Yeniden düşerken cemreler
İçimdeki ırmaklardanNe kadar şiir varsa savuruyordum
Dudaklarımdan hece hece boşluğa
Bir leylek sürüsü
Yayılıyordu ortalığa
Gökyüzü kadar sınırsız
Bir pamuk ipliği kadar upuzun
Bembeyaz.
Tepeden tırnağa
Parmak uçlarıma kadar
Bir şubat ayazı peydahlandı
Gecenin üstüne serilen yıldız örtüsü,
Işıkları çekildi birden
Düştü derin bir karanlığa gece
Umutların dili tutuldu
Kendi enkazını kazıyordu artık zaman.
Sustum artık
Sustum,
Isırgan otlarına yatırdım
Gömdüm şiirlerimi şimdi
Gömdüm toprağa
Kanayarak kalbim alazlarda.
İçimde ipince bir sızı
Kaşıdıkça, kaşıdıkça kanadı
Yüreğimdeki yara
Sırılsıklam oldu gözyaşlarım
Alışamadım boşluğa yakılan ağıtlara
Baharı ürküten yırtılıp atılan naralara.
Dökülen kum ve kller arasından
Bir türlü açılamaz oldu göğün kapıları
Yürümeyi düşlere bırakamadık
Sarılamadık sevdalara
Sıkışıp kaldık enkazdan odalarda.
Bir gökyüzü
Yıldızları kopmuş
Öksüz kalmış, yetim kalmış
Köklerinden koparılmış yaşamlar
Susuz kalmış sarmaşıklar
Gölgelerini silemedik bir türlü hüzünlerin.
Islak balçıklı çadırlarda
Kundağında yeni doğmuş bir bebek
Sızıp kalacak birazdan,
Ellerini uzatacak yeşil bir dala
Yeniden yeşermek için,
Ötelerde bir yerde
Mutlu leylekler evinde
Mutlu leylekler evinde...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder