4 Nisan 2022 Pazartesi

Yasıyoruz İste, Unutulmak Üzere


















İçinde oyalandığımız kristal bir küre 
Gözlerimizi kamaştıran, 
Ağrılı, uykusuz ve yorgun 
Üst üste yığılan varoluşlar, yokoluşlar 
Sevişmeler,bitimsiz özleyişler 
Yaşıyoruz işte unutulmak üzere. 
Düş tohumlarına sarılmışız günlerce
Neden olduğunu bilmediğimiz
Kavrulur bazen zemheri ayazında
Sahte gülüşlerle yüreğimiz.
Sımsıcak bir sesin peşine düşeriz gecelerce
Sımsıkı sarılmak istediğimiz avuçlara
Yüreğin üşüdüğü yerde çiçek uzatan dostlara
Vurup gider durmadan sinsi bir sarkaç yine de
Bir o yana bir bu yana, içimize vura vura.
Aşk hangi zamana sığar ki bilmem
Mor-lacivert gecelerin derinliklerinde mi,
Göz kırpmayı unuttuk yıldızlara oysa
Solup gitmekteyiz yarım yamalaktan sonsuzluğa
Hayatı yudum yudum içmek varken.
Yayılmış ortalığa kırılgan bir nefes
Yaşamın geç kalmış tınısına takılmışız,
Bir yabani şarkı gibi yakar içimizi
Dönüp duran takılı plaklarda
Eskilerden kalmış aşklarınız.
Bir kıvılcım düşüyor başımızın üstüne
Bakir sevdaların loş ışıklarına uzanan elleri
Yüzümüze serpiştirilmiş bir korkunun gölgesi
Kendi bildiğince kıvranıp duruyor
Dalgaları gülüşlerimizde gizlice.
O oylumlu vedasız yokoluşlar sığlıklarda
Hiç yakışmazdı oysaki şimdi bize
Yaşamak, unutulmak olmasaydı
Nasıl da güzelleşirdi hayat
Nasıl da güzelleşirdi sevdalarımız
Dalında mor çiçekli hayallerimiz .
Yaşıyoruz işte unutulmak üzere
Ne kalır bizden kalan geriye,
Geçmişten
Bir kaç siyah-beyaz tozlu resimden başka
Bizden ne kalır geriye
Bizden kalan geriye
Ne kalır
Ne kalır...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder