Her kış bir öncekinden daha soğuk
Daha acımasız,
Nasılda yaşlandırıyor zaman insanı
Saçlarımıza karlar yağdırarak,
Bir sonraki gün, bir öncekinden daha arsız
Dinledikçe başkalaşmakta bu yanık türküler,
Maviler soluk şaşkın,
Sarılar huzursuz bu şarkılarda
Dudaklar ne kadar yetersiz artık, öpüşmelere.
Ne zaman, ne yana savrulacağını bilmeyen
Nereye varacağını bilmediğimiz bir dünya var
Kayboluş ateşlerinin üstündeki belirsizliklerde.
Öfke mezarlığına dönüyor
Kocamanlaşıyor beynimizdeki uğultular
Sol yanımızda derin üşümeler oluşmakta
Son damlasını düşlerken aşkların.
Bu göğü delen ertelenmiş yakarışlarda,
Haykırışlarda
Dolaşıyor elinde asasıyla, derin üşümeler.
Uykularda bile bağırıyor
Dönüp dönüp dolanıp duruyor, bir bumerang gibi
Göğü delerek yüzümüze vuruyor
Derin üşümeler içinde zaman.
Düş bahçelerine daldık, bize şaşı bakan dünyanın
Ötelerine geçemedik, aksak horultulu dalgaların,
Sancılarını yediriyor sanki kıyılara vurarak.
Yüreğimin enginlerinde sevdalar engelli,
Güneşe avuç açmak çözüm değil
Dağıtıyor ışınlarını öteki derinliklere
Kalbim. üşüyor şimdi içimdeki denizlerde.
Utangaç şafaklar yarattık
Zaman içinde çoğalan yalnızlıklardan
Bir hüzne dönüştürdük
Karla örtülü bir sevdayı uyandırmadan.
Körpe tomurcukların düştüğü yerlerde
Derin üşümeler var şimdi yorgun yüreklerde...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder