Alaca ikindi gölgelerinde
Geceye kırıldı aniden zaman
Nereye taşır seni yüreğim
Silip atamazsın ki takvimlerden zamanı
Başka türlü anlatılmaz ki bu üç fidan
Boynu bükük gül tomurcukları.
Sesini yitiren gerçekler kayıp
Kokunuz siniyor şimdi
Gülün solduğu akşamlara,
Sökülmekte zamanın ruhu
Gri sulara batırılmış gerilmiş yumruklar
Taş merdivenlere tırmanan bir yüz
Gözlerdeki derin boşluklar
İsyan etmekte derin izler bırakarak.
Yürüyordunuz,
Yürüyüp gidiyordunuz idama
Gülüyordunuz
Alev alev ay gibi
Işıl ışıldı gözleriniz
Astılar sizi o çıkmaz dehlizlerde.
Dışarıda ay, güneş, yıldızlar ve deniz
Hepsi sizin içindi oysa
Dalgalı sularda yankılanan
Hepsi sizin içindi yakamozlar
Ve,
Acı badem kokusu gibi
Bir beyaz çığlık sabaha kadar
Yine dalmışım aynalara
Siz yoktunuz artık.
Bu şehrin sokaklarında
Şimdi ayazlardan çıkmaya çalışıyoruz
Acılarla büyütüyoruz çocuklarımızı
Yüreğimiz paslı bir kafes
Karanlık bir deniz
Bir dipsiz kuyu gibiyiz
Şimdi uzak denizleri özler oldu yüreklerimiz.
Terli şimdi sokak lambaları
Boynu bükük kır çiçeklerinin
Koskoca geçmiş,uykulara yatırılmış zaman
Yapraklarını savura savura bir kızıllık içinde
Tonu değişti gelincik tarlalarının.
Ruhumuz bedenimizden çekiliyor sanki
Bağ bozumundan sızan damlacıklar
Çöl bakışlı gözlerdeki ırmaklara
Uzak denizlere akıyor göz yaşlarımız
Ulaşamadığımız.
Gördüm seni dün gece
Erkenci tohumları açıyordu tomurcukların
Bahar yavaş yavaş yaza çiçek açmakta
Açelyalar gibi
Açelyalar gibi...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder