Dudaklarımda hep o eski şarkı
Vurgun yemiş masallardan
Yasaklı aşkların öyküsünü anlatan.
Kuş göçlerinin peşine düştüm yine,
Alacakaranlığa karışıp giden kuşlar
Başımın üstünde nasıl da savrulup duruyorlar,
Kaç kez vurgun yediler fırtınalarda
Kaç kez yolculuğa çıktılar bilmem
Kaçıncı kez soyunuyor ki bu ağaçlar
Kaçıncı kez savunuyorlar yapraklarını rüzgarlara,
Hiç titremeyi bilmezdi ki şu gonca gül
Nasıl da dikenli uykusuzluklarda şimdi.
Güz yağmurlardan mıdır nedir
Kirpiklerinin bu ıslaklığı
Hiç bitmeyen bir ırmak olmuş susuyorsun.
Bir sürgün gülümsemesiydi oysa gençliğin
Sevda dokuyordu ilmek ilmek gözlerin..
Hadi yüreğini ver bana öpeyim doya doya
Sonrası yok belki de bu sevdanın
Derin uykularda belki
Belki de sürgün masallarn koynunda.
Baktım aynalara yüzümüz örselenmiş
Aşk denen şey çoktan yorgun düşmüş
Boşver aldırma
Boşver söz söyleme asla zamana
Boşver güz yağmurlarına, sarı fırtınalara
Unufak olmaya koşan şu yapraklara
Boşver iç çekişlere, solumalara,
Gözlerimizin ferine
Boşver.
Kaç kere sürgün yedik oysa
Kaç kere fırtınalara yakalandık
Kaç kere sürüklendik
Kaç kere vurgun yedik hırçın denizlerde
Kaç kere kıyıya vurduk
Kaç kere yandık birlikte
Kaç kere ölüp ölüp dirildik
Yıkılmadık.
Hadi,
Gözlerine taşıma artık güz yağmurlarını
Tüm renklerin tonu erise bile,
Ben hep aynı gözle bakıyorum sana
Tıpkı eskisi gibi
Hep o sevdiğin şarkıyı
Hep aynı şarkıyı fısıldadım kulaklarına
Vurgun yemiş olsa bile masallar
Aynı masalı anlatırım sana tekrar tekrar
Hep aynı şarkıyı söylerim
Hep aynı şarkıyı söylerim sana...