Ateşi çalınmış bir cehennem yüreğim
Susturup dindiremiyorum içimin uğultularını
Unutulmuş bir evi,
Bahçenin yaşlı çınarına dayadım sırtımı,
Gövdemin yorgunluğunu
Anılarım yanımda bir kez daha yalnızım,
Çelikten bir pencerenin gölgesine sığınmış yorgun bir yüz
Solgun ve bir bir geri dönüşü olmayan anılar,
Sabahı ardında saklayan
Mor, yeşil çizgili unutulmuş perdeler gelir aklıma.
Bazen hüzzam bir şarkı çaldığında
Hep o gelir
Küf kokan eşyalarla yüz yüze
Boyası dökülmüş
Duvarda asılı kalmış bir çerçeve içinde gülen
Unutulmuş bir yüz gelir aklıma.
Pencere önünden seyrederken
Kimler gelmiştir, kimler geçmiştir o sokaktan
Kimler kalmıştır geçen yılların ardından
Kim bilir neler gördü o yüz
Neler gördü kim bilir.
Ne kokusu kalmış solan güllerin
Ne de bahçedeki begonvillerin
Akasyaların, mor sümbüllü çiçeklerin
Erguvanların açtığı günlerden geriye
Şimdi Erik ağacı hala yerinde,
Yaşlı bir çınar kalmış.
Tükendi gün
Boğazım kurudu
Kadehime dokundu dudaklarım
Bir kadeh rakı kaldırdım
Mazide kalanların şerefine
Ve ...
Çekip giderim, çekip giderim
Bir yanıp bir sönen sokak lambaları arasından
Çekip giderim
Karanlığa asılı hüzünlü bir gülüş ile
Hüzünlü bir gülüş ile...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder