Koca bir çınar gibi
Oracıkta duruyorsun öylesine
Kim bilir neler saklıyorsun
Yüreğinde yuvalanan eski sevdaların
Acıların ezikliği okunuyor sanki yüzünde
Üstü örtülen sancılarını bedeli olsa gerek.
Bastırılan isyanlar var
Upuzun tüller çekiyorsun
Dalgınlıkla yığıyorsun gözlerine,
Yurt edinen kardelenlerin gizlice eridiği
Yüreğinde olgunlaşan bir ızdırabın izi var.
Güneşin çekip gittiği saatlerde
Solgun bir ay gibiydi yüzün
Sağanak yağmurlar gibiydi sessizliğin
Dudaklarının kenarından.
Adını koyamadığım
Yalnızlığın bu sığ suları da
Rüzgar gibi bir sarılış var
Hep aynı sancılar işte
Koynunda depreşen
Denizlere karışmayı bekleyen
Sabırsız nehirler var sanki
Gümbür gümbür damarlarında akan.
Bir yaz gecesi
Martıların seviştiği saatlerde
Mehtaba geldin ansızın
Uçsuz bucaksız bir kıyıya dönüşüyordu
Sadece benim duyduğum aynı ses
Yankılanıyordu
Sanki kol kola yürüyordu nefeslerimiz
Peşinden koştum hep
Yetişemedim
Düştüm
Kanadı dizlerim
Tıpkı çocukluğumda olduğu gibi
Bir daha bir daha
Yankılanmayacak galiba
Öylesine,
Aynı ses
Aynı ses...
Yalnızlığın bu sığ suları da
Rüzgar gibi bir sarılış var
Hep aynı sancılar işte
Koynunda depreşen
Denizlere karışmayı bekleyen
Sabırsız nehirler var sanki
Gümbür gümbür damarlarında akan.
Bir yaz gecesi
Martıların seviştiği saatlerde
Mehtaba geldin ansızın
Uçsuz bucaksız bir kıyıya dönüşüyordu
Sadece benim duyduğum aynı ses
Yankılanıyordu
Sanki kol kola yürüyordu nefeslerimiz
Peşinden koştum hep
Yetişemedim
Düştüm
Kanadı dizlerim
Tıpkı çocukluğumda olduğu gibi
Bir daha bir daha
Yankılanmayacak galiba
Öylesine,
Aynı ses
Aynı ses...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder