27 Mayıs 2022 Cuma

Kırmızı





Derindi hissettiklerim 
Bugün düşler kuruyorum yeniden 
Bir başak tarlasında gelincik 
Ölümsüz bir mevsim yüzün 
Yosun yeşili bahçelerde 
Yeşil yeşil bakıyorsun gözlerimin içine.

Dağlara bakıyorum dağlara 
Bulutları bağrına basan, dağlara 
Menekşeler, güller, gelincikler
Yangın yeri her yer
Yangın yeri yüreğim,
Seni getiriyor
Gelincik getiriyor güneşli bir günden
Onu başak tarlalarından topladığı belli
Kalbimde taşıdığım rüzgarın kelebeği.

Dudakların nar çiçekleri
Gamzelerinde gelincik
Uçuştu birer birer saçlarından
Teninde kokan.
Kırmızı güller.

Araladım perdeleri
Gözlerim ufka daldı
Bir kadeh doldurdum kırmızı
Uzaktan gelen bir yosun kokusu
Çırpınıp durmakta
Kum ve köpüğün arasında
Etekleri karanlıkta parlayan
Ateş böcekleri gibi
Sanki,
Kırmızı bir çiçeğin şarkısını söylemek ister gibiydi
Söylemek ister gibiydi
Kabaran bir deniz
Kabaran bir deniz...

26 Mayıs 2022 Perşembe

Erguvanlar ve Yagmurlar





Tenha her yanımız 
Bir ıslak sokak 
Köhne ahşap bir bina 
Üşümüş bir ev 
Bacası tütmeyen 
Rüzgarın üflediği yırtık bir perde 
Yüzüne sinmiş bir Erguvan kokusu 
Bir anı silsilesi taşıyor sanki.

Esintiler içinde
Rüzgarın koynundan
Erguvan bahçelerinin arka sokaklarından
Geçip gitmişler serçeler, kırlangıçlar
Yağmurlar ve fırtınalarla baş başa
Kalanlar sadece
Mırıldanarak kaybolan yorgun kediler
Erguvanlar ve ıslak sokaklar.

İçinde çıkmaz sokakların her adım başı
Yapraklarını dökmüş yığınlarca Erguvanlar
Çoğalıyor dokundukça
Tekrar kırıldığı yerden dalların
Ateşe dokunur gibi çiçekli anıları.

Islak taşlı derin bir sokak
Bulutların karartısı çökmüş üstüne
Bütün fotoğrafları morarmış
Akşamın ortasında bahçelerin.

Kimse arayıp sormaz mı hiç
Ürkek kışlardan kaçırılmış bu sokakları
Yağmurun yüreğine dayadım kulağımı
Bir soluk alışla birlikte
Ötelere uçuvermiş oysa
Bir düşe olan yolculluğumuz
Kalanlar kalmış sadece
Erguvanlar ve yağmurlar...


22 Mayıs 2022 Pazar

Ben Hep Yalancı Asklar Yasadım













İnce bir sızı sandım sevgiliye özlemi 
İki yakası bir araya gelmeyen 
Ben hep yalancı aşklar yaşadım 
Ucu maviye değen. 

Geceleri içimi ısıtan 
Aydı yüzü sandım aşkı 
Yeterdi oysa bir damla aşk yüreğime 
Yeterdi renkli rüyalarıma 
Sımsıkı sarılmalarıma, 
Oysa dudaklarımın ucunda takılı kaldı
İçli bir şarkı şimdi söylediğim
Gizli gizli ağladığım.

Gün akşam olur, ay düşer
Gamzeli gülümsemeler
Sıcacık bir yuva arayan
Bakışlarda gizlenen hep o arzular
Doğardı bir ateş böceği gibi içime.

Ayrılmam hiç istersen yanından derken.
Sonra,
Yüzü kara bir gece
Sıra gelir vedalara.

Ben hep yalancı aşklar yaşadım
Sanki yeniden sever gibi
İzlerini aradım kırmızı şaraplarda
Kristal kadehlerde gül dudakların
Gamzelerdeki benlerde.

Bu gece Ayışığı gecesi
Bir ürperti
Rüzgar kadar sessizleşir yavaş yavaş
Ihlamurların ölümü bu gece
Dinleneyim istemiştim oysa gölgesinde
Sıcacık bir sığınak olsun diye yüreğime,
Alıştım ben,
Bir daha hiçbir şey eskisi gibi olmayacak asla
Varsın bu aşkta böyle ayrılıkla kalsın
Hiç kirlenmemiş
Bir kır çiçeği gibi
Bir kır çiçeği gibi...

11 Mayıs 2022 Çarşamba

Dilsiz Vedalar



Ne ara gelip geçtin hayatımdan 

Ne zaman çekip gittin 

Bir aşkı bırakıp geriye.  

Ağlamayı beceremedim 

Ilık rüzgar gibi yüreğim 

Tek tek gizlemekte gözlerimde 

Bir hüzün yağmurunu bulutlar. 

Gittin, 

Haber vermeden 

Dilsiz vedalar bırakarak gittin, 

İçimden geçenleri bir bilsen 

Sımsıcak sarılmalar

Rengarenk rüyalar kabusumda hala 

Uykularda okşar gibi ellerin

Fısıldar gelincikler gibi

Dudaklarıma hala dudakların. 

Dingin bir ikindi 

Sona ermekte gün yine 

Yasladım yorgunluğumu 

Yaşlı bir çınar gövdesine 

Tıpkı kendi gövdeme dayar gibi 

Serin bir üzüm yaprağı gibi gölgesine 

Yanaklarımdan gamzelerime 

Silinir gider gözyaşlarım

Sessizleşir yavaş yavaş 

Başlar dilsiz vedalar şimdi.

Akşam kadehleri masada 

Başlar kalabalıklarda 

Saklanmaya çalışan bir yalnızlık 

Sessiz çığlıklar boğazımda

Ne istedin benden 

Dilsiz vedalar bırakarak 

Gittin uzaklara habersiz. 

Ne ara gelip geçtin hayatımdan 

Ne zaman başladı bu ayrılıklar 

Görüyor musun,

Ne haldeyim 

Önceki gibi yine sessiz yani 

Yüreğimdeki bu sevda düşü

Sürgünler başladı yine 

Gözlerimden

Dilsiz vedalar gibi 

Dilsiz vedalar gibi...


6 Mayıs 2022 Cuma

Gülün Soldugu Aksam















Alaca ikindi gölgelerinde 

Geceye kırıldı aniden zaman 

Nereye taşır seni yüreğim 

Silip atamazsın ki takvimlerden zamanı 

Başka türlü anlatılmaz ki bu üç fidan 

Boynu bükük gül tomurcukları. 

Sesini yitiren gerçekler kayıp 

Kokunuz siniyor şimdi

Gülün solduğu akşamlara,

Sökülmekte zamanın ruhu

Gri sulara batırılmış gerilmiş yumruklar 

Taş merdivenlere tırmanan  bir yüz 

Gözlerdeki derin boşluklar 

İsyan etmekte derin izler bırakarak. 

Yürüyordunuz,

Yürüyüp gidiyordunuz idama 

Gülüyordunuz

Alev alev ay gibi

Işıl ışıldı gözleriniz 

Astılar sizi o çıkmaz dehlizlerde. 

Dışarıda ay, güneş, yıldızlar ve deniz

Hepsi sizin içindi oysa 

Dalgalı sularda yankılanan 

Hepsi sizin içindi yakamozlar 

Ve,

Acı badem kokusu gibi 

Bir beyaz çığlık sabaha kadar 

Yine dalmışım aynalara 

Siz yoktunuz artık. 

Bu şehrin sokaklarında 

Şimdi ayazlardan çıkmaya çalışıyoruz 

Acılarla büyütüyoruz çocuklarımızı 

Yüreğimiz paslı bir kafes 

Karanlık bir deniz 

Bir dipsiz kuyu gibiyiz 

Şimdi uzak denizleri özler oldu yüreklerimiz. 

Terli şimdi sokak lambaları 

Boynu bükük kır çiçeklerinin 

Koskoca geçmiş,uykulara yatırılmış zaman 

Yapraklarını savura savura bir kızıllık içinde 

Tonu değişti gelincik tarlalarının. 

Ruhumuz bedenimizden çekiliyor sanki 

Bağ bozumundan sızan damlacıklar 

Çöl bakışlı gözlerdeki ırmaklara

Uzak denizlere akıyor göz yaşlarımız 

Ulaşamadığımız. 

Gördüm seni dün gece 

Erkenci tohumları açıyordu tomurcukların

Bahar yavaş yavaş yaza çiçek açmakta 

Açelyalar gibi 

Açelyalar gibi...


4 Mayıs 2022 Çarşamba

Tükendi Masalsı Öyküler















Ele avuca sığmaz bir yürek 

Debelenip durmakta 

Göç yollarına düşmüş kuş kanatları 

Erkenci gölgeler düşürmekte yollara  

Bozulmuş göğün, denizin mavi büyüsü 

Şimdi yabancı bize o günler 

Geç kaldık 

Tükendi galiba o masalsı öyküler. 

İçimizde mehtabı doğuran 

Tek bir deniz kalmadı 

Beyaza boyandı, yaz üşümekte 

Çiçekleri kavruldu bahçelerin.

Dün bitti

Gözleri yağmura gömülü 

Sevmek çok güzeldi oysa 

Bir bakış vardı 

Mavi desenli bir derinlikte

Bir bakış 

Tutuşurdu alev alev yürekler. 

İçin için yanan ruhlar 

Beyhude dolaşmakta bir budala gibi şimdi 

Yürümeler yok sahillerde 

Kenetlenmiş parmaklarla,

Yürekleri seğirten fısıltılar yok 

Şimdi çok uzak,çok uzak o sevda şimdi. 

Hangi gülün sapından tutsak

Parmak uçlarımız hep kanamakta 

Hırçın fırtınalar yalayıp geçmekte

Bir türlü savuramadık rüzgarlara 

Leylakların çok olduğu zamanlarda. 

Tükendi masalsı öyküler

Şarkılar türküler tükendi

Mor sümbüllü dağların yaban otlarıydı aslında

Kokladığımızı sandığımız çiçekler.

Gölgesiz bir ağac 

Nasıl da yorgun,

Ateş öyle bir yaktı ki yüreğimizi 

Yarınları düş edemedik,

Kütleşti gözyaşlarımız, dokunamıyoruz 

Aralık kapılardan sızan ışıltılar 

Kırıntı gibi küçülmekte 

Yansımıyor yüzümüze 

Başka çıkış kapısı yok 

Zaman erimeye başladı 

Çok uzak, çok uzak 

Karbeyaz sıcaklığında sevdalar şimdi 

O masalsı öyküler  tükendi

Tükendi 

Tükendi artık...


3 Mayıs 2022 Salı

Isıgın Boguldugu Gece



Sarhoş bir gece başlamak üzere yine 

Gözlerim ufka daldı 

Yasaklanmış bulutların perdelleri yırtılmış 

Yosun kokan bir sağanak yağmur 

Sanki bulutlar yürüyor üstüme üstüme 

Ilgıt ılgıt esen rüzgarlar yerine 

Şimdi yanmakta, yanmakta avuçlarım. 

Ateş basıyor şimdi şakaklarımı 

Gözlerim dolu dolu oluyor 

Ağlayan mahzun bakışlı martılar

Biraz suskun biraz mahçup 

Giz dolu gecenin koynundan 

Nedendir bilmem

Bir bulut gibi kayıp gittiler. 

Gece bozmuştu bir kere

Çekiyordu küreğini sığlıklara balıkçılar 

İçli deniz şarkıları duyuluyordu uzaklardan

Bir alev topunun ortasına vura vura. 

Lekeliydi bakışları 

Akşamın alacasına saklanan yıldızların 

Siyaha batıp batıp çıkıyordu ışıltıları

Gölgelere kırıktı dalgaların 

Yakamozlara sarılışları. 

Büyülü bir kristal 

Bir gün batımı

Öper mi denizi bir daha ihtişamla 

Göğsümden bir yakamoz 

Güllerini koparırmı suların bir daha bilmem.

Kıyılarda unutulmuş

Kuytu bir köşelerde sevişen martılar 

Artık gecenin koynunda iç çekmektedir,

Damla damla tükenmekte 

Dipsiz, uçsuz bucaksız uçurumlarda 

Boğulup gitmekte şimdi ışıltıllar .

Dedim ya,

Karanlığı yırtarcasına

Telaşlı bir ateş yanıyor içimde

Neden diye sormayın artık

Birdaha hiçbir şey eskisi gibi olmayacak

Çıkmazlardan kurtulmaya çalışan  cemreler

Ne varsa avuçlarımızda 

Kül bırakacak yerine 

Kül bırakacak

Kül bırakacak..


2 Mayıs 2022 Pazartesi

istanbul Sevdam Benim

1850 ler




















Bir şeyler anlatmak istersin ya hani
Aşk gibi
Dalar ya gözlerin uzak kıyılara
Deniz mavisi, yosun saçlı bir sevda gibi
Galatanın ve Kız Kulesine cilveleşmesi gibi
İstanbul sevdam benim.
Parlayan bir sahilin kıyısında
Gözler kısılır
Bir martı kümesi tüner iskeleye
Dudaklarda hala o şarkı
İstanbul sevdam benim
Bir rüyada kaybolursun sanki
Gözler buğu buğu.
Her sahilin götürdüğü yer başka başka
Hepsi bir başka siner içine koku koku.
Akşamın büyülü kapısı aralanır
Değişir renklerin tonu
Martı sesleriyle,
Duyulur uzaktan bir vapur düdüğü
İskelenin dibi köpük köpük
Suların kanı kaynar.
Tam zamanı değil mi şimdi dokunmanın
Gökyüzü, ay ve yıldızlara
Yaldızlı gecelerin perdeleri gibi yakamozlar
Öyle güzel öyle şiir tadında
Bir şeyler beklermişcesine
Okşar yüzünü ılık rüzgarlar.
Şimdi karşı sahillerde ışıltılı yansımalar
Gün batacak birazdan
Hadi, bütün içkiler benden bu gece
Şimdi kızıl bir şarap içmek zamanı,
Bir sahil meyhanesinde
Yada bir şişe rakı
Yanında uskumru, ıskara
Peynir, salata, midye tava
Saymıyorum başımıza çöreklenen çığırtkan martıları .
İşte, ben bir başka seviyorum İstanbul'u
Bir başka şiirler yazıyorum, bir başka duyguyla
İstanbul sevdam benim
Aralayıp gidiyorum hayal perdelerini
Ne dünden, ne bugünden
Nereye baksam
Uçsuz bucaksız bir mavinin ortasında
Hiçbir şey senin gibi
Bende derin izler bırakmadı
Derin izler bırakmadı...