Bir rüzgar esti ta eskilerden ılık ılık
Zamanın eli değdi yüzüme birden
Garip bir telaş sardı gözlerimi
Gizemli bir bakış, sonu belli olmayan bir yolculuk içinde.
Uzun ve gölgeli aşklar yaşamıştık, gözyaşlarıyla karışık
Yıldızlarla gelen bir güneş doğuyordu, kızıl gecelerimize
Dönerdi, başımız dönerdi, artık durmazdı yerinde
Sığmazdı içimize sinemiz, umut ettiğimiz bekleyişlerle.
Yarardık toprağı, ışığını arayan bir tomurcuk gibi
Güneşi avuç avuç yudumlardık,
Koklardık dağdaki kekik kokularını, birlikte soluyarak
Dikenine katlanarak güllerin.
Sevmek yetmezdi bize, sevilmeyi arardık
Fazla uzak değildi orası, bir kuş uçumuydu oysa,
Öyle zordu ki ayrı kalmak, yüreği elimdeymiş gibi sevginin
Büyük parçalı bir buluttu, yine de umutluyduk
Uzanırdık sonsuzluğuna evrenin, bütün güçlüklere rağmen gülerek.
Irayan gecikmelerin sancıları şimdi var içimizde
Bir köşede yalnızım günahsız uykular gibi
Uzak sularda kalmış kristal bir damla
Yüzünü güneşe dönmüş sevdalı bir yalnızlık.
Hangi yanlışın bedelini ödemekteyiz
Sevgileri çoğaltamadık,
Tek tek boşluğa çarpıyoruz gölgeleri şimdi.
Avare şafaklar gibi yitirdik bakışlarımızı
Belki de başka bir zamanın hayalidir bizim gördüklerimiz
Derinlerde uykuya kalmış susku kuşları gibi,
Çağrışımlarımız soluğumuzda zuhur bir kuş dili
Öykü doğurmaz oldu artık yüreklerimiz
Korkak bir keşiş gibi ay ışığından ürküyoruz.
Kar masalı gibi geçti bizim gençliğimiz
Kardan adam gibi şimdi sessizce eriyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder