4 Ağustos 2022 Perşembe

04 Ağustos 0

Vurgun Yemis Masallardan



İçimde nasıl bir tuhaflık var bugün bir bilsen 
Dudaklarımda hep o eski şarkı 
Vurgun yemiş masallardan 
Yasaklı aşkların öyküsünü anlatan. 

Kuş göçlerinin peşine düştüm yine, 
Alacakaranlığa karışıp giden kuşlar 
Başımın üstünde nasıl da savrulup duruyorlar, 
Kaç kez vurgun yediler fırtınalarda 
Kaç kez yolculuğa çıktılar bilmem 
Kaçıncı kez soyunuyor ki bu ağaçlar
Kaçıncı kez savunuyorlar yapraklarını rüzgarlara,

Hiç titremeyi bilmezdi ki şu gonca gül
Nasıl da dikenli uykusuzluklarda şimdi.
Güz yağmurlardan mıdır nedir
Kirpiklerinin bu ıslaklığı
Hiç bitmeyen bir ırmak olmuş susuyorsun.

Bir sürgün gülümsemesiydi oysa gençliğin
Sevda dokuyordu ilmek ilmek gözlerin..
Hadi yüreğini ver bana öpeyim doya doya
Sonrası yok belki de bu sevdanın
Derin uykularda belki
Belki de sürgün masallarn koynunda.

Baktım aynalara yüzümüz örselenmiş
Aşk denen şey çoktan yorgun düşmüş
Boşver aldırma
Boşver söz söyleme asla zamana
Boşver güz yağmurlarına, sarı fırtınalara
Unufak olmaya koşan şu yapraklara
Boşver iç çekişlere, solumalara,
Gözlerimizin ferine
Boşver.

Kaç kere sürgün yedik oysa
Kaç kere fırtınalara yakalandık
Kaç kere sürüklendik
Kaç kere vurgun yedik hırçın denizlerde
Kaç kere kıyıya vurduk
Kaç kere yandık birlikte
Kaç kere ölüp ölüp dirildik
Yıkılmadık.

Hadi,
Gözlerine taşıma artık güz yağmurlarını
Tüm renklerin tonu erise bile,
Ben hep aynı gözle bakıyorum sana
Tıpkı eskisi gibi
Hep o sevdiğin şarkıyı
Hep aynı şarkıyı fısıldadım kulaklarına
Vurgun yemiş olsa bile masallar
Aynı masalı anlatırım sana tekrar tekrar
Hep aynı şarkıyı söylerim
Hep aynı şarkıyı söylerim sana...

3 Ağustos 2022 Çarşamba

03 Ağustos 0

Uzak Düslerin Askları





Kaybolup gidersin 
Efsunlu bir gecenin ardından 
İçinde aşk  
Uzak düşleri hayal ederek uzaklara. 

Bu akşam senden belki 
Kıyıları dövüp duran dalgalar 
Suların köpüklendiği 
Şarap rengi kızıllıkları çoğaltan 
Gün batımları 
Senden belki.

Geceye dokunan gökyüzünün elleri
Çoğaltır içimizi titreterek
Çoğaltır dokundukça sevgileri.

İçimizde bir şeyler kıpırdanır
Kim düşünür ki elemi kederi
Utangaç bir iç çekiş
Mühürlenir dudaklar
Derin suların uzantılarında
Gülümseyen bir gonca gibi
Kızarır ayın yüzü.

Güneşin çekip gittği saatlerde
Öyküler yazmaya koyulur martılar
Ses olur dökülür bir şarkının dizilerinde
Kor olur yanar yürekler.

Gökte gece,
Rüzgarın kırdığı bir maviden
Boşlukta kayan iki yıldız gibi
Bulutları yırtarak
Süzülüp gelen göklerden
Omuzuna konar iki beyaz güvercin
Duyarsın avuçlarında sıcaklığını
Yüreği yüreğine benzeyen
Hissedersin
Uzak düşlerin aşklarını.

Hayat belki budur
Belki budur sevmek.

Kim bilir bir gün yeniden
Büyük sular ötesinde
Birbirine sımsıkı sarılır
Ufuklarda unutkan dalgın şafaklar,
Belki bir gün
Karanlık düşlerimizden yorgun
Belki uyandırır uzak düşlerin sabahına,
Belki bir gün bir yerlerde
Eksilen yanlarımızla
Belki eritir koynunda bizi
Son kez aşk
Son kez aşk...