Sen hep böyle mi bakarsın ? 

Ilık ılık buğulu gözlerle, bana uzaktan 

Sen hep böyle mi seversin ? 

Fısıltılarla, o tatlı sözlerle mi 

Uykularımda okşar gibi yüreğimi.  

Uzak sularda herhangbir damla gibi  

Göğe dokunuşları gibi bulutların 

Kelebekler gibi hafif savruluşlarla 

Nasılda kaynaşıp, nasıl da duruluyor gözyaşların

Sen hep böyle mi ağlarsın ? 

Sen hep böyle mecbur musun ?

Hiç olmayacak sevmelere

Sen hep böylemi yakacaksın beni

Gözlerimi yumduğumda hep içimdesin. 

İçimi titreten sessiz bir aşksın

Bahçelerine daldım gözlerinde bir düşün

Ürkek ve dilsiz susarsın

Hercai yalnızlıklar içinde durmadan

Sen hep böyle susar mısın ?

Sen hep böyle susarak mı seversin ? 

Aşk denen şey  nasıl bir şeydi bilmezdim

Nedir, hangi çiçekten sinsice sızdın yüreğime

Beni benden aldın,

Bir yarım gül, bir yarım diken

Tırmalıyorsun içimi,

Ufuğa karışan gelincik çiçeği gibi

Sen Hep Böyle mi...

Sen hep böyle mi bakarsın ?

Ilık ılık buğulu gözlerle, bana uzaktan

Sen hep böyle mi seversin ?

Fısıltılarla,o tatlı sözlerle mi

Uykularımda okşar gibi yüreğimi. 

Uzak sularda herhangi bir damla gibi

Göğe dokunuşları gibi bulutların

Kelebekler gibi hafif savruluşlarla

Nasılda kaynaşıp, nasılda duruluyor gözyaşların

Sen hep böyle mi ağlarsın ? 

Sen hep böyle mecbur musun ?

Hiç olmayacak sevmelere

Sen hep böylemi yakacaksın beni

Gözlerimi yumduğumda hep içimdesin. 

İçimi titreten sessiz bir aşksın

Bahçelerine daldım gözlerinde bir düşün

Ürkek ve dilsiz susarsın

Hercai yalnızlıklar içinde durmadan

Sen hep böyle susar mısın ?

Sen hep böyle susarak mı seversin ?

Aşk denen şey nasıl birşeydi bilmezdim

Nedir, hangi çiçekten sinsice sızdın yüreğime

Beni benden aldın,

Bir yarım gül, bir yarım diken

Tırmalıyorsun içimi,

Ufuğa karışan gelincik çiçeği gibi

Orada bir yerde duruyorsun

Sen hep böyle mi seversin ?

Gülerek.  

Sen her gidişinde terkedilmiş kıyılar bıraktın bana

Hüzünlü ayrılıklar bıraktın

Sen hep böyle mi gidersin ?

Ben uykulardayken habersiz. 

Sen hep böyle mi yaparsın ?

Mevsimi tutuşmuş bahçem yanmakta

Solmaya yüz tutmuş bir çiçek

Kırılmış bir ağaç dalında yaprak gibi

Bir aşkı bırakarak geriye

Ne ara gelip geçtin hayatımdan

Ağlamaya vakit bırakmadan

Alıp yüreğimide gittin, gittin. 

Sen hep böyle mi gidersin ?

Orada bir yerde duruyorsun

Sen hep böyle mi seversin ?

Gülerek.  

Sen her gidişinde terkedilmiş kıyılar bıraktın bana

Hüzünlü ayrılıklar bıraktın

Sen hep böyle mi gidersin ?

Ben uykulardayken habersiz. 

Sen hep böyle mi yaparsın ?

Mevsimi tutuşmuş bahçem yanmakta

Solmaya yüz tutmuş bir çiçek

Kırılmış bir ağaç dalında yaprak gibi

Bir aşkı bırakarak geriye

Ne ara gelip geçtin hayatımdan

Ağlamaya vakit bırakmadan

Alıp yüreğimi de gittin, gittin. 

Sen hep böyle mi gidersin ?

Kaç gecedir uykusuzdur bu gözler

Bir türlü sabah olmayı bilmez

Talan olmuş yüreğinde

Serseri bir rüzgar esmekte,

Derin yamaçlardasın

Çoraklaşmış bir hava ile birlikte. 

Aklını, kalbini, yüreğini

Gövdeni verdin yeri geldi

Kendine bile karşı koydun gün geldi

Yüzyüze gelemedin 

Bir türlü kendi kendinle

Kıramadın zincirlerini

Bakamadın aynalarda yüzüne

Sonrası mı ?

Yaralısın. 

Bulmayı çok istediğin şeyleri kaybettin hep

Bir gülü koklayayım derken kanadı avuçların

Her şey boştu, yoktu

Bomboştu işte, avuç için yaralı,

Bakarsın bazen, bakarsın etrafa

Bomboştur bakışların

Takılırsın aynı noktaya

Yaralısın. 

Bir yere yaklaşırsın, bir ses gelir kulağına

Yeşil otların uğultusu altında

Belkide bir adam ölüyordur

Belki de bir sona yaklaşan,

Kırılan bir umudun kıyısında bulursun birden kendini

Bulursun ağlarken yüreğini

Çünkü, yaralısın. 

Ayaklarının dibinden geçer hayatın

Bir başka sen olursun, sen olmadan

Vakitsiz zamanlarda bölünür durursun

Kaybolursun, kalabalıklarda boğulursun

Sessizce boşluklarda, duman duman

Bir şehrin kuytu köşesinde, kendini nefessiz bulursun. 

Acıdır nefes almak çoğu zaman

Yıllarca umudun ne oldupunu anlamadan

Bekledin birilerini,

Karıncaların uğraşına bir anlam vermeden

Bekledin,

İşte bu yüzdendir

Kalbin yorgun

En derin acılarını öper

Yamalı bir sevdaya bulanır yüreğin

Dünyanı cehenneme çeviren kim seni

Anlamadın,

Farkına varmadın

Oysa yaralısın.  

Değiştiremedin bir türlü

O çoraklaşmış kafaların yerini

Bir lokma ekmeğe muhtaç eden seni

Değiştiremedin bu düzeni,

Biliyorum, susuyorsun

Ama yaralısın

Farkında bile değilsin...

Nasıl hatırlanmaz

Denizin uğultuları

Uzaklardan

Sahile vuran köpük köpük dalga

Sesleri

Bir türkü gibidir

Haziranın sancılı akşamları,

Balıkçıların gecesinde, 

Uzaktan gelen yanık sesleri

Nasıl hatırlanmaz

Beni işte bu bağlar rıhtıma,

Bir ince sızı damıtır gibi

Denizden

Yüreğimize...

Öyle bir geçer zaman ki

Hayallerle, düşlerle,

Özlemlerle, sevinçlerle

Hüzün ve kederlerle

Umut ettiğimiz bekleyişlerle geçer

Hoşçakal diyemeden bize. 

Bir dünya umuda sarılırız

Bizim sandiğımız zamana sıkı skıya

Oysa uzaklarda kalır tadı

Bir sigara içimi gibi

Avuç içi kadar mutluluklarla

Öyle bir geçer zaman ki

Ayışığı gölgesinde

Kum ve köpükler arasında avuntularla,

Oysa,

Bir tutam  maviydi hayallerimiz

Hayatın giden tadına varmaktı düşlerimiz

Bir sabah 

Bir gökyüzü, bir avuç denizdi

Göreceğimiz.  

Öyle bir geçer zaman ki,

Ruhlar çekilir 

Yenik düşlerin yastığına gömülerek

Karayel gibi vurur yüzümüze

Karabasanlar gibi uykularda

Bir hançer gibi saplanır 

Zaman yüreğimize,

Bakarsın birgün

Birbaşına yalnızlığınla tanışırsın 

Yıllar sonra,

Silinir izlerin sokaklardan

Hiçliğin kalır kaldırımlarda. 

Öyle bir geçer zaman ki

İçindeki çığlığı duymadan

Suları tutuşur yüreğimizin

Ciğerimize çekeriz soluğunu

İçimize yakarcasına zamanın

Yola çıkar gideriz

Bir rüzgarın sert esintilerine kapılarak. 

Öyle bir geçer zaman ki

Ürkek ve çatlak dudaklarımızda kalır

Uzun ve gölgeli aşkların tatları

Göz yaşlarıyla karışık. 

Kaç orman sökülür yüreklerden bilinmez

Sancılara dalarak

Kaç dikenle, delme yarışına gireriz

Artık kabuk tutmaz olur içimizdeki yaralar

Ritmini tırpanlar gibi sanki yüreğimizin. 

Öyle bir geçer zaman ki

Zamanın eli değer bir gece yüzümüze

Kırılıp dökülür aynalar,

Artık geri veremezsin aldıklarını

Kimbilir neler hissedersin

Kim bilir,

Islanır gözlerin

Islanır gözyaşların...

Öyle kazılı duruyor ki hala adın  

Yüreğimin derinliklerinde  

Sol yanımda tomurcuklanan bir iz var  

İçimde yeniden çiçeklenen, 

Bir sarmaşık gibi sarılmış, 

Sen bir başkaydın  

Hep sen geliyorsun aklıma  

Unutamıyorum, 

Çağırsam yine gelir miydin ? 

Zamansız bir vurgun bu sevda 

Yüreğim sende kaldı,alamadım,

Gözlerin düşüyor gecelerime

O yosun rengi gözlerin,

Çağırsam yine gelir miydin

Mavi bir kuş kanadında, düşlerime. 

Ah güzelim

Dinle bak nasılda süzülüyor akşam güneşi

Kor gibi nasılda dokunuyor ışıltıları

Gözlerin gibi dalga dalga yüreğime

Orada bir yerde

Bütün özlemlerle beni

Bekler gibi hissediyorum seni

O derin kızıllıkta,

Açtım kollarımı

Çağırsam yine gelir misin yanıma? 

Eşeleyip duruyorum

Zamanı,kanatırcasına

Kaç yerimden yara almışım meğer

Aklım almıyor bir türlü

Göğsüm sıkışıyor üşüyorum,

Üşüyor anılar

Ayaz yemiş bir kar çiçeği gibi,

Bak sende orada duruyorsun

Bak iyice

Sende üşüyorsun

Benim gibi

Çağırsam yine gelir miydin

Iskalanan şafaklardan kaçarak

Yeniden...

Beyaz köpüklerle dalgalara karışan

Ben fırtınalarda tutsak bir yaprak

Tutuşan kalbimin ateşi gibi

Kabuk tuttu yüreğimdeki yaralar.

Zamansız çığlıkların sesini örter 

Yalnızlığın nefesi. 

Kaçamak bir yaşamın gölgesi gibi

Sonsuz bir boşluğa dalmış gitmekteyim

Yarıştım yağmurlarla sabahlara dek..

Sol gözü nemli bir gökyüzü..

Fırtınalı duyguların eteğinde,

Düşerim yola,susarak 

Çoğalan çığlığın ardından

Yalnızlığın nefesine sığınarak

Ağlamayı bile unuttum artık

Kaybolmuş hayaller peşinde koşmaktan

Sararmış, eski resımlerde hüzünler

Sonra titreşir kelimeler.

Mor kıvılcımlar geçiyor gözlerimin önünden

Yasemenler unutulmuş 

Dağınık şiirlerimde benim

Hep susmalar, hep susmalar. 

Kara yıkıntılarını görüyorum ömrümün,

Son bir yaprakta düştü benden habersiz

Kanadı kırık bir akşamda çaresiz,

Kapanır kapılar ardımdan

Gıcırdayan sessizliğinde

Gün bitti ne yazık ki

Lambayı yakmak lazım

Sensizliğin nefesinde

Sesini duymak lazım...

Göğe damalar gibi yapışmış yıldızlar altında

Denize düşüyor aksi, 

Kırıla kırıla ayın

Deniz anası gibi açılıp kapanan kanatlarıyla

Gidenler gelenler, 

Yeniden gidip gelenler

Bir sürü martılar geçiyor, bir sürü martılar

Başımızdan

Görüyorum ki,

Bir sevdayı büyütüyorlar seninle

Buğulanarak, soluksuz ve sessiz,

Yoğun bir erguvan kokusu yükselir gibi

Kıyılarda...

Hadi gel gidelim bu gece 

Agora Meyhanesine

Kaldıralım kadehleri

Vuralım rakının dibine

İçelim sabahlara kadar 

Kana kana şerefine. 

Yeni bir düş kuralım baştan

Yeni bir gece,

Sessizliğin içindeki o cennete

Pembe bir roman renginde

Gözleri bulut dolusu

Bir kadeh kaldıralım birlikte. 

Sendelenip düşmekte sanki 

Üzerimize yıldızlar

Güneş doğmayacak belki de

Agora methanesinde,sabaha

Ince ince yağmurlar yağacak 

Umduğumuz yerlere  

Kar yağmdan belki. 

Bir kadeh kaldıralım seninle rüzgarlara

Agora Methanesinde,

Belki bizi bekleyenler vardır

Derin bir kızıllıkta,

Ilık rüzgarların vurduğu 

Çiçekler takalım birlikte saçlarına

"Beyaz zambaklar ülkesin"den 

Aşırarak. 

Bir yıldız.indirelim rüzgarın eteğinden

Şerefine,

Bir kadeh kaldıralım

Geri dönmek için yeniden başlangıçlara

Hadi, dudak izlerini bırakalım

Agora meyhanesinde,kadehlere

Yeni bir öykü yazalım,

Yeni bir şarkı olsun

Burası Agora Meyhanesi

Burda yaşar aşkların en divanesi

En şahanesi, en güzeli

Bu son buluşmamız

Belki de son defa,

Kim bilir, bir daha görüşemeyiz demiştin

Kal demiştim, gitme demiştim sana,

Gözlerin yaşlı

Bana kollarını açmıştın sevgiyle

Sana bin can feda demiştim tutkuyla,

Söz vermiştik birbirimize

Yağmurlarda,çamurlarda, 

Sımsıcak yüreğimizle sarmıştık

Biricik sandığımız sevdalarımızı. 

Suçumuz neydi bizim

Gözlerin gibi yalansız sevmiştim seni

Derin bir deniz gibiydi

İçinde kaybolduğum,

Sen başkaydın

Dudakların ateşten bir güldü sanki

Yüreğimi hoplatan

Seni sevdiğimi söylerdim her gece

Biricik sevdiğim, sevdamdın. 

Isıtamıyorum kalbimi

Isıtamıyorum gönlümü

Ağlar şimdi, açılmaz oldu yüreğim,

Biliyorum

Bekliyor seni bir başkası,

Gideceksin biliyorum

Susuyorsun

Suskunsun

Git istersen

Git,

Galiba bir günah işledim, kaybettim

Yıllar neleri götürmüş özünden bilemedim

İçim yanıyor, tutamıyorum

Şimdi kendi kalbimle

Kendi derdimle derinliklerdeyim

Yüreğim hüzünlerle dolu

Kendimden kaçmak istercesine...

Yokluğunun sancısı çöktü gecelerime

Bir rüzgar saçların sandı yalnızlığı, avuçlarımda

Öyküler yazılmıyor artık yağmurlarda, sevdalı

Damla damla sızıyor ıslak yara gibi içime hasretin

Alıp götürüyor yine beni ötelere bir yerlere. 

Bir şeyleri eksik bu öykünün sanki

Bir türlü dökülmüyor şiirlerime imgelerim,

Denize küsmüş martılar yokluğunda

Aşka, sevdaya küsmüş

Sokak lambalarının ışığına,

Durup dururken gökyüzüne küsmüş

Çam kokusuna, kuş seslerine

Yağmur sonrası gökkuşağına küsmüş tümcelerim. 

Neyi kayıp, neyi eksik bu öykünün

Neyi uçup gitti avuçlarımdan,

Düşmüş papatya yaprakları bir bir

Hangi çiçekler soldu bilmiyorum. 

Derin susmalar var bu öyküde 

Kimse bilmiyor kaybolan şeylerin yokluğunu

Benden başka, kimse bilmiyor,

Ah ne çok denedim, gidenler gitmiş çoktan oysa

Kalan ben

Susan kalemim

Şiirlerim küs senin gidişinle bana. 

Cemrelerde küsmüş baharı getiren

Dönmez olmuş kuşlar dönencelerde

Yaralarım daha derine, daha derine inmekte şimdi. 

Bulutlar geldi geçti hep yanımdan

Hep eksik kaldı bir şeyler şiirlerde

Öyküleri yazılmıyor yağmurlarda sevdaların,

Yıldızlar derin uykularda

Dalgasız bir ay sularda

Yakamozlar suskun

Yokluğunda.

Bir şeyleri eksik bu sevdanın...

Bugün bir başka yanıyor yüreğim

Bitmeyen bir sancı kaldın dünümde

Karanlıklar içinde darmadağın,

Kolu kanadı kırık bir kuş gibi. 

Bıçak açmıyor ağzım, 

İnanmak gelmiyor içimden

Darmadağın yüreğim gidişinle

Bir tutam gökyüzü mavisiydi oysa düşlerim,

İlk defa bu kadar kaybolmak istedim kendimde

Gelgitler yordu beni

Kalbimi uyuttum, bıraktım aklımı

Güneşin kavurduğu bir çöl şimdi. 

Bunca çakıl taşları arasında

Küçük çiçeklerin açtığını göremedim güleryüzle

Uçuk rüyalardan dönemedim gerçeklere,

Yağmalanıyor uykularım karabasanlar içinde

Yitirmiş ruhunu duygular

Karayel gibi vurmakta yüzüme. 

Silinir izlerim sokaklardan

Hiçliğim kalır gölgelerde,

Bir gün batımını göremedim,

Denizi öperken ihtirasla

Okşayamadım bir sarı saçı

Tadını kaçırmadan mehtabın. 

Hangi yanlışın bedelini ödüyorum

Bir gülü sevemedim dikeniyle

Damlayıp duruyor şimdi o kızıl kan. 

Geçip gitmekte zaman, çevrem boşalmakta birden

Aynalara bakmak koyuyor bana

Yüzüm darmadağın. 

Ayrılık zor 

Koklayıp sevmeden yok oluşlar. 

Beyaz bir konfeti gibi, yıldızların döküldüğü gecelerde

Öyle sarhoş oldum ki

Alışamadım bir türlü yokluğuna

Hayat işte,

Tıpkı bir kadeh şaraba benzer

Ne zaman bittiğini anlayamadığın

Darmadağın yok oluşlar. 

Akşamın alacasına saklanan

Suları tutuşmuş bir yürek

Ağdalı inatçı bir sızı,

Duy içimdeki sesi

Bir anlat bana

Bir anlat nasıldı,

Darmadağın olmuş bir yüreğin çığlığı

Nasıldı ?

Bir yürek var şuramda

Ateşten bir ırmağa karışan

Kanıma işleyen, beni deli eden bir yürek,

Yandıkça yanıyor içindeki o mavi deniz

Bir yolcuyu bekler gibi bakıyorum uzaklara

Kaybolup gidiyorum, yapayalnız kalarak iskelelerde.  

Çok uzaklardasın, yine gelirmiydin bana

Fırtınalı gecelere gömerek kutsal demini sevdanın

Bende gördüm, içtim yudum yudum seni

Gözlerin kaldı serin bir deniz gibi,

Senin bende düşlerin kaldı. 

Bir daha gömüyorum yüreğime uzak ufukları

Uzak ıssız denizlerin rüzgarlarında seni. 

Bir şeyler eksilip gidiyor gecenin koyu karanlığında

Gitmek istediğim yerler vardı oysa uzaklarda,

İndiriyor gece perdelerini , ay düşüyor sulara

Çok uzaklarda yıldızlar daldı derin uykulara.  

Göğün aynasından yansıyan

Bir zaman geliyor harmanlanıp yağmurlardan

Bir şeyleri eksik galiba gelen bu uzak ufukların,

Bütün hüzünleri okşar gibi birer birer

Ay kırılmakta , damıtırken son akşamın güneşini. 

Ne söyleyeceğimi, nasıl kısa keseceğimi bilmiyorum şiirlerimi

Gözlerin birikmekte gözlerime damla damla

Çıkarıp atamıyorum seni bir türlü, oya gibi işlenmişsin yüreğime,

Kararan gecelerin şafağında, sarı laleler solmuş yine

En solmaz dediğim güller solmuş gidişinle. 

Tutamadığım, avuçlarımda uyuyan tatlı bir hayaldin sen

Çoğalışı ayçiçeklerinin güneşe hasreti gibi

Ellerini son defa yanağıma koy, okşa ısıt yüreğimi yürekten. 

Uzat ellerini, uzat ufuklardan bana son defa

Dokunalım açan kırgın çiçeklere birlikte

Salalım gökyüzüne gece kuşlarını

Duyarız belki yankısını uzak ufuklardan gelen

Büyük hayallerimi besleyen sesini

Görürüm belki umuda benzettiğim seni. 

Zaman dediğin ne ki gülüm

Uzak ufuklarda kalan

Acı, hüzün, hasret ve yürek yangısı...

Bulut toplamakta ıslak bir mavi

Ay batacak birazdan

Tut elimi sıkıca 

Zaman erimeye başlamadan

Söküp atamıyorum seni içimden. 

Örselenmiş incinmiş bir hayat

Daha yalnız daha yoksun

O toz pembe hayaller,

Gidişinle şimdi. 

Çözemiyorum 

Kayıp cemrelerin düğümlerini

Menekşe mevsimleri hep uzaklarda

Kar tutmuş laleler gidişinle

Çok üşüyorum çok, 

Buz gibi parmak uçlarım. 

Alev alev yanan sular

Derin bir sessizliğe gömülür, gidişinle

Yaz ırmaklarının suyu çekilir,

Tenlerin koyu gölgelerinden

Son bakışlardaki o gözler kurşun gibi seğirmekte,

Sonu gelmeyen bekleyişlere günlerce,

Susmalar başlar yalnızlığa, 

Derin susmalar

Gidişinle. 

Yüreğimin dokunamadığı bir yerine vurmakta bir neşter,

Kanamakta

Sensizliğin sisler içindeki sevda masalları

İki korkak gibi kendimi avutarak

Haykırmak istiyorum, 

Haykıramıyorum bir türlü

Çığlık çığlığa haykırmak

Dayanamıyorum, 

Gidişine. 

Ruhum çekildi içine

Gidişinle

Yenik düşlerin yastığına gömülerek,

Sarp dağların rüzgarlarında teğelli

Hiç uyanmak istemediğim derin rüyalar. 

Kimi hafifçe okşardı ruhumu, 

Usulca sokularak

Çürüdü gidişinle içimdeki allı pullu balonlar,

Sessizce demlenmekte şimdi o hatıralar

İççektikçe inlemekte hüzün yüklü mısralar. 

Bu şehirde,

Ne ben olacağım, ne o sevda gidişinle

Bilinmez yerlere gideceğim,

Söker alır fırtınalar belki beni

Göçebe bir ruhla çatışarak

Hep susmak kalır bana, hep susmak

Hepsi yara, hepsi kara...

Masmavi bir derin deniz senin gözlerin

İçinde boğulduğum

Bir yağmur sonrası gökkuşağı gibi

Gülümseyişin,

Buram buram kokan

Bir rüzgar sarmış saçlarını

Eski yağmurlardan kalmış

Yosun kokan. 

Ah nasıl yaktın beni be kadın

Nasıl bir çırpıda yaktın yüreğimi,

Bir kuş olup uçasım geliyor

Göğsümden yüreğine konasım

Vazgeçilmez bir tad

Bir su, bir ekmek gibisin. 

Adın yazılı gövdemde

Sana o derece tutkunluğum

Toz zerresi gibi savrulmaktayım

Rüzgarlarda

Bir düşten bir başka düşe. 

Ah gözleri bulutsu kadın

Bir başka sarıp sarmaladım seni

Yıldızdan konfetilerle

Her gece 

Köpük köpük dalgalarda

Ayın sulara düşerken nefesi

Seni öptüğüm yerde

Ah nasıl yaktın beni kadın...

Binlerce yıldızın oynaştığı gecelerde

Ateş böceği gibi ışıldamakta gözlérin

Gök bahçelerinde, ay gibi doğmakta yüzün

Bir serin ırmak olur akar

Yüreğime usulcacık sesin

İçimdeki hangi buzları eritir 

O ılık nefesin. 

Bütün sözcükler tükenir dudaklarımızda

Susarız ikimiz de

İlkin yağmur düşer tenimize

Sonra sürgün verir gelinciker

Selam durur şafağa

Kalbimizde ince bir sızı

Bir doğum sancısı başlar aşkın. 

Gümbür gümbür bir ses duyulur içimizde

Köpük köpük çağlayanlar gibi

Bir tutkuyla dökülür hıçkırıklar

Kocamanlaşır birden gövdemiz

Başlar damarlarımızda derin bir kızıllık,

Yüreğimizde zonklamalar

Kuşlar havalanır gelir konar

Omuzlarımıza.  

O tül perdeler arasından süzülen

Öyle bir ay aydınlatıyor ki odaları şimdi

Ilık ılık akmakta derin denizlere

İçimdeki nehirler,

Dalga dalga vuruyor

Yüreğimin kıyılarına, hınzırca...

Sıyrıldı koynumdan

Çekildi gül kokulu ırmaklar,

Kalbimde ince bir sızı var

Bir sağanak yağmur yine

Hüzün kokan

Bir ayrılık var. 

Sulara gömülü

Bir hüzün resmi çiziyor

Gözlerin,

Oysa birlikte sevmiştik

Birliklerde ıslanmıştık

Birlikte ağlamıştık

Yağmurlarda. 

Kırıldı yüzün

Gözümün aynasında

Yüreğime dokunuşun nedendir

Susuyorsun. 

Üzgün müsün

Gidenler için

Bitenler için

Üzgün müsün,

Ne kadar çok incinip kırıldık

Ne kadar ağladık

Neden,

Bu kadar acı olan ne ?

Biliyor musun ?

Boş ver demiştin ya

Bana boş ver,

Yüreğime oturdun

Çıkarıp atamıyorum

İçimden

Bir türlü seni

Hüzünlü şiirlere 

Bandırıp duruyorum

Yarım kalan hikayemizi. 

Çok şeyler bırakıyorum geride

Boğuşup duruyorum

Keşkelerimle,

Ah olmasaydı bu ayrılıklar

Biliyorum

Adı yok bu gidişlerin,

Mademki gideceksin

Ne olur

Ellerine alda git yüreğimi

Uyut avuçlarında

Saçılan mevsimlerin çiçekleriyle

Geceye kalan son hatıralarda. 

Yasladım başımı gecenin koynuna

Sarıldım kırılgan bir yaprağa / dala

Yoktun sen

Ben zaten yoktum sende

Şimdide yoktum,

Ama yine de özledim seni yine de

Sesini

Kokunu

Nefesini

Dokunuşunu.  

Derin bir kızıllıkta

Kanayan bir yara

Bir yanımda,

Bir gül savurdum rüzgarlara

Karalar bağlamış bendeki çiçekler

Umduğum yerlere kar yağmış meğer

Kim bilir,

Bir yerlerde

Bekleyen biri vardır seni

Galiba 

Hüzün şiirleri yazmak kaldı bana

Geriye...

Bir başka yaz

Bir başka gece, bu gece

Alev alev çalkalanmakta

Yıldızlar sularda

Son rüzgarını bekleyen bir denizde,

Göğsümüzde bir yakamoz

Ay gibi gülüyordu yüzün

Işıl ışıl şiir kokuyordu bakışların,

Yosun kokuyordu ellerin,

Buram buram. 

Aşk diye bir şey var mı acaba ?

Her gün gövdemde büyüyen

Gölgesini aradık, ayak izlerinin

Kumsallarda sen ve ben

Her akşam, her gece

Yetmiyordu saatler bize,

Eridi yüreğimiz azar azar

Biraz daha geri çekildi içine

Utangaç bakışlarla

Aşk diye bir şey var mıydı

Anlamadık.  

Bir başkaydı o yıldızlı geceler

Bir şarkı söyler gibiydi dalgalar

Gözlerindeki ışıltılar,

Öyle içten sarıldın ki bana

Sen neymişsin

Coştum, taştım, sonra duruldum birden

Gelde sen sor kolaysa kalbime

Anlamadım neden ?

Bilmezler nasıl da aramışız birbirimizi

Bilmezler gitmek istediğimiz yollar varmış

Kırmızı umutlar

Çiçekler, ay ve yıldızlar

Sevişen martılar

Aşk diye bir şey varmış meğer.  

Hayalin gözlerime düşüyor,

Bir ince fidan gibi bükülüşün

Bir nazik ceylan edasıyla yürüyüşün

Her şey bir başka güzeldi

Her şey bir başka güzel. 

Alıp başını gidecek yine bu yaz

Ne ben olacağım , ne sen, ne o sevda

O bomboş sahillerde

Sadece ,

Kumsaldaki ayak izleri kalacak 

Belkide onlarıda silecek

Başı dumanlı bir şarkı söyler gibi

Dalgalar,

Aşk diye bir şey var mı acaba ?

Bir 

şiir yazmak istedim sana

Yürekten

Bir çalı olasım geldi

Yağmurla toprağın öpüştüğü yerden

Bir serçenin havalandığı

Bendeki,

Bir şiire vurasım geldi seni

Yeni bir şarkı olup kanatlanan. 

Şiir

olup bir yerlere gitsek seninle

Bir seher yelinde çıksak yollara 

Sendeki o büyülü ormana gitsek

Issız tozlu köy yollarından

Ihlamur kokulu

Bir sağanak yağmurda.  

Yazmak

zor

Sana bir şiir yazmak zor

İmgelerim yetersiz kalıyor 

Çöllerde susuz kalmış gibiyim

İçesim geliyor seni

Yudum yudum

Bilemezsin,

Şimdi kanıyor yüreğim

Her şey gövdemde büyüyor

Yankılanıyor

Sana yazdığım şiirlerim.  

İstedim, 

bir şiiri ıslatsın düşlerimiz

Belki bir rüyada ses verir nefesin

Belki bir türkü olursun

Yağmurlarla gelen,

Belki bir çiçek

Oralarda bir yerde

Seni bekleyen. 

Sana,

bir şiir yazmak istedim

Sol yanımda beslediğim menekşelerden

Öbek öbek,

Gülüşünü, gamzelerini

Kırmızı güllerden derlediğim,

Göğsümde yakamozlar

Güzel bir geceye saklayıp

Yumup gözkapaklarımı

Sana bir şiir yazmak istedim

Yürekten, 

sonsuzluğa bir kapı açılır

Dudak izlerini bırakır belki

Belki, sana yazdığım şiirler

İşte o an, işte o an

Yeni bir şarkı olup dolaşmak lazım

Yeni bir öykü yazmak lazım

Yeni bir şiir yazmak lazım sana,

Yürekten...

Nasıl vazgeçeceğim ben senden

Nasıl vazgeçireceksin seni benden

Kendimi bırakıp gitmek istedim

Çıkmak istedim bu şehirden

Kayboldum  kalabalıklar arasında

Aradım

Bekledim

Sen gelmedin. 

Nicedir özlemiştim oysa

Bahar akşamlarını

Bir mavi ay gölgesinde 

Oturmayı,

Bir yazlık sinemada

Siyah beyaz aşkları

Izlemek isterdim seninle. 

Bir kuytu meyhanede

Sarhoş düşlere gömdüm

Seni ve beni,

Sonu gelmeyen bekleyişlerle

Günlerce

Peşine düştüm

Gözlerimde buram buram tüten

Yüreğime akan ırmaklar gibi

Seni. 

Hatırlar mısın,

Ne kadar çok sevdim seni

Ne kadar cok

Seni bir zamanlar,

Gözümde güneştin

Gönlümde bahar

Dağ yelleri gibiydin,

Kenarlarını aşkla boyadığım

Göğsümde esen

Hırçın deli bir rüzgar gibi. 

Gelmemiş birine veda eder gibi

Ayrılığın hikayesini okur gibiyim,

Bir şarkı  koptu dudağımın kenarından

Bir ayrılık şarkısı

Kendimi göndüğüm kuytulara çağıran. 

Bir yaprak düştü avucuma

Sarı bir yaprak

Demek ki onun da işi bitti ha,

Yakında bu ceket ince gelmeye başlayacak

Soğuktan artık korumayacak

Yağmurlar yağacak

Üşüyecek bedenim

Titremeye başlayacak yüreğim,

Galiba gitmeliyim

Gelmemiş birine veda ederek

Gitmeliyim 

Gitmeliyim

Bu şehirden...