Kanadından kırık
Saçlarımdan sabahın rüzgarına salınan
Çırpınır durur içimde bir kelebek,
Suya düşer tınısı, ılık ve serince
Yanar alev alev kanatları aşkların birden
Derinliklerde kaç yerinden kanar
Kaç yerinden kırılır yüreğim,
Geçer gözümün önünden o eski sevdalar
Bir siyah beyaz filim gibi o aşklar.o arzular.
Şimdi,
Karabasanlar içinde uykularım var,
Karabasanlar var, bu alacakaranlıkta
Yalpalanan tedirginlikler var yüreğimde.
Karşımda ışık ve gölge oyunları
Yanımda ses ve karanlık
Alabildiğince yanıyor yıldızlar
Alabildiğince kararıyor samanyolu
Pençelerini açıyor karabasanlar
Bir hüzün yumağı
Bir ateş fırtınası yakmakta,
Sudan sebeblerle yüreğimi.
İndirmekte zaman perdelerini, kapkara
Elimde oraklarla,
Burçak tarlasına salladım elimi
Sanki değdi dikenine
Sancısı göğüs kafesimde
Anızlarını yakmak varken
Körpe tohumlarını yakmak niye.
Göğsüme yaslanan bir hançer
Yüreğimde kaskatı bir kaya durmakta
Sarmaşık gibi sarılmış derin bir yara,
Sadece donup kalmakta gülümsemeler
Karabasanlar basmış
Gölgeler örtmüş üstünü sevgilerin.
Kamburu çıkmış sırtımın
Yağmur, ayaz vurmakta
Üşümeler var kalbimde,
Son şarkısını söylüyor galiba güller
Sevgisiz kokuyor,
Maya tutmuyor artık yorgun,aşklar
Yaldızlı, nakışlı ellerin işlediği oyalar,
Tel tel dökülmekte,
Benek benek hareli ağaçların
Körpe yaprakları sararmakta.
Uykularıma sızdı karabasanlar
Alacakaranlıklar
Bir türlü doğmuyor güneş
Sızlıyor şafak,
Sızlıyor sabah...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder