Bir bardak çay, biraz gülüşün kırıntısı
Yakar mı yüreğinin ateşini çocuk
Yüreğini avuçlarına koyarak ısıtır mı içini,
Karayelin koynunda üşümekte bak hayallerin
Sesını duyar mı bahar, uzaktan senin.
Gözlerinde içimi ısıtan bir mavi vardı oysa
Gidenlerin bıraktığı gözyaşlarının izlerini taşıyor şimdi
Geçip giden koca bir baharı beklerken
Koskoca bir yalnızlık, bir avuç hiçlik var yüreğinde çocuk.
Uzaktan izliyorum,
Gözlerin hüzünlüyken bile, yine de gülümsüyorsun çocuk
Neler geçmiyor ki içimden
Göğün göğsü yetmezmiş gibi
Dünyanı döndürdüler güz kentine
Hep karanlıkta, üşümüş büzülü dudakların.
Adını söyle bana çocuk,
Kisligini çoktan giyinmiş ruhun
Hazandan kalan,üşütüyor yüreğini hüzünler
Seni hiç goremiyecekmiyim gülümserken.
Dalgalı denizlerde hayallerini çıkmazlara bırakan
En diplere vuran,
Soğuk,puslu, bitmek bilmeyen bir kış
Boşunaymış meğer, ağlamalar gülüşmeler.
Hangi güneşin ışığı vuracak şimdi o simsiyah yüzüne
Yokluğun kapısından gidiyorsun çocuk
Rüzgarın sesine karışıp
Aralayıp hayal pencerelerini şimdi
Bir ayaz mevsiminden, başka kış masallarına
Dalıp gidiyorsun
Dalıp gidiyorsun çocuk...
Yüreğini avuçlarına koyarak ısıtır mı içini,
Karayelin koynunda üşümekte bak hayallerin
Sesını duyar mı bahar, uzaktan senin.
Gözlerinde içimi ısıtan bir mavi vardı oysa
Gidenlerin bıraktığı gözyaşlarının izlerini taşıyor şimdi
Geçip giden koca bir baharı beklerken
Koskoca bir yalnızlık, bir avuç hiçlik var yüreğinde çocuk.
Uzaktan izliyorum,
Gözlerin hüzünlüyken bile, yine de gülümsüyorsun çocuk
Neler geçmiyor ki içimden
Göğün göğsü yetmezmiş gibi
Dünyanı döndürdüler güz kentine
Hep karanlıkta, üşümüş büzülü dudakların.
Adını söyle bana çocuk,
Kisligini çoktan giyinmiş ruhun
Hazandan kalan,üşütüyor yüreğini hüzünler
Seni hiç goremiyecekmiyim gülümserken.
Dalgalı denizlerde hayallerini çıkmazlara bırakan
En diplere vuran,
Soğuk,puslu, bitmek bilmeyen bir kış
Boşunaymış meğer, ağlamalar gülüşmeler.
Tomurcuğu buz tutmuş
Taze bir kış masalı gibi yüreğin
Zamana yenik düştün, dalı çürümüş bir ağaç gibi
Uykuların bile bölük pörçük
Gelmek istediğin dünya bu muydu yoksa çocuk.
Beraber yasanmalıydı oysa
Bir aşağı bir yukarı dolaşarak
Karanfil kokan sokaklarda birlikte.
Acılar soğumadan bak yine kar yağacak
Yüzündeki sessiz gülümsemeler
Yıkıldı yolunu bekleyen umudun köprüleri
Üçer beşer çıktığın merdivenler
Birer birer kırıldı basamakları düz yola varmadan.
Dedim ya;
Bu bir kış masalıydı sana anlattıklarım çocuk
Dünü unuttu bahar, o sizi çoktan unuttu
Onlar özgürce uçuşlar başka diyarlara
Karanlığın ortasında bir tek sen kaldın
Güneşi doğmaz bir şehrin
Taze bir kış masalı gibi yüreğin
Zamana yenik düştün, dalı çürümüş bir ağaç gibi
Uykuların bile bölük pörçük
Gelmek istediğin dünya bu muydu yoksa çocuk.
Beraber yasanmalıydı oysa
Bir aşağı bir yukarı dolaşarak
Karanfil kokan sokaklarda birlikte.
Acılar soğumadan bak yine kar yağacak
Yüzündeki sessiz gülümsemeler
Yıkıldı yolunu bekleyen umudun köprüleri
Üçer beşer çıktığın merdivenler
Birer birer kırıldı basamakları düz yola varmadan.
Dedim ya;
Bu bir kış masalıydı sana anlattıklarım çocuk
Dünü unuttu bahar, o sizi çoktan unuttu
Onlar özgürce uçuşlar başka diyarlara
Karanlığın ortasında bir tek sen kaldın
Güneşi doğmaz bir şehrin
Hangi güneşin ışığı vuracak şimdi o simsiyah yüzüne
Yokluğun kapısından gidiyorsun çocuk
Rüzgarın sesine karışıp
Aralayıp hayal pencerelerini şimdi
Bir ayaz mevsiminden, başka kış masallarına
Dalıp gidiyorsun
Dalıp gidiyorsun çocuk...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder