
Yollar uzamışken önümüzde, gelecekten  
Adım adım yürüyelim  
Yan yana, 
Yazalım hikayemizi...

Ne çabuk unuttun


Ne çabuk unuttun sesimin tınısını  
Ne çabuk unuttun bendeki seni, 
Ruhumdan ses veren bir mızrap gibi  
Bir hüzün sızıyor yüreğimin aralık kapılarından şimdi  
Tutamadım bıraktım  gözyaşlarımı  
Aranıp özlenir mi artık bilemem  
Yitip giden o çılgın sevdalar ...

27 Temmuz 2020 Pazartesi

Sinsice


Tozlanmış anı albümlerinde  
Soluklanıyor ömrüm, 
Rüzgarın zamanla parçaladığı  
Bulanık sulara batırılmış  
Yarının zehirli düşleri  
İçimize boşalıyor sinsice...


Çekip gittiler


Geçip gitti o günler  
Çekip gittiler, 
Güneşte kavrulan bitkiler gibi solarak  
Müzik sesleriyle sarhoş olan sokaklar, 
Şehrin o parıltılı kalabalığında  
Kaybolup gitti çocuklar. 

Oyuncak bebeklerin camdan gözleri gibi  
Patlak ışıltılı bakışlarıyla  
Saçlarında gül çiçekleriyle
Dudakları sardunya yapraklarıyla süslü  kızlar
O masum, o sevecen
O ıtır kokulu  bahçelerden koparak
O gizli gülümsemelerin yakıcı harmanında
Mahcup bir veda ile
Hiç haber vermeden
Çekip gittiler bu diyarlardan...


Gülüsünle gel


Gün doğar gibi yavaş yavaş gel bana   
Yağmurlara söyle geleceğin günü  
Penceremden savrulacak sardunyalar  
Ağaçlarla, kuşlarla, güllerle gel, 
Bir yaz bulutu gibi  
Güneş ışınlarıyla yıkanmış   
Gülüşünle, gülüşünle gel...

Söyle nerdesin


Dudaklarımda gömük gömük hıçkırıklar  
Yokluğuna çalıyor hüzün şarkıları  
Acı bir nağme gibi yükseliyor kahkahalar  
Arıyorum seni söyle nerdesin ? 

Çöllerde görülen bir serap gibi  
Bir tükeniş var tüm umutların söndüğü yerde  
Gözlerimde yokluğunun özlemi hayali  
Yalvarırım sana söyle nerdesin ?

Belki bilinmez bir gece vakti
Bilmem kaçıncı duada seni dileniyorum
Bir deli rüzgar oldu yüreğim 
Tükendi dermanım şimdi nerdesin ?


Karlar erimedi hala


Üç odalı bir ev duvarları nemli  
Çatlak tabaklar, eski giysilerin kokusunu taşıyan, 
Deli gibi vuruyordu kapılar kerpiç duvarlara  
Yorgun bedenleriyle yerini alıyor  
Duvarda asılı duran bir resim, 
Hüzün bürünmüş yüzler  
Adını koyamadığım bir yoksulluk.   

Suyu bile beyazlatan bir ayaz vardı  
Bitmeyen bir rüzgar  
Bir başka hüzne götürüyordu beni.  
Sürekli ovalanan morarmış eller, ısıtılmaya çalışılan
Eller nasılda uyuşuyordu uçlarından
Boşa kaynayan tencereler içi boş tabaklar
Uzun bir günü bölüşecek bu sofralar.  

Kanayıp yuvarlanıp gidiyordun bu yürekler
Dudaklarda mosmordu soğuktan sonra
Bir kış sürgünü sarılmış oralara buralara
Umutsuzluğu taşıyorlar yanlarında
Yırtınıp giden yüreklerde.  

Şimdi içimde bir yerlerde durulmaz bir yangın var
Toz duman ateş ve karanlık her yer
Çocuklar,kadınlar ve erkekler
Herkesin kendisi ile uğraştığı
Alaca karanlığın büyük hüzünleri
Öfkeye dönüşen.  

Sanki çalınmıştı güneş dağlardan
Şimdi koca bir fırtınayı savuruyor
Saçaklarda balkonlarda kuytularda
Küçük kuşların ayak izleri duruyordu hala
Karlar erimedi direniyordu
Her yere dağıtmış beyazlığını,
Sayısız bir beyaz sonsuzluğun içinde
Beyazlarda çirkin olabiliyor bazen,
Güneş oyalıyordu ikindileri
Atlas gibi soluyordu kanımızı içerek.  
Karlar erimedi hala. 

Beyaz bulutlar derindir bilirim
Biri gelir biri gider durmadan
Kuşlarda vardır içinde
Ulaşamadık bir türlü bahara
Karlar erimedi hala.

Ağaçlar uyuyordu hala beyaz yorganını çekmiş
Son çiçek sapı kalmış gibi titriyorlardı
Önümde bir pencere gök felaket
Suyun kabardığı yerde bir dağ
Ah nasıl hazin bir durumdu,
Ay vardı üslerinde oysa,
Ateşi elleriyle tutuyordu çocuklar
Karlar erimedi hala...

26 Temmuz 2020 Pazar

Yıldız yagmurları


Ayın uykuya yattığı saatlerde  
Bir yıldız kaydı gecelerden  
Kanadında bir masal kuşu  
Avuçlarıma sığmayan. 

Bir yıldız yağmuruydu bu  
Göğe tılsımlı bir değnek gibi dokunup  
Bir ışık bulutu gibi damla damla  
Düş mü gerçek mi bilemedim, bu yüreğime yağan.

Göğsümde bir kor,bir ateş yükseldi içimde
Bir şiir tadında sıcaklığı sardı ruhumu,
Kırılmış bir mızrak gibi
Bir aşk gibi içimi yakan/ısıtan.

Derinden bir nehir geçiyor içimde
Ağlamak istiyorum yüzümü bir çiçeğe gömerek,
Parmaklarımın arasından kayıyor
Begonviller ve yıldızlar
Yağmurun araladığı kapılardan sızıyor,
Bir aşk,sarmaşık gülleri arasından kıpkırmızı.

Öyle daldım ki bu akşam gökyüzüne
Yıldızlar üzerinde yürüyorum sanki,
Tenha bir yolun ortasında,ıslak caddelerde
Sadece yıldız yağmurlarıydı gördüğüm
Üstünde yürüdüğüm,oluşan gölcüklerde
Altımda yıldızlar serilmiş
Ben yürüyorum yıldızlar üstümde
Dizlerime kadar sırılsıklam
Ben,yıldız yağmurları altında.

Bir şeyler akıyor ömrümün içinde, kan kırmızı
Gelincik tarlalarından gelen bir nefes gibi
Nefesin değecekken tam nefesime
Çığlıklar, içinde kim uyandırdı
Uzun düşlerimden beni bu akşam
Yıldız yağmurlarında yürürken...

Safagın sancısı

Şafağın sancısı tutmadı henüz  
Boşuna uğraşmasın gece  
Yaka yaka doğacak güneş yüreğimizde  
Acıların yerini sevdalar alacak yeniden  
Kıvılcımlar damlatarak toprağa  
Gülleri açılacak aşkın göreceksiniz.   

Zaman bıraktığımız yerde öylece duruyor  
Yolların önü hep aydınlık, çoban yıldızının gösterdiği.   

Bir avuç kalp sussa, suya düşer yeni kıvılcımlar  
Dağların ardını aşıp yeniden oynar çocuklar. 

Fırtınalardan söküp yüreğe yerleşir sevdalar
Yeniden duyulur hışırtıları yaprakların,
Köpüklü hırçın  denizlerin saklı dalgaları
Yankılanacak seslenir bize sahillerde yine 

Şen kuşların sesi duyulur yeniden  
Ayaza aldırmadan  
Soluğun bahar ürpertisiyle dolar  
Oğul veren arıların fısıltısı bahçelerden, 
Kızıl menekşelerin kokusu siner tenine kırlardan.   

Uzaktaki düşlerin içinden kopup geleceğiz yeniden  
Çocuksu güzelliği ile daha dün gibi  
Kara bulutların ardından geçip ötelere akarak. 

Derken bozulacak büyüsü karanlığın  
Umutlar yeşerecek apansız
Işık tarlalarının ortasından geçecek soluğumuz
Adımlarından bilirim yüreğimizin tetiklendiği
Coşku nehirlerinin...

Gizemli bir yolculuktur yasam


Gizemli bir yolculuktur yaşam  
Rüzgar nereye eserse, oraya savrulursun bazen, 
Bazen karanlığa sarılıp sessizce ağlarsın  
Hep bir şeyler eksik, bir şeyler eksik dersin  
Uzun ve ucu görünmeyen bir zaman diliminde  
İklimler ötesinden gelen hep hayatın  
Bazen yaldızlı yalnızlığına varırsın  
Sadece var olursun  
Bazen var olanı yaşarsın...

25 Temmuz 2020 Cumartesi

Uzaklar


Alçaktan bakıyor bize sürü  
Mecburen başını kaldırarak  
Bir yıldız kadar uzağız onlara  
Bir yıldız kadar parlak  
Ve bir yıldız kadar yalnız  

Gidisin


Harlıyoruz yelpazemizle ateşimizi  
Bir kor bırakıp gidiyorsun uzaklara  
Ellerinden tutup yaşatmak isterken anıları, 
Mevsimler gibi geçiyorsun hayatımdan vakitsiz  
Kalabalık bir su damlası gibi sızıyor gözyaşlarımız.   

Yeniden yaşatmak vardı oysa anıları, 
Arkanda solan gülün yapraklarını  
Yine de sulardık içimizdeki haylaz tomurcuklarını  
Leylak kokuları getirirdik güneyli rüzgarlarla birlikte.  

Şimdi uzaklardasın ulaşmıyor sana sesim
Çoktan unutmuş güneş o dağları,vadileri,
Coşkusunu kaybetti, bulutlar berraklığını
Yaprak yaprak döküldü güz vurgunu gibi hatıralar.  

Mavi ve yeşili içerdi bakışların
Yağmurun tılsımıyla
Mutluluğun mistik uykularına dalmıştık
Kristal bir göktü gözlerinde parlayan. 

Dinlediğim öyküler neşeli zamanlarda kaldı
Eylül dokundu yüreğime
Geceydi gidişin,
Ayrılığın rengi siyah olur muydu hep.

Siyah beyaz resim gibiydin
Uzak yolculuklara çıkan,
Mavi kelebeklerde göç etti ardından
Loş bir zamandı beni avutan.

Ne fırtınalar ne yağmurlar gördü bu yürek
Hiç kimse senin gibi bende derin izler bırakmadı
Alıştım artık o umursamaz gidişine
Alıştım artık yokluğuna,sensizliğe...

Yaz yorgunu bir mavi











Mavilerden konuşalım bu gece seninle  
Mavi ve yeşillerden  
Adını koyalım birlikte  
Simsiyah bir mavi, 
Martıların dinlendiği  
Yıldız yağmurlarından öte  
Kayıp bir maviden bahsedelim  
Yorgun derin sahillerde, 
Sanki yeniden gelecekmiş gibi yaz  
Sıcak mavilerden bahsedelim. 

Ay ve yıldızlar altında bir deniz
Köpüklü dalgalar arasında yorgun bir mavi
Mavi kokulu bir rüzgar
Çakıl taşları rengarenk,
Kum ve midye kabukları,
Kumlara gömülü yanık bedenler .

Bir mavi, martı kanatlarının ucunda
Issız sahillerde kaybolan
Deli ırmaklar kadar deli,
Çırpınıp duran kendince
Yazdan kalan
Yorgun bir mavi.  

Bir mavi var yüreğimde
Yazdan kalan yorgun bir mavi,
Kalbimde yaşlanmayan o mavi
Harmanlanıp yağmur olan
Yerleşip, bir denizin koynuna akan
Bir mavi.  

Mavi uzakta şimdi, yorgun bir şarkı
Kederli bir serçe yüreğe konan
Kolu kanadı kırık bir tekne,
Maviye hasret yazı bekleyen
Bir asi rüzgar, küskün deniz kuşları.  

Yorgun bir mavidir sessizliğimiz
Suskun gözlerimizden kalbimize akan
Aranır özlenir hep uzaklardan
Yitip giden hep o maviler
Bize kalır yalnızca
Yaz yorgunu maviler.  

Hadi biraz keyif alalım,
Serelim o dalgalı mavi çarşafı
Giysiler dikelim şimdi buz mavisinden
Gökyüzünü boyayalım her sabah
Hepiniz uykudayken,
Ay uykuya yatar,siz uyanırsınız
Bakarsınız ki bir mavi...