Uyanmışsın bir sabaha
Lacivertini alıp gitmiştir
Ay parçasını, gün parçasını
Uzun uzun, dalga dalga
Kıyıdaki köpüklerini Ağustos.
Nasılda benzer Eylül'e gün
Hüzünle karışık tatlı bir telaş başlar
Sarı bir mevsime sarılırız birden,
Güz kuşları gibi
Ötelere taşınır sanki sevdalar
Yürek kaçar
Bakışlar kaçar.
Eteklerinde telaşlı bir hüzün
El sallayıp
Uğurlanır son iskeleden sevgililer
Eylül'ün ne suçu vardı ki
Durup dururken hıçkırıklara boğulur
Salar erken vedalarını avuçlarından
Süzülerek dökülür gözyaşları
O sıcak bakışların ardından.
Denizle öpüşen
O kızılcık şerbeti akşamların yerine
Bırakır kendini Eylül kokulu dizelere
Bırakır kendini
Güz kaçkını masalsı gecelere.
Saçak altlarından ıslanıp geçtiğimiz
Yağmurun yüzü bile değişir
Toprak kokusu tüter burnunda buram buram
Öyle bir tutku, öyle bir dilsizlik başlar
Yaprak dökümleridir, güz rüzgarlarıdır
Bir aşk, bir sevda başlar
Bir şarkı dillenir dudaklarda yeniden
Eylül kokulu
Eylül kokulu...