İçimden mevsimsiz göç etmiş kuşlar var
Kırlangıçlar üşüyor ortalarda hala sensiz
Nisan da bitmek üzere
Cemreler düşmedi, yağmurlar yağmadı
Güneşin yüzüne uzanan kara bir leke
Bense yaralarımı saramıyorum, vakit geçmek üzere.
Taşı beni aydınlığa sığdır beni böğrüne
Okşa rüzgarda, kaptırma yüzümü ayaza
Giden günler acıtıyor içimizi,
İkimizi
Dirhem dirhem söküyor yüreğimizi
Ne acıdır ki kaybetmekteyiz tek nefeste
İçimizdeki sevgimizi.
Çığlıklar kuytularda uykularda sessizce
Sabahlara kadar hiç durmadan dolaşıp duruyoruz,
Sığınacak liman arıyoruz
Sevgisiz seyyar sevdalarla,
Yasaklı türkülerle avunuyoruz, ağıtlar yakarak.
Sensiz sabahlayacağım bu gece
Hangi yaşamın içinde bocalayacağım kim bilir,
Keşke hiç sorulmasaydı bu sorular bana
Keşke birbirine karışan, bu hengameler içindeki anlamsızlıklar
Hiç sormasaydınız keşke
Bu kararmış gözlerin sabahını bana.
Akşamın telvelerinde çatallı, çürük kokular geliyor
Şimdi aynalara bakıyorum,
Soluk benizli yüzüm anılara tutunmakta
Seni soruyor
Hiçliğin ötesinde bir yerde kalan düşlere.
Düş kırıntılarını taşıyorum alev alev yanan yüreğime
Dingin dumanlı soluğunu çekip gecenin uykularına,
Gelirsin diye
Yaldızlı nakışlarla gül dikiyorum
Gecenin yıldızlı sulardaki öykülerime.
Ağaçların sesleri hışırtılı,rengi solmuş yaprakların
Yalama yapmış kolkola yürüyor seslerimiz
Ağızımdan çıkıyor anlamsız kelimrler, patinaj yapıyor
Hüzün yığıyor, yığınlar biriktiriyorum durmadan,
Zembereği boşalıyor akrep ve yelkovanın
Dünde takılıp kalıyor zaman
Dolaşıp durur içimizde kurumuş gözyaşları
Çivilenip yüreğimize,
Dünde gömülü kalan düşlerle birlikte...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder