25 Mayıs 2019 Cumartesi

Kanamam hep aynı yerden bilirim

Yalancı bir bahara aldanmış bir bahçe gibi
Sabahın çiğ düşmüş serinliği gibi
Kış beyazı mevsimleri yaşıyor saçlarımda zaman,
Kaç hayat yaşadım içimde bilmiyorum
Kaç kez yeniden doğdum kim bilir
Kim bilir kaç kere uyuttum göğsümde
Hüzün sancılarını
Acılarımı gözlerinin içinde
Gözyaşlarınla, kaç kere yıkandığını kim bilir...
Hep uzak yollar düştü bana,
Benim sarılmaya hasret zamanlarıma,
Hep erken indi pencereme akşamlar
Bir yanımın eksikliği bu yüzden işte
Neremden vurulursam vurulayım
Kanamam hep aynı yerden bilirim...
Hani birazdan veda edecek birisine
Sıkıca sarılırsın ya
Düşer ya iki yanına çaresizce kolların
Bende hep eksik kaldı
Hep yarım yanım
Kanamam hep aynı yerden bilirim...
Cemal Çelik

21 Mayıs 2019 Salı

Ah kadın

Düşüyor yavaş yavaş
Saklanmış yıldızlar,
Griye dönmüş öylesine bir gökyüzü
Sır gibi dolaşıyor içimde
Siyah beyaz bir hayat,
Tutkuyla seviyorum seni kadın
Ah kadın
Çiçek açmasını seviyorum sessizce,
O sıcak gülüşünde zamanın içinde
Esir alıyor beni, gülüşünün kenarında
Sanki bir şarkıyı mırıldanıyormuş gibi dudakların...
Ah kadın
Ellerimden akıp giden zamana karşı
Çekildi bütün hüzünlerim,
Başımda dönerken rüzgar gülleri
Küçük bir kuşun şarkı söylemesi gibi,
Ninni gibi.
Susmak istiyorum gözlerimi kapatıp
Uyumak istiyorum sessizce,
Başımı dizlerine dayayıp
Bin kere düşsem de dizlerinin üzerinden
Hissetmek istiyorum çıplak ellerimle
İnandığım,
Onca hayatı taşıdığım yüreğimde,
Rüyalarımda,
Annemin anlattığı masalda seni...
Cemal Çelik

19 Mayıs 2019 Pazar

Leylak kokuları

Bıçak gibi kesilmiş şafağın lacivert renginde
Öksüz bir bahara açılır gözlerim
Uykularım gidiyor, sonra yüreğim
Dört yanımı sarmıştır
En yorgun olduğum saatlerde hüzün...

Yaz avuntularından arta kalan
Duyarım alnımda o garip serinliği
Gece kuşlarının çığrıştırarak uçtuğu
O alaca şafakta
Bir şeyler içerdim ben bu saatlerde,
Çay gibi, süt gibi, ıhlamur gibi
Yumuşasın diye göğüs kafesim sabaha,
Bir yoldan geçerdim, leylak kokuları sinmiş
Mor salkımlar sarkan asmalı sokaklardan...
Giderdim, döner miydim bir yalnızlıktan
Bilmiyorum;
Üşüyorum, kar giyinmiş ağaçlar gibi
El değmemiş kar çiçekleri kadar gizemli..
Kırılan kelebeğin narin kanatları gibi
Hüzün,
İpek bir şal gibi dökülürdü omuzlarımdan...