31 Ağustos 2024 Cumartesi

31 Ağustos 0

Eylül Kokulu Dizeler





Uyanmışsın bir sabaha 
Lacivertini alıp gitmiştir 
Ay parçasını, gün parçasını 
Uzun uzun, dalga dalga 
Kıyıdaki köpüklerini Ağustos. 

Nasılda benzer Eylül'e gün 
Hüzünle karışık tatlı bir telaş başlar 
Sarı bir mevsime sarılırız birden, 
Güz kuşları gibi 
Ötelere taşınır sanki sevdalar 
Yürek kaçar 
Bakışlar kaçar. 

Eteklerinde telaşlı bir hüzün
El sallayıp
Uğurlanır son iskeleden sevgililer
Eylül'ün ne suçu vardı ki
Durup dururken hıçkırıklara boğulur
Salar erken vedalarını avuçlarından
Süzülerek dökülür gözyaşları
O sıcak bakışların ardından.

Denizle öpüşen
O kızılcık şerbeti akşamların yerine
Bırakır kendini Eylül kokulu dizelere
Bırakır kendini
Güz kaçkını masalsı gecelere.

Saçak altlarından ıslanıp geçtiğimiz
Yağmurun yüzü bile değişir
Toprak kokusu tüter burnunda buram buram
Öyle bir tutku, öyle bir dilsizlik başlar
Yaprak dökümleridir, güz rüzgarlarıdır
Bir aşk, bir sevda başlar
Bir şarkı dillenir dudaklarda yeniden
Eylül kokulu
Eylül kokulu...

30 Ağustos 2024 Cuma

30 Ağustos 0

Güz Öncesi






Kırılgan, bunalmış 
Tuhaf kokularını dağıtıyor anılar 
Yaralıdır artık bakışlar 
Geride kalır, her şey gibi hatıralar. 

Sallayıp gövdeni, 
Ilık bir yel eserken yaprakların altından 
Neler gördü, neler kaldı geçmişten aklımızda 
Geçtiler ve gittiler en sevdiklerimiz 
Yoktular artık hiçbiri yanımızda. 

Vakit herhangi bir günden farklı 
Yakıcıydı yine böyle güneş 
Karanlıkta eritip durmakta 
Güz öncesine yaklaşan günleri. 

Uzun yaşamak kolay, ya hatırlamak her şeyi
Kimler geçti, kimler gitti sayamadım.

Bazıları bulanık, kimisi çok berrak
Düşler yine kandırmış beni
Yokluğundan anladım,
Ara sokaklarda kaybolmuş
Düşünerek uzaklaşmış benden
Güz öncesi hatıralar.

Sessizliğe bürünüyor
Dalın en ucundaki yarılmış mor incir
Öylece duruyor hala üşümüş yanlarımı saran rüzgar,
Gözyaşlarım kupkuru gezinip duruyor
Basireti bağlanmış içimde bir yerlerde.

Nasıl olsa yeniden devşirilir /yeşerir
Çiçek tohumları bahara
Ama;
Ama ben şimdi nereye sığınacağım
Neresindeyim güz öncesi hayatın
Bilemedim
Bilemedim...

18 Ağustos 2024 Pazar

18 Ağustos 0

Küskün Mor Menekse



Yorgun başını kaldırıp gökyüzüne 
Derin derin baktı gecenin saatinde 
Ne ay, ne de yıldızlar parlıyordu 
Arsız arsız yüzüne vuran bir rüzgar 
Ayazı iyiden iyiye hissediyordu 
Üşümüş, yağmur vurdukça yüzüne, 
Yorgunluk çökmüş bedenine 
Güz dönümüne yaklaşmıştı belli ki 
Ne yıllar eskitmiş, nice fırtınalarda. 

Küskün mor menekşe elinde
Bekleyip duruyordu
Kime el salladı bilemedim
Özlem mi dersin belki de sıcaklığı derin
Kavuşamamak mı dersin, bir aşk mı yoksa
Ayazı bu kadar sert mi vurmuş yüreğine.

Derin bir sessizlik
Karşı pencerenin loş ışıklı camını dövüp duran
Rüzgar deli deli, savuruyordu yaprakları.

Boşluğa gömülmüş bakışlar
Karanlıkta eridi sanki gözlerinin feri
Hayal kırıklığı
Yağmurla karışık kirpikleri
Şimdi ağaran teninden bambaşka rüzgar süzülür.

Geriye ne kaldı ki
İlkin küskün menekşeyi savurdu rüzgara
Sonra ayak izlerini bıraktı sokağa
Ve bir adsız gölge gibi kayboldu
Göğsü gürültülü gecenin koynunda
Göğsü gürültülü sağanak yağmurda
Kayboldu
Kayboldu...

16 Ağustos 2024 Cuma

16 Ağustos 0

Beni iyice üşütüyor Artık Zaman



Uzak zamanlardan önce 
Saklardı ardında sabahı/sevdayı 
Mor yeşil çizgili perdeler 
Gözlerim yolculuklara çıkardı 
Odamın her köşesinde 
Dilimde mavi yol şarkıları 
Dudaklarıma düşürerek. 

Düşlerim yine kandırmış beni meğer 
Nazlı bir ceylan gibi yürüyordu sandım 
Duvardaki saat, 
Kim bilir kaçıncı defadır çalıyor bu plak 
Boğuk sesli yine aynı şarkı. 

Gerilerde, çok gerilerde kaldı
Aynalarda o şehnaz bakışlar
O masum gülüşler,
Ara sıra gülümsüyorum ama
Üzüntüm görünmüyor.

Ağustos ayı ince ince
Buz tuttu yüreğim
Ağlamak istiyorum olduk olmadık zamanlarda
Ağlayamıyorum.

Tedirginim aslında
Tükenen bir deniz
Sürüp giden travma
Geriye ne kalır sanki bilmem
Çözülemeyen problemler var hala.

Şaşkın tedirgin biraz acemi
Genişledikçe genişliyor
Göğsümün sol tarafı
Bir zamanın sonu belki de başı,
Bilmiyorum.

Rüyasız uykular, hayal kırıklıkları
Sonuçsuz yolculuklar
Hep aynı, hep eskisi gibi
Aynı tadı bırakmıyor zaman.

Geceler iyice üşütüyor artık,
Vurup giderim belki bir gün
Çok uzaklara geciktirmeden zamanı
Yanımda belki yazılan bir hüzünlü roman
Belki de bir şiir taslağı
Giderim;
Çünkü
Beni iyice üşütüyor artık zaman
Beni iyice üşütüyor artık zaman !